Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Paralel Yapı”nın Hüseyin Gülerce manevrası!

“Paralel Yapı”nın Hüseyin Gülerce manevrası!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Seçimlerden sonra tabanları kayacak!” demişti.

Hüseyin Gülerce’nin söyledikleri kaymanın iyice hızlandığını, Gülerce’nin de kaydığını mı gösteriyor…

Yoksa…

Yoksa…

“Bu da o yapının manevralarından biri mi?! Yavaş yavaş yanaşmaya mı çalışıyorlar!..”

Devam edelim:

Hadi Özışık’a konuşan  “zaman-e- yazarı” Hüseyin Gülerce’nin sözlerine bakın:

“Üslubumuzu kaybettik. Namus bildiğimiz üslubumuz. Biz bunu bıraktık hükümetle savaşa girdik, diyaloğu bıraktık çatışmacı dil kullandık.”

(Yoooo, Rahmetli Erbakan Hoca’ya hücum ederken hiç de öyle nazik bir üslup yoktu ortada!! Darbecilerin bile Erbakan Hoca’dan daha demokrat olduklarını öne süren ben miydim?!!!)

Gülerce’nin ağzından madde madde yanlışlar:

1- Hizmet baştan beri yanlış yaptı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na savaş açtı. Gezi’den itibaren Başbakan’a hakaret etmeye başladılar.

2- Üslubumuzu kaybettik. Namus bildiğimiz üslubumuz. Biz bunu bıraktık hükümetle savaşa girdik, diyaloğu bıraktık çatışmacı dil kullandık.

3- Siyasallaştık. CHP için kapı kapı dolaşıp oy istedik.

4- Hizmet hep çoğunlukla hareket etti. Hep öyle yoluna devam etti. İlk defa çoğunluğun karşısına çıktı ve kaybetti. Orijinalini kaybetti, yara aldı.

Gülerce, “Hizmet ayarlarına dönmeli!” diyor.

Mesele ayarlarda değil mi zaten?

Bu gergin süreçte ortaya çıkan gerçekler, ilişkilerin uzun yıllar öncesine dayandığını ortaya koydu.

Uzun yıllardır “plânlı programlı” hareket edildiğini , yüze “gülen”in arkadan kuyu kazdığını gözler önüne serdi.

Bizim gibi vaktinde uyaranlar ve yıllar yılı bir tek uyarıda bulunmayıp hep yüze “gülen”ler!..

Ortaya çıkan ne varsa onu gösterdi ki…

Çok geniş bir ilişki çerçeveleri var ve bu çerçevenin içinde “gönüllerine girmeye çalıştıkları” çok sayıda milli irade karşıtı var.

Maalesef iş Hüseyin Gülerce’nin işaret ettiği “fabrika ayarlarına geri dönebilme” imkânını vermeyecek kadar ileri boyutlara götürüldü.

Hemen şunu ifade edeyim; dershane tartışmalarının henüz alevlenmediği günlerde Yeni Akit Gazetesi İcra Kurulu Başkanı  Mustafa Karahasanoğlu ağabey, bu hareketin önde gelen isimleri ile temas kurmaya çalıştı.

Onları defalarca aradı.

“Bu konuda çok yanlış bir yola gidiyorsunuz. Gelin ya da geleyim görüşelim” dedi.

Yok faydasız.

Bir “karar” zaten verilmiş, bir yerlerle sanki anlaşılmış gibi bir hava içinde bütün kapılarını kapattılar.

Ve sonrasında da Hüseyin Gülerce’nin milyonda birini ifade ettiği olmayacak işlere giriştiler.

Mesele bambaşka noktalara geldi.

Bu çalkantılı süreçte milli irade kazandı ama milletimden milyarlarca dolar gitti.

Milyarlarca dolar, hatta yüz milyarlarca dolar benim milletimin cebinden, “Soros takımının kasasına” gitti.

“O yapı”nın fabrika ayarlarında, gerginlikten dolayı ülkemden giden bu büyük kaynakları “geri getirecek” bir “seçenek” var mı?..

Güven bitti güven!..

“Fabrika ayarlarına dönüş” güveni geri getirebilir mi?..

Bu “yapı” binlerce kez özür dilese…

Milyonlarca kez…

Yaptıklarını yine yapmayacaklarına kim nasıl inanabilir?.

Fabrika ayarlarında “Olan biteni unut ve unuttur!” seçeneği var mı?..

Hüseyin Bey gerçekten çok çok zor bir vaziyette.

İddialara göre, “tepelerindeki zat” kısa bir süre önce “bir aracı” ile Sayın Başbakan ile temas kurmak istediğini bildirmiş…

Başbakan Erdoğan da mesaj getireni sert ifadelerle uyarmıştı.

Şimdilerde…

AK Parti’nin “sözü değer taşıyan” kademelerinde, Hüseyin Gülerce hamlesinin “tepeden ayarlandığı” söyleniyor.

“Yapının manevralarından biri” deniyor!..

“Yıkmaya uğraş…

Dağıtmaya uğraş…

Sonuç alamazsan manevra!..”

Birileri Hüseyin Gülerce hamlesinin “tepeden ayarlı” olduğunu söylüyor.

Ben bunun böyle olduğuna…

-Çok da fazla ihtimal vermiyorum!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi