İbrahim Bektaş

İbrahim Bektaş

Sayın Başbakanım, Sayın Gülen Hocam: Bu Size Son Çağrımdır!

Sayın Başbakanım, Sayın Gülen Hocam: Bu Size Son Çağrımdır!

Türkiye 80 yıldır kaybettiği demokratik kazanımlarını 2003’te başlayan demokratikleşme hareketleri ile, AK Parti iktidarı ile kazanmaya başladı. 12 Eylül referandumu ile kâbus birden tatlı bir rüyaya döndü.
Kızılca kıyamet te o an koptu.
Ve bütün demokrasi ve çağdaşlık maskesi altında halka zulmeden müstebitlerin maskesi düştü.

Ama henüz kel görünmemişti.
Ergenekon ve diğer davalarla peruklar da savrulmaya başlayınca, keller kış ortasında kabak gibi açtı.

Sonuçta ekilen onca nifak tohumuna rağmen Türkiye, onun sevdalılarının omuzlarında hızla yükselişe geçti.

Ve münafık zümresi de nifak kazanını kaynatmaya koyuldu.
Her seferinde, Türkiye’yi yönetenlerin basiretleri ve muhataplarının aklıselim davranışı ile püskürtülen münafık fırtınası, bu defa “dershaneler” üzerinden kasırgaya döndü.
Tekne su almaya ve alabora olmaya başladı.

Herkes, karşıdakini dinlemeden, gözleri kapalı tetiğe bastı.
Çözüm üzerinde düşünenler ise bir kaşık suda koparılan fırtınalar arasında cılız kaldı.
Artık dershaneler kapatılsın diyenler, cemaat hatta din düşmanı, kapatılmasın diyenler de azılı hükümet ve AK Parti karşıtıydı.
Oysa milyonlarca insanımız, hem dershanelerin kapatılmasına akılcı gerekçelerle karşı çıkıyor, hem de AK Parti’yi kurulduğu günden beri şartsız destekliyor.
Ve benim gibi milyonlarca vatandaşımız, “bitaraf kalan bertaraf olur” sözünün akıbetine uğramamak için çırpınıyor.
Peki, bundan sonra ne olacak?
Benim taraflara çağrım şudur;
Sayın Gülen Hocam,
Hizmetinizin rolünü tartışmak, benim için Üstad Bediüzzaman’a ve onca emeğe saygısızlıktır. Yaptıklarınızı takdir etmemek bana göre, nankörlüktür.
Sayın Hocam, konuya el atın, durdurun bu kör dövüşünü. Kırıp dökmeden, diyalog ve hoşgörü ortamı içerisinde çözülmeyecek mesele olmadığını sizden öğrendik. Hükümete bu şekilde muamele edilmesine razı olamazsınız. Aksi takdirde sadece hizmet değil, millet te kaybedecek.

Lütfen durdurun bu taarruzu…
Sayın Başbakanım,
“Beraber yürüyelim bu yollarda” dediğinizde, çağrınıza tereddütsüz “evet” denilmedi mi?
Türkiye için bir şans olduğunuz her zaman en üst seviyeden ifade edilmedi mi?
12 Eylül referandumuna, “bir kişi yirmi kişiyi ikna etmeli, mümkünse mezardakiler de kaldırılarak oy kullandırılmalı” denilerek kapı kapı dolaşılıp destek olunmadı mı?
En son seçimde “1 oy için 5000 dolar” harcanarak ta okyanus ötelerinden insanlar Türkiye’ye gönderilmedi mi?
Daha önümüzde üç kritik seçim varken, Gezi zihniyeti ininden çıkmak ve zehrini kusmak için ellerini ovuştururken, bir ortayol bulunamaz mı?
Tabii ki bir hükümet dershaneleri kapatmak dâhil her türlü tasarrufa sahiptir.
Elbette ki bir başbakan söz verdi mi, onu yerine getirmelidir.
Ancak, dershaneleri kapatmanın en güzel yolu, eğitim sisteminde yapılacak düzenlemelerle ihtiyacın ortadan kaldırılmasıdır.
Eğer dershaneler mevcut eğitim sistemine rağmen kapatılırsa, ineğini satarak çocuğunu dershaneye gönderen anaların (kapatmaya gerekçe gösterilen) çocuklarına ODTÜ’nün, Boğaziçi’nin, İTÜ’nün, Hacettepe’nin, Bilkent’in kapıları kapanmayacak mı?
Benim önerim, konunun dört beş yılık bir süreye yayılarak, gerekli düzenlemelerin yapılmasına fırsat verilmesidir.
28 Şubat’ta omuz omuza mücadele eden kader ortakları, bu gün bir hiç yüzünden birbirlerine düştüler.
28 Şubat’ın azılıları bile dershaneleri savunur duruma geldiğine göre varın yangının ve fitnenin büyüklüğüne siz karar verin.
Aksi takdirde “pire için yorgan yakılacak”.
Ne var ki bu defa yanan yorgan değil, hepimiz olacağız.
Sayın Başbakanım, Sayın Hocam,
lütfen çevrenizdeki çıkarcılara fırsat vermeyiniz. İyi gün dostlarına itibar etmeyiniz.
Aklın yolu da akıllıların yolu da bir (1) olduğuna göre,
Bu kavga niye? Şu meşhur “kazan-kazan” metoduna ne oldu?
Ne olur, Gezi’de “devrilen çamlar” dershanelerde yeşermesin.
Ve ne olur bu defa da şer odakları sevinmesin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Bektaş Arşivi