Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Kardeşim Mansur, Yavaş Yavaş CHP’li Olmaya Alışmalısın

Kardeşim Mansur, Yavaş Yavaş CHP’li Olmaya Alışmalısın

Biliyorum işin oldukça zor... Bunca yıllık MHP’li Mansur Yavaş’ın bir anda CHP’li olması eşyanın tabiatına aykırı, ya da gibi... Ama önünüzde sizin işinizi kolaylaştıracak örnekler de yok değil. Önce kendi partinizden başlayalım, sonra CHP’ye geliriz. Mesela 28 Şubat döneminde MHP milletvekili Nesrin Ünal nasıl başını açıp meclise girmişti? Devletin yüce menfaatleri gerektirdiği zaman her yol mübah olur. Şimdi başörtüsü ile belediye başkanlığının ne ilgisi olabilir de diyebilirsin, bekle de ilgisini gör.

İkinci örnekleri yeni partiniz olan CHP’de bulabilirsiniz. Yılların Üsküdar Müftüsü İhsan Özkes nasıl CHP’den milletvekili olup, devrimci fetvalar verebiliyorsa siz de bal gibi CHP’den belediye başkan adayı olabilirsiniz. Tabii ki bünyenizde birtakım değişiklikleri yapacaksınız, başka çaresi de yok...

Efendim önce başörtüsü ile ilginizden başlayalım isterseniz. Ne alaka? Farz ediniz ki Ankara’da Büyükşehir belediye başkanlığını kazandınız, muhal farz ya... Neyse, hadi kazandınız. Belediye meclisinin toplantısı yapılacak. AK Parti’den seçilmiş başörtülü bazı kadın meclis üyeleri o toplantıya katılırsa ne olur, maazallah cumhuriyet elden gider... Hemen kürsüye fırlayacaksınız:

- Bu kadınlara haddini bildiriniz, burası devlete meydan okuma yeri değildir!

O üyeleri nerede ise tekme-tokat salondan atacaksınız. O anda vicdanınız filan sızlamayacak.

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!..

Bence ilk icraatlarınızdan biri de selefiniz Melih Gökçek’in Gezi Parkı eylemleri sırasında çekirge sürülerinin yakıp-yıktıkları belediye araçları ve duraklarını sergilediği açık hava müzesinin tabelasını değiştirmek olmalıdır. Mesela şu sözlerle yeni partinizin destek verdiği yıkıcıları teşyi edebilir, gönüllerini kazanabilirsin:

- Gezi Parkı eylemlerinin yiğit yurtseverleri ve Mustafa Kemal’in askerleri, eserlerinizle övünebilirsiniz CHP sizinle gurur duyuyor!

Ayrıca Ankara’da yeniden başlayacak olan Gezi Parkı eylemlerinde gençlerimize lojistik destek sağlayacak, ilk yardım hizmeti verecek bir merkezi de acilen hizmete sokmalısınız.

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!

Bir başka önemli CHP geleneği de biracılarla, rakıcılarla, ezcümle içkici, sarhoş, ayyaş takımıyla iyi geçineceksin, daha doğrusu onları tabanın kabul edip cumhuriyetçiliğin ilk şartı olarak alkol bataklığına saplanmayı göreceksin sonra da yoluna devam edeceksin. Bunun için de gerektiğinde çöpleri toplamayacak, işçinin parasını aksatacak, ama içkili, büyük masraflı festivallerden mebzul miktarda yapacaksın. MHP’lilik zamanında kulağına küpe olan “içki, tüm kötülüklerin anasıdır” sözünü unutup, “içki, CHP’li olmanın ilk şartıdır” sözünü düstur olarak benimseyeceksin.

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!

Bir de her CHP’li belediye başkanı gibi heykel aşkınız depreşmeli ve Ankara’nın boş bulduğunuz her yerine sayısız heykeller dikmelisiniz. Tabii ilk heykel olarak SSK Genel Müdürlüğü girişine kurumu iflasın eşiğine getiren genel başkanınız Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçmelisiniz. Onun dev bir heykelini yaptırıp, üzerine de “kasetle gelen büyük başkan” yazdırmalısınız. Ardından Ankara’nın ünlü Gençlik Parkı’na bir Kamer Genç heykeli dikebilir ve kaidesine de “Türkiye’nin en büyük çiçek sulayıcısı Kamer Genç” yazdırabilirsiniz. Yine Milli Eğitim Bakanlığı bahçesine Muharrem İnce’nin heykelini dikip, kaidesine “öğrenci velisi annelerin korkulu rüyası Muharrem İnce” yazdırabilirsiniz.

Ayrıca CHP’lilerin her iyi şeye ayak diremeleri ve inatçılığını temsilen Ankara keçisinin de heykeli Kızılay’a dikilebilir. Ankara armudunu da unutmamak lazım bu arada. Onun da heykeli yaptırılıp, “Armudun iyisini CHP’liler yer” vecizesi kaidesine yazılabilir.

