Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Doksan yıla darbelerle geldik

Doksan yıla darbelerle geldik

Bugün Cumhuriyet 90 yaşına bastı. Doksan yıl içerisinde ne kuranların yüzü güldü ne de milletin yüzü.
Cumhuriyeti kuran irade; “dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” felsefesiyle hareket ederek, sadece kendilerini “var” sayıp, milleti “yok” saydılar.
Cumhuriyet ve inkılapların hiç birisi, halka sorulmadan yapıldı.
Savaşlardan yorgun çıkmış, bitkin düşmüş, aç, sefil, perişan nüfusun büyük çoğunluğu, ihtiyar erkek ve kadınlar ile çocuklardan oluşan bir millete, Cumhuriyet ve inkılaplar sorulsa bile laf söyleyecek halleri yoktu.
Dün Mehmet Doğan’ın kitabından aktarma yapmıştım. Bırakın millete sormayı, Cumhuriyeti kuranlar, en yakın arkadaşlarına bile sormamış, hatta bazı milletvekillerinin Meclis’e gelmesi polis marifetiyle engellenmişti.

*
Türkiye demokratikleşme yolunda ciddi ilerlemeler kaydediyor. Bir adım daha atarak Cumhuriyetin 90’ıncı yılında, I. Meclis’in tutanaklarını mutlaka kamuoyuna açıklanmalı.
Hatta canlı yayınlarda okutmalı, okutturmalı. 90’ıncı yılın şerefine bu iş yapılmalı. Bakalım I. Meclis’te kimler ne konuşmuş kimler ne demiş.
Mesela ilk banka kuruluşuna dair gelen paraların zabıtları, evrakları, tutanakları, eğer hâlâ Meclis’te ise onlar da açıklanmalı. Yalnız o evrakların bulunabileceğini sanmıyorum.
Velhasıl, I. Meclis tutanakları açıklanmadan yakın tarihimiz aydınlanamaz. Hükümet böyle bir şey yapmaya kalksa, elbet ilk karşı çıkanlar CHP’liler olacaktır. Bu şu demektir.
Eğer CHP bir şeye karşı çıkıyorsa, kesinlikle o işte bir hayır vardır. Malum CHP’nin siyaset anlayışı millete sırt dönmektir. Millet menfaatine olan her icraata muhalefet etmektir.
Halkla barışık olmadıkları için kesinlikle I. Meclis tutanaklarının açıklanmasını da istemeyeceklerdir.

*
“Neden I. Meclis tutanaklarının açıklanması önemli” sorusuna Mustafa Kemal’in yakın arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’un Cumhuriyet kurulduktan ve istibdat devri başladıktan sonraki sözlerine Mehmet Doğan’ın kitabından cevap verelim.
“Cumhuriyetin ilanına kadar bütün inkılap kararları, günlerce münakaşa edilerek Meclis’e verilirdi.”
Meselenin özeti bu anahtar cümlenin içerisinde. O gün münakaşalarda kim ne demiş bilinmeli.
Cebesoy’un sözlerine devam edelim:
“Sonraki bazı mühim inkılap kararlarında böyle hareket edilmemişti. Mevzu Meclis sahnesine getirilmezden evvel kulislerde hazırlanıyor, şahsi idare taraftarları bundan haberdar edilerek vazifelendiriliyordu.
Meclis ekseriya fikir adamlarının bulunmadığı bir zamana tesadüf ettirilerek mevzu emrivaki şeklinde Meclis genel kuruluna getiriliyor, hemen bir karar alınıyordu.
O tarihlerde kim, şahsi idarenin kuruluşuna itiraz etmek cüretini göstermiş ise, hep mürtecilikle, inkılap aleyhtarlığı ile itham edilerek, üzerine bir sürü entrikacılar ve partizanlar hücum ettirilmişti.”

*
Ha bir de Osmanlı arşivleri meselesi var. 1932 yılında Bulgaristan’a satılan Osmanlı arşivleri. Bu arşivlerin de akıbeti 90’ıncı yıl münasebetiyle araştırılmalı.
Velhasıl bu millet, Cumhuriyet rantçılarının yıllardır halka olan nefretlerinden yorgun ve bitkin düştü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi