Yener Dönmez

Yener Dönmez

Sistemde dejavu

Sistemde dejavu

Teamüllere göre HSYK’nın ayda iki kere toplanması gerekiyor.

Ancak HSYK Başkanı isterse Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağırabiliyor.

Fakat aynı zamanda HSYK Başkanı da olan Adalet Bakanı Bozdağ’ın olağanüstü toplantıya çağırdığı HSYK Genel Kurulu Pazartesi günü üyeler tarafından 2. kez boykot edildi. 8 üyenin katılmadığı toplantı yeterli çoğunluk sağlanamadığı için iptal edildi. Dolayısıyla hükümetin gerçekleştireceği kritik atamalar da bu şekilde engellenmiş oldu. Belli ki bu yöntemi bir süre daha kullanacaklar. 6 üye katılmaz ise toplantı zaten gerçekleştirilemiyor.

Yine Salı günü İstanbul 4. İdare Mahkemesi 3. havalimanının ÇED raporunu durdurma kararı aldı.

Örnekleri çoğaltabiliriz.

Bunun adı “yargıda dejavu”dur. Yani mekanizmada geriye dönüş hissi. Tıpkı 90’lı yıllar ile 2000’li yılların başındaki gibi… Yargının yürütmeyi yürüyemez hale getirmesi bugün yeniden tezahür ediyor.  Bir başka anlamda atanmışların seçilmişleri engellemesidir bu. Geçmişte örneklerini çok gördük.

Fazla gerilere gitmeye gerek yok. 27 Nisan 2007 e-muhtırasından üç gün sonra İnönü Üniversitesi Rektörü Hilmioğlu, e-muhtıranın sonuna kadar arkasında olduğunu açıklamaktan imtina etmemişti.

Hilmioğlu aynı açıklamasında hükümetin biran önce onuru ile erken seçime gitmesini aksi takdirde onursuzca indirilebileceğini söylemişti.

Hızını alamayıp iktidardaki AK Parti’nin değil yüzde 35, yüzde 95 ile gelmesi durumunda dahi devletin çeşitli kurumlarının gereken cevabı vereceğini öne sürmüştü.

Son gelişmelere baktığımızda Hilmioğlu zihniyetinin yeniden farklı biçimde hortlatılmak istendiğini görüyoruz.

Dün millet iradesini biçen Salim Başol, Çevik Bir, Kemal Gürüz, Alemdaroğlu, Büyükanıt, Hilmioğlu gibi isimler gitmiş; yerine bugün şekil değiştirerek başka kılıflar altında yeni vesayetçiler gelmiştir.

Değişen fazla bir şey yok.

Sadece kod farkı, yazılım farkı, renk farkı var.

Ne fark eder o zamanki vesayetçiler, “Sizleri buraya tıkan irade böyle istiyor” diyerek millet iradesini kanlı biçimde yok etmişti, şimdikiler ise rapor alarak, bin bir türlü entrika çevirip kansızca yapıyor bunu…

Milletin seçip yetki verdiği iradeyi elini kolunu bağlayıp işlevsizleştirmektir bu yapılanın tanımı.

O gün Salim Başol’un kastettiği “irade” ABD’den başkası değildi.

Bu gün aynı film başka türlü yeniden vizyona konulmak isteniyor.

Büyüyen, gelişen kendi göbeğini kendi kesen bir Türkiye rahatsız etti malum odakları…

Son on yılda 250 milyar dolardan 870 milyar dolara yükselen, gayrisafi milli hasılamız, yerli sanayi, yerli teknolojimiz, 2023 yılı için belirlenen 2 trilyon dolarlık hedef Batı ve işbirlikçilerini ürkütmüştür.

Ortadoğu’da kurulması planlanan Büyük İsrail ile tüm dünyaya hakim kılmak istedikleri Amerikan İmparatorluğu’nun önünde en ciddi engel olarak Türkiye’yi görmeye başlamışlardır çünkü.

Şimdi içerdeki sistem hatalarından da yararlanarak işbirlikçilerle birlik olup risk olarak gördükleri bir ülkeyi bertaraf etmek için yeni yöntemler denemektedirler.

Ama bir türlü hesap edemedikleri bir hakikat var: Atom bombalarıyla dahi sarsamadıkları çelik gibi Türk Milletinin iradesi…

Hükümetin hiç vakit kaybetmeden sistemi milli iradeyle paralel hale getirmesi gerekmektedir.  

Çünkü mevcut sistem sürekli arıza üretmeye müsaittir.

Şöyle ki; mevcut sisteme göre siyasetçi her halükarda bedel ödüyor. Başarısız olursa halk tarafından cezalandırılıyor. Sandıkta bir daha tercih edilmeyip görevden uzaklaştırılıyor. Ama bürokrat bundan hiçbir şekilde etkilenmiyor. Hatta başarısızlıkta siyasetçiye negatif etkisi olmasına rağmen görevinde kalmaya devam ediyor. Hatırlarsanız tarihe geçen bir Erzurum Milli Eğitim Müdürü vardı. Bakanlıkça 17 kez görevden alınmasına rağmen her defasında mahkeme kararıyla görevine tekrar dönerek bir rekor kırmıştı.

Bu böyle olmamalı.

Siyasetçinin istediği bürokratla çalışmasının yolu açılmalı. Eğer başarısız olunursa siyasetçiyle birlikte bürokrat da bedel ödemeli.

Bu sistem bürokratın performansına da pozitif etki yapacaktır. Aksi halde “nasıl olsa bedelini siyasetçi ödüyor” diye yapılanları görüyorsunuz…

Buna daha fazla fırsat tanınmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Yener Dönmez Arşivi