Ali Haydar Bahtiyar

Ali Haydar Bahtiyar

İslam’ın Serüveni

İslam’ın Serüveni

Çağının tanığı bir Müslüman olarak yer yer İslam amaçlı yazılar yazmak istiyorum burada. Benim için bir ders çalışması veya sesli düşünme gibi bir deneyim olacak ihtimal. Bu yüzden okuyucularımın düşüncelerine daima ilgi duyacağım. Eleştirilere kulak vereceğim. Ama doğru bildiğimden de vaz geçmeyeