Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Dershane krizi

Dershane krizi

Sanki birileri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek istiyor.. Bir bardak suda koparılmak istenen fırtınanın arkasında siyasi bir hesaplaşma var sanki.

Baykal cumhurbaşkanı olacaktı. Olamadı, CHP bunun öfkesi ile saldırıyor, birileri de devletin stratejik kademesinde yer alma beklentisi içindeydi, onun sıkıntısını yaşıyorlar. Bunu da konuşalım mı?

Bu iş dershane konusu ile patladı. O konu olmasa başka bir yerden patlayacaktı..

Hacı Boydak’ın 28 Şubat benzetmesi dershanelerle ilgili değildi. “İstişare sonucu” buna karar verdiklerini söylemeleri de, işin aslında bir lobi’nin iktidarla kozlarını paylaşmak istediğinin bir başka ifadesi olarak not edilebilir. Sahi o istişareye katılanlar kimlerdi!?

Dershaneleri okula dönüştürülüyor. Bunda ne var. Sorun nereden kaynaklanıyor.. AK Parti 11 yıl önce iktidara geldiğinde 346 bin derslik vardı 11 yıl içinde 188 bin derslik daha  yapılmış.. 5 ağaç için direnenler, 5 milyon ağacı görmüyor ya, bu da ona benziyor. Yeni bir dünya kuruluyor. Yeni bir Türkiye inşa ediliyor.. Tamam dershaneler diploma versin, bu çocuklar bir de okula gitmesinler.. Dershaneler söylenildiği gibi kapatılmıyor, diploma verecek şekilde yeniden dizayn ediliyor. Ama birileri bunu anlamaya yanaşmıyor.. “Çifte dikiş” de ısrar ediyor.. Okul binası, sırası, ders kitabı, öğretmeni ve bu kurslara para veren aileler var madem. Bir de ayrıca okula gitmesin bu çocuklar. Böylece örgün eğitimde 40 kişilik sınıf komedisi biter.

Dershane Milli Eğitim’deki bir çarpıklığın telafisi için geçici bir proje idi.. Şimdi artık miadını doldurdu. Üniversite sınavını kazandırmaya yönelik, ezbere dayalı bir uygulamadan söz ediyorsunuz. Bu çocuklar kitab görünce öğürecek hale geldiler. Sürekli bir şeyleri ezberlemek zorunda olmaları sebebi ile örgün eğitimde de son sınıflar felç hale geldi..,

Bu iktidar doğru bir kararla, artık anlamını, fonksiyonunu tamamlamış bir sistemi, daha iyi bir çözümle yeniden yapılandırmak istiyor..

Garip değil mi, Milli Eğitim’in diğer bir sürü sorunu kimsenin gündeminde değil. Bu sorunlar sıralamasında dershane konusu öncelikli bir konu değil. Birilerinin bu konuda odaklanması, bana dershaneler üzerinden siyasi bir hesaplaşma, birilerinin Gezi parkı üzerinden iktidarı köşeye sıkıştırma hamlesine benzer, bir başka hamle mi sorusunun akıllara getirdiği konusundaki kaygıyı da hesaba katması gerektiğini düşünüyorum..

Dershane konusu.. Teşvik uygulansın, eğitim sendikaları tarafından internete taşınsın ve bu sorun çözülsün.. Öğretmenler de bu e-okulların “çağrı merkezi/call center”inde günde 12 saat “gerçek tam zaman/real time” öğrenci destek hattından destek versinler. Ya da bu dershanelerin internet üzerinden böyle bir destek hizmeti vermelerine mani olan var mı? Milli Eğitim ücretsiz olarak kendi de verebilir bu hizmeti.. Niye kimse bu konuyu konuşmuyor..

Açık lise var, neden internet üzerinden üniversite sınavına destek programı hayata geçirilmesin?..

Bugünki sistem yanlış.. Israrın da anlamı da yok, faydası da. Bu verimsiz kapasitenin doğru bir şekilde kullanılması gerek.. “Dershanelerin okula dönüştürülmesinde destek de verilecek” deniyor, kimse bunu da konuşmuyor.

