Hacı Yakışıklı

Hacı Yakışıklı

Türk Okulları gerçekten Türk mü?

Türk Okulları gerçekten Türk mü?

İHH’ya operasyon yapıldı, ama millet nezdinde tutmadı! El-Kaide’yle bağlantı kurayım derken kendi çözülen bağlantılarının şifrelerini bir türlü saklayamadılar! Tüh be! Ne güzel de idare ediyordunuz, yuvarlanıp gidiyordunuz değil mi? Bülent Yıldırım’a “Bülocan” diyen müptezel asma yaprağı kılıklı insan fotokopileri bilsinler ki biz şartsız biat ettikleri hocalarına “Fetoş” demeyi kendimize yakıştırmadık!

Milletin emeğini kirli tezgahlarda pazarlamaya çalışanları hâlâ görmeyen gözlere nasıl bir perde çekildi ki “Hocamın bir bildiği var” sözünü usanmadan söylemeye devam ediyorlar. Suratlarına yanlışlıkla tükrüğü değse “şifadır şifa ayol” diyecek kadar biat edilen kişilerin de Allah’ın yarattığı aciz bir kul olduğunu unutmak, çok sıkı bir algı yönetimine maruz kalındığının en bariz örneğidir! Tüm köşeler cemaat yazıları ile dolu! İşte Türkiye’nin enerjisini getirdikleri son nokta! Oysa neler neler konuşmalıydık, yeri geldiği zaman hükümetin icraatlarını eleştirmeliydik! Sevelim veya sevmeyelim, seçilmiş hükümeti 1980 model bir pişmiş kelle sırıtışıyla yıkmaya çalışanlar varken, hükümetin icraatlerini eleştirmek abes kalıyor! Elbette hatayı eleştireceğiz! Başbakan Erdoğan’ı da eleştireceğiz ki çok daha güzel işler yapsın! “Yanlışın var bu işte sayın Başbakan!” diyeceğiz ki adalet tecelli etsin! Ancak Gülen Grubu ve işbirliği yaptığı “devletler” Başbakan’ın yakasını toplamaya ve onu “hizalamaya” çalışıyor! Mesele Başbakan’ın şahsı değil, onun şahsında milletin namusudur! Adnan Menderes’in idamı bu milletin namusuna tüm dünyanın gözleri önünde salyalarını saçarak tecavüz etmektir! Kusura bakmayın postmodern plancılar, bu millet temkini elden bırakmadan 24 saat online! 

İHH’ya operasyon… O kadar kirli oldu ki Gülen’in bedduası kadar kirli… Peki sayın Gülen’e ait olduğu bilinen yurtdışındaki okullar ne olacak? Düşünün, bizzat öz ülkesinde bunca kaos çıkaran Gülen ve medyasının yurtdışındaki okulları nasıl bir ortam içerisinde? Kapalı kutu! Bu okullarda ne öğretilir, nasıl öğretilir? Eğitim dili Türkçe mi? Şayet değilse İngilizce eğitim veren bir okul nasıl Türk Okulu olur? Geçen hafta sordum ve aldığım yüzlerce mail’den hep aynı nakarat: “Bu okullar büyük hizmet veriyor, dil ve din öğretiyor, Türkiye’yi yurtdışında temsil ediyor…” İnanın mesajların hepsi bu minval üzerinde! Hakaret mesajlarının ise bini bir para, ellerine ne geçiyorsa! Gerçek bir cevap yok! Türkiye’yi yurtdışında temsil ettiği söylenen okullar bir sahte şehir efsanesi olma yoluna doğru gidiyor. Zira Türkiye’yi içeriden operasyonlarla yönetmeye kalkanlar bu okullarda ne gibi amaçlar güdüyor? Millet artık şüpheye düştü! “Bu okullara git de gör hizmetleri” diyenler, yahu anlatın da bilelim, öğrenmek istiyorum! Hangi uluslararası “adamlar” yetişmiş bu okullardan görelim! İHH’ya yapılan yanlışın bir domino etkisi yapacağını düşünüyorum! Gayretullah’a dokunmanın ne demek olduğunu yetimlerin bedduası ile öğrenen zalimlerden bizi uzak tutacak olan Allah’tır! “Mazlumun” bedduası ile “çıkarı için” el kaldıranın bedduası bir mi?

Ülkemizde yıllarca “Nerede bu devlet?” sözü her zor durumda dudaklardan döküldü. Yetkililer de çıkıp, “Her şeyi devletten beklemeyin canıııımm!” dedi. Oysa vatandaşın tutunacağı başka dal yoktu. Devlet ilgilenmeyince ilgilenecek başka kurumlar yok denecek kadar azdı. Çünkü yeni rejim “devrim” kelimesi altında tüm sivil inisiyatifleri ortadan kaldırmış, sindirmiş, tektipçi yapının bünyesinde eritmişti. “Nerede bu devlet?” diyen kişiler ise kışın yakacak kömürü olmayan, sokağında asfalt olmadığı için çamura gömülen gariban vatandaşlardı! Sonra Türkiye’de bir şeyler değişmeye başladı. Sivil toplum “derneklerle” uyandı, artık “uyumaya” da niyeti yok! Dernekler, vakıflar, sendikalar ve diğer STK’lar ülkenin reel temelleridir!

AKİT, HEP ÜÇ ADIM ÖNDE!

Toplumda gerçekleri kim “ilk” söylüyorsa, kim statükoya “ilk” olarak başkaldırıyorsa, toplumun fark edemediğini “ilk” kim fark ediyorsa, işte bütün eleştiri oklarının direkt hedefi bunları “ilk” kez söyleyen kişi ve kurumlar oluyor! Bu açıdan Akit çok defa “ok” yemiş, ama birileri gibi ecnebi “ot”u yiyerek ve ABD “bot”u giyerek yürümemiştir! Bakınız “ilk” dershane tartışmasında birilerinin bugün yeni yeni fark ettiği olayları Akit daha o zaman haykırdı! Tabii gözler henüz açılmadığından hemen Akit’i “fitne”cilikle, “yalan”cılıkla suçladılar! Çünkü bunlar “ilk” kez dillendiriliyordu! Sonra Akit’in söyledikleri tek tek doğrulandı! Bu gazeteyi iyi takip edin, ileride olabilecek olayların şifreleri satır aralarında yer alıyor. Üstelik birileri tek adım atmaya korkarken, Akit üç adım sonrasını görüyor ve tüm risklere, eleştirilere, ötelemelere, yok saymalara, yaftalamalara rağmen milletin önüne gerçekleri seriveriyor! Hatasız olmaz, bunu da dostlar söyleyecek hep birlikte düzelteceğiz! İşte bu! Cemaat sürecinde birçok okurumuzla görüştüm ve şunu çok iyi gördüm ki gazetemizi ayakta tutan önce “Yaradan” sonra da “okurlarımız”ın o en içten dua’larıdır! Müşterek dualarla... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Hacı Yakışıklı Arşivi