Ahmet Türk

Ahmet Türk

Çözüm Süreci ile 17 Aralık Sürecinin Manidar İlişkisi!

Çözüm Süreci ile 17 Aralık Sürecinin Manidar İlişkisi!

Son haftaların en gözde ve joker kelamı “manidar” veya “zamanlaması manidar” oldu! “İnsan önceden haber verir, ortalığı süpürürdük” sitemleri ve havada uçuşan “kaos teorileri” arasında pek dikkat çekmedi ama 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu sürecinin ilk günlerinde Başbakan Erdoğan’ın kullandığı “Bu olayların arkasında  ‘Çözüm Süreci’ni hedef alanlar vardır…” beyanını manidar buldum! Sayın Başbakan bu beyanı “Gezi” olayları sırasında da sarf etmişti. Bu kelamı “pek” manidar hale getiren ise; BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, Kandil’deki sözde komutanların ve son günlerde “Açılımların Efendisi” Beşir Atalay’ın cilalayıp cilalayıp kamuoyuna servis ettiği Öcalan’ın, ağız birliği etmişlercesine Başbakan Erdoğan’ı teyit etmeleridir!

 “Çözüm Süreci’nde diğer aşamalara geçilmezse, masabaşında müzakereye dâhil olan her şeyi tüm Türkiye ile paylaşırız” ve “Bize taahhüt ettiklerinizi mutabık kaldığımız takvim içerisinde yerine getirmezseniz, Süreç öncesi günleri dahi mumla ararsınız! ” şeklinde şantaj ve tehdit yollu beyanlarla Devlete racon kesenler; 17 Aralık sonrası “Siyasi iktidarın yolsuzluklarını dozunda kınayalım! 30 senedir rüyamızda göremeyeceğimiz kazanımlarımız güme gitmesin, iktidarın yanında duralım” noktasına geldi!. İmralı’da bu koşutta açıklamalarda bulundu. Üstüne üstlük dört gün önce KCK’ da ilginç çıkış yaptı: “Türkiye’de resmi devletin dışında bir de oluşan paralel devletler vardır. Mesela F. Gülen cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, yine milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel birer devlettir” dedi… Oysa 2011 yılında Başbakan Erdoğan’ın tehdit dolu mesajlarına muhatap olan “paralel devlet yapılanması” ve o yapılanmanın “haşhaşinleri”, bugün pek muteber olan ve üzerinden gelecek tasavvuru yapılmak istenen KCK idi!..

Gelinen aşamada "Terör bitsin de nasıl biterse bitsin" noktasında asılı kalanların görmek istemediği ve “bir yıldır çatışma yok artık barış gelmiştir" sütresi ardında saklanan gerçeklerin özeti sayılabilecek Çözüm Süreci’nin geldiği son noktayı vaziyet tespiti olarak verelim ve pek manidar bulduğumuz yukarıdaki beyanın muhtemel sebeb-i hikmetini sorgulamaya çalışarak devam edelim:

1- ) Süreci yöneten politik ve bürokratik yapı, akil heyet ve benzeri ihdas edilecek organizasyonlar, yerel seçim sonrası MİT-Öcalan Müzakere Süreci’nde de mutabık kalınan iki konuyu gündeme alacaktır:  İlki Öcalan’ın yeniden yargılanma süreci ve affı diğeri ise perde arkasında kabul edilen Kürt Özerk Yönetiminin, yerel yönetimler reformu ambalajıyla ve “Özerklik egemenliğin askıya alınması değildir. Özerklik ayrışma değildir; bir arada yaşamanın başka bir adıdır” şeklinde formüle edilen Türk Milletini ve direnç gösteren devletin bazı kesimlerini ikna ve alıştırma süreci…

2-) PKK; Türkiye, Irak, Suriye ve kısmen İran'ı kastederek mevcut siyasi sınırları ret edip bu dört ülkeyi de kapsayan ortak bir siyasi yapıyı hedeflemiş demokratik özerklik ve Kürt yurttaşlığını ihdas etmiştir. Dört ülkede birden üniversal Kürt siyasi evren yaklaşımı, İsrail'in kuruluşundaki dünyadaki tüm Musevilerin doğal yurttaş olma haline öykünülmüştür. PKK Kuzey Irak’ta sınırsız hareket kabiliyetini kaybetmişken, İran’da başarılı askeri ve bürokratik müdahaleler ile yok olma safhasına gelmişken, Çözüm Süreci’nin yanlışları yüzünden Türkiye’de 30 yıldır elde edemediği nimetlere kavuşmuş ve konumlanmasını güçlendirmiştir.