Hani “eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal”di. Bana söyler misiniz bu iş ne zamana kadar devam edecek. Bugün değilse ne zaman..

Yarın Kur’an kursları camilere taşınsın denirse, bu defa da Kur’an kursaları mı karşı çıkacak.. Evet bu işlerin cami merkezli yapılması gerekir. Bunun anlamı cami de değişecektir. İmamlar mı direnecek bu defa! Bugünki Kur’an kursu kapasitesi ile ihtiyaca cevap vermek mümkün değil. Pahalı bir sistem.. Camiler ve internet etkin olarak kullanılırsa, daha düşük bir maliyetle, çok daha büyük bir kapasiteye ulaşılabilir.. Kurslar da o zaman kıraat okullarına, hadis ve tefsir okullarına, İslami Araştırma Merkezlerine dönüştürülebilir.. Bir gün bu da olacak.. “Eski köye yeni adet” gelecek. Dünya değişiyor. Şartlar değişiyor.. Evet, “Eski hal muhal!”

Media değişmiyor mu, marketler değişmiyor mu? İnternete kayıyor bu pazar.. Eğitim kurumları daha önce bunu başarması gerekir ki, diğer sektörlerin daha kolay adaptasyonu sağlansın.. Biraz “hoşgörü” lütfen.. Hani bizden olan yönetimlere karşı daha anlayışlı olacaktık. Ecevit’e gösterilen anlayışı ve sabrı Erdoğan’a göstermek çok mu zor geliyor..

Ezher Şeyhi, Mursi’ye değil Sisi’ye itaat ediyor.. Bunu anlamakta zorluk çekiyordum. Şimdi başka bir örnekle karşı karşıya gibi hissetmeye başladım kendimi..

Hani siz böyle düşünüyor olabilirsiniz. Ama böyle düşünmeyenler de var.. Siz elinizden geleni arkanıza koymazsanız, iktidar da öyle yaparsa, ben de öyle yaparsam, bu iş kime yarar.. Birileri bindiği dalı kesiyor sanki.. Zor oyunu bozar. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder..

Elbette “Hayır” diyebilirsiniz, ama bu işi meydan okumaya, siyasi bir hesaplaşmaya döndürürseniz, bu sizin  teammülleriniz, teahhütleriniz, hatta son açıklamalarınızla bile çelişir.. Dini hassasiyetleri öne çıkartan bir grubun böylesine bir üslubla siyasi tartışamalara alet olması, hareketin geleceği açısından çok da hayra alamet bir şey değil..

İddialar gerçek dışı, aşağılayıcı ve kışkırtıcı. 28 Şubat benzetmesi, gece yarısı operasyonu, gizli bir plan gibi takdim edilen yasa tasarısına ilişkin bu iddialar gerçeği yansıtmıyor. Takviye dersleri okullarda ve halk eğitim merkezlerinde ücretsiz verilecek. Tedrici bir geçişle proje 2 yıla yayılacak. Teşvik uygulanacak.. Böyle bir konu nasıl böyle çarpıtılarak siyasi bir hesaplaşmaya döndürülebilir, anlamak zor.. Seçim öncesi böyle bir meydan okuma, cemaata yakın çevrelerin siyasi kariyer beklentilerini bitirdiğinin farkında değil mi bu arkadaşlar.. AK Parti’ye zarar veren siyası hamlelerin bindikleri dalı kesmek anlamına geldiğini hiç mi düşünmüyorlar..

Kendi tabanlarının çok büyük bir bölümünün, siyasi bir tercihde AK Parti’yi tercih edeceğini hesap edemiyorlar mı? Eğer dini hassasiyet gerektiren bir konuda AK Parti dini teamüllere aykırı bir tercihte bulunması halinde kendi tabanındaki camiaya yakın çevrelerin camiaya destek vereceğini söyleyebilirsiniz.  Ama siyasi bir konuda camia AK Parti’ye karşı meydan okuma üslubu ile dayatma içine girerse, sonucun ne olacağıni kestirmek zor olmasa gerek.. Camianın bu üslubu, kendi hakkındaki söylentileri canlandırmak ve kuşkuları artırmaktan öte bir işe yaramayacaktır..

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi