Faruk Köse

Faruk Köse

Mücahid Sarıgül!...

Mücahid Sarıgül!...

Ne hale geldik bir bilseniz. Sizce bu durum kimin eseri? Kim müslümanları bu hale getirdi? Hangi çıkar ilişkileri, hangi dengeler, ne tür gerekçeler müslümanların böylesine acınacak, böylesine sersefil bir hale gelmesini meşru ve mazur gösterebilir? Karşılığında neyi aldık da “İslami duruş”un vakarını kaybettik? Aldığımız karşılık, “ilahi rıza”yı kazandıracak mı bize? Varıp İslam’a taban tabana zıt bir akıma payanda olmaya değecek ne kazandık da, karşılığında benliğimizi, kimlik ve kişiliğimizi kaybettik?

Biliyorum, “neden bahsediyorsun?” diyorsunuz. Söyleyeyim. Geçen gün, Cemaat-Parti kavgasının konuşulduğu bir ortamda, yıllardır tanıdığım samimi bir müslüman, galeyana gelip “mücahid Sarıgül!” diye slogan atmasın mı?

Kendisi sempatiyle baksa da hiçbir zaman “Cemaat mensubu” olmamış biri. Milli Görüş çizgisinden gelip AK Parti’ye demir atmış bir şahsiyet. Ancak “Parti-Cemaat kavgası”nın geldiği noktada Parti’nin tutumunu o kadar abartılı, haddi-hududu aşmış, doz aşımına uğramış buluyor ki, sırf buna inat, Sarıgül’e oy vereceğini söylüyor!

Şaştım kaldım doğrusu...

Şimdi kaç kişi bu kavganın anaforunda çizgisini değiştirdi, kaç kişi bu ülkede İslam’ın köküne kibrit suyu döken, Allah’ın hükümlerini iktidardan indiren geçmişe sahip bir partiye teveccüh gösterir hale geldi? Ve neden, nasıl böyle oldu? Bunun muhasebesini yapan var mı?

Yani değdi mi şimdi? Değer mi böylesine bir ayrımlaşmaya? Her şeyiyle müslüman olan birinin, hayır birinin de değil, onbinlerin gidip de İslam’ı hayattan uzaklaştıran, Kur’an’a yasak koyan, Allah’ın hükümlerini yasaklayıp Batı’dan kopya ettiği yasaları müslüman millete dayatan, Allah’ın hudutlarını aşan her türlü sosyal, siyasal, hukuki ve iktisadi değişimi gerçekleştiren bir partinin kucağına oturmak durumunda kalmasına değdi mi?

Geçenlerde Cemaat’ten biriyle görüştüm. “Hangi partiye oy vereceksiniz?” dedim, lafı gevelemeden “CHP” dedi. “Bu nasıl iş böyle, CHP’nin mazisini nasıl unuttunuz?” dediğimde aldığım cavap manidardı: “Ne yapalım, başka çare kalmadı. Baksanıza, Sayın Başbakan, seçimden sonra bizi yok etmekten söz ediyor. Bu bir hayatta kalma mücadelesiyse, hayatta kalmak için uzanabildiğimiz her dala tutunmaktan başka çaremiz mi var?” dedi. Diyecek bir şey bulamadım.

Ama bu durum içime oturmadı da değil. Müslümanlar tarihin her döneminde gidip de İslam’a aykırı, İslam’a karşı mücadele etmiş olan yapılara, unsurlara, organizasyonlara payanda olmak zorundalar mı? Kaderimiz bu mu yani bizim, yoksa bizde bir yanlışlık, şaşkınlık mı var?

Böyle bir sonucu oluşturan her kim varsa, bu kişi veya kişiler Parti’den de olsa, Cemaat’ten de olsa, mes’uldür! Bu mes’uliyetin hesabını nasıl vermeyi düşünüyorlar?

Sen, halkın “sandık teveccühü”nü “her şey” sanıp başka bütün unsurlara tahakküm etme düşüncesine kapılırsan, kavganın zeminini hazırlamış, odununu yığmış olursun. Sen, bu zamana kadar bürokraside elde ettiğin kazanımlara güvenip, “iktidar”dan daha fazla pay almak için “küresel habis güçler”in ülkeye yaptığı “operasyon”a malzeme olursan, kavganın fitilini tutuşturmuş olursun.

Sen, İslam davasına hizmet ettiğini söyleyenleri hatalarından ötürü neredeyse terör örgütü saymaya kalkışırken, yanıbaşındaki adamın Kur’an’ın bir suresiyle alay edercesine konuşmasına, alay edip âyet uyduranla kakara-kikiri sohbete devam edip tepki göstermemesine, gülüp eğlenerek Allah’ın âyetlerini eğlenceye dönüştürmesine ses etmez, onu hâlâ yanında tutarsan, İslam’dan başka bir değer tanımayan kişiler, yanından dağılıp gidiverirler. Sen, İslam davasına hizmet ettiğini söylediğin halde, kendi grubunun çıkarı için İslam’ı boğmaya, müslümanları köle yapmaya çalışan, bunun için de ülkeyi istikrarsızlaştırma operasyonları yapanlara payanda olursan, kitleleri karşına alıp ölçüsüzce taarruza uğramayı hakedersin elbet.

Sonra ne olur? Yıllardır İslami çizgisinden sapmayan ve bugün hâlâ İslami gerekçelerle hareket eden kitleler, bu “ölçüsüz kavga” ile yollarını şaşırırlar, değerlendirme yeteneklerini kaybederler ve iş, Sarıgül gibi birine “mücahid” payesi vermeye kadar varır.

Çünkü algılar değişince, ilgiler istikamet değiştirir, olgular çarpıklaşır.

Kaç kişi “mücahid Sarıgül” diyecek kadar şirazeden çıkmıştır, bilemem. Ama şimdi, eminim CHP’ye oy verecek olan pek çok Cemaat mensubu kardeşimiz de bunda İslami bir keramet arayacaklar ve fakat yanlışlarının farkına bile varamayacaklar. Tıpkı, “politik tarafgirlik”ten ötürü Cemaat mensuplarını “iman kardeşliği”nden bile tard edenlerin, içine düştükleri yanlışlığı farkedemedikleri gibi.

Müslümanları bu hale itekleyen bir süreç sizce makul mu? İslami mi? İnsani mi? Ne?...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
Faruk Köse Arşivi