3-) Türkiye Cumhuriyeti'ni hukukundan idaresine tüm varlığını kati biçimde reddeden PKK/KCK, paralel devlet yapılanmanın çok ötesinde şehir meclislerinde ve sivil toplum organizasyonları içerisinde ciddi bir şekilde örgütlenmiştir. PKK, sadece bilinçli olarak BDP yönetimine teslim edilen illerde değil, tüm ülke sathında “PKK halktır, halk PKK'dır” sloganı ile TC’ne karşı savaş stratejisini bir halk savaşı yükü ile yürütmeye başlamıştır!

Netice itibariyle,

Süreci yönetenlerin “fırsat değerlendirmeleri” başlığı altında değerlendirdiği Çözüm Süreci’ni “milli” bulmayan, ciddi bir şekilde direnen ve refleks gösteren, Çözüm Süreci’nin geldiği noktayı “tehdit algılamasında” başköşeye oturtmuş ve “Ak Parti Aklı” ile de ittifak içine girmiş ‘kişilerden bağımsız bir akıl veya bir “Hikmet-i Hükümet var! Anlaşılan bu yapı “Çelik Korse”yi harekete geçirdi!

Bu direnci ve refleksi gösterenlerin, şu günlerde göğüs göğüse çarpıştıkları ama yakında “ayrılsakta beraberiz” türküsünü birlikte söyleyecekleri “cemaat”ten ibaret olmadığını, Başbakan Erdoğan ve çekirdek kadrosu da gayet iyi biliyorlar diye düşünüyorum!

Sürece karşı olanların “tek” adresi olarak “Türkiye’nin büyümesini ve gelişmesini istemeyen dış mihraklar ve içerideki uzantıları” diye lanse edilse de durum öyle değil! ABD ve İsrail’in hala bölgede dört parçalı bir Kürt Devleti projesini “desteklediğinin” ve “konsolide ettiğinin”  somut delilleri ortada iken, İngiltere’nin hala yüz yılı aşkın süredir bölgede bir Kürt devleti ve Ermenistan devleti kurulması projelerinin inatçı takipçisi ve dahi Oslo Görüşmeleri’nin garantörü (!) olduğu gerçeği ortada iken, Çözüm Süreci’nden niçin rahatsız olsunlar? Yıllar boyunca, geçmiş iktidarlar gibi mevcut siyasi iktidar da, Çözüm Süreci’nde masabaşında muhatap aldıkları terör örgütü ve K.Irak Bölgesel Kürt Yönetimini bu oyun kurucu ülkelerin “kuklaları” olarak nitelendirmedi mi?

Hülasa

Olan bitenler;  Devlet nedir? Ne değildir? Devlet ne yaparsa devlettirNeleri yapmazsa Devlet olmaktan çıkar? Egemenlik ve egemenlik hakları nedir? Egemenlik hangi durumlarda bölünmüş, paylaşılmış, devredilmiş ve vazgeçilmiş olur? Sorularını yüksek sesle birbirine soranların ve cevap arayanlarla  “devletin varlık sebebi”ne ve “meşruiyetine” farklı anlamlar yükleyenlerin çatışmasından ibarettir!

Ha bu arada…  MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal, “İyi de bu Çözüm Sürecinin meşruiyeti nasıl sağlanacak ? sorusunu soranlara ne cevap vermişti: AK Parti'nin yüzde 50'ye yakın bir oyla iktidar olması çözüm arayışları açısından büyük bir meşruiyet sağlıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Ahmet Türk Arşivi