Ve CHP felsefesinin özünü millete anlatabilmek için Ankara Ulucanlar cezaevinin önüne dev bir darağacı ve orada sallandırılan bir İslâm alimi heykeli de uygun olur diye düşünüyorum. Sayın aday biliyorsunuz ki Ulucanlar adı orada astırılan tarikat büyüklerine izafeten verilmiş olup, yüreklerimizi hâlâ kanatan bir hatıranın sahibidir.

Bu arada; Ankara’nın ünlü valisi Nevzat Tandoğan’ın hakkını da yememek lazım. Şehrin en büyük meydanına adı verilen Tandoğan’ın dev bir heykeli buraya dikilip, kaidesine de “Ankara’ya çivi çakmayan, ama CHP’ye büyük hizmetleri dokunan vali Nevzat Tandoğan” yazdırmayı unutmamalısın!

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!

“Yamyamları doyuramıyorum, her gün yeni bir istekle geliyorlar” diyen Çankaya’nın CHP’li belediye başkanını daima hatırlayacaksın. Ey CHP istikbalinin evladı, senin birinci vazifen yamyamları doyurmak, yine doyurmak, yine doyurmaktır, asla şikayet etmemektir. Muhtaç olduğun para Ergun Göknel’in sana gösterdiği yolda mevcuttur!”

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!

Biliyoruz sen Deniz Gezmiş’i ve Yılmaz Güney’i sevmezsin. Hatta, onlar hakkında söylediğin “Onlar birer katildir!” sözü hâlâ kulaklarımızda ve arşivlerde capcanlı duruyor. Ama şimdi artık Deniz Gezmiş’i büyük bir devrimci olarak anacak ve ölüm yıldönümlerinde mezarına bir kamyon karanfil bırakmayı asla ihmal etmeyeceksin. Hakeza dün “katil” diye küçümsediğin solun ünlü sinema oyuncusu Yılmaz Güney’i artık “vatancüda” gurbette son nefesini vermiş bir devrimci sanatçı olarak anacak ve Paris’e gittiğinde mezarına çiçekler koyacaksın. Her iki devrimcinin de adının ölümsüzleştirilebilmesi için Ankara’da iki dev kültür merkezi kurarak onların adını vereceksin. Mahir Çayan’ları, Hüseyin İnan’ları, Yusuf Aslan’ları da aynı kategoride değerlendirerek adlarına kültür merkezleri kuracaksın.

Bu arada; Nazım Hikmet Ran’ı da anmamak olmaz. Sen dün “Kesinlikle vatan hainidir” dediğin Nazım’ın da sık sık Moskova’daki kabrini ziyaret edecek, oraya karanfiller koyarak Ankara’dan götürdüğün vatan toprağını onun mezarına serpeceksin ve onun kemiklerini getirip Ankara’da muhteşem bir mezar yaptırarak defnetmelisin. Adına da Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir merkez inşa etmelisin. Senden başka jestler de bekleriz. Mesela Kızılay’ın adını Nazım Hikmet Meydanı yapmak gibi.

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!

Önce kendini çevreye, doğaya ve ağaçlara adanmış bir insan olarak lanse edeceksin, sonra da Ankara’da ne kadar cami için ayrılmış yer varsa oralarını imara kapatıp, park alanı ilan edeceksin, elinden geldiğince camiye hayır diyeceksin, izin vermeyeceksin.

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!

CHP’nin ısrarla yapmaya gayret gösterdiği “Her köşebaşına bir cemevi” projesini siz daha ileri götürüp, meclisin ve Anıtkabir’in bahçesine o yapıların şanı ile mütenasip birer cemevi yapılması için olağanüstü gayret göstereceksin, öyle ki eski arkadaşların bile seni tanıyamasınlar.

Kardeşim Mansur, yavaş yavaş CHP’li olmaya alışmalısın!

Biraz gayret edersen, 40 yıllık bir CHP’li başkan gibi davranman mümkündür. Zira Devlet Bahçeli’nin önderliğindeki bir MHP’de zaten bir parça CHP’lileşmiş ve parti kanatları koparılmış uçamayan bir güvercine döndürülmüştür. Sen “Edep ya hû” diyen bir kökten geliyorsun. Ne yazık ki iyi bir CHP’li olabilmek için o köklerden kopacaksın. Genel başkanın Kılıçdaroğlu’nun geçmiş defterlerini karıştırırsan orada sana kötü örnek olabilecek bol miktarda küfür bulacaksın. Çok çalış.

Ha gayret, biraz daha...

İnan kardeşim Mansur, yavaş yavaş bir CHP’li başkan adayı olacaksın!

Yeter ki kılavuzların Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ve Kamer Genç olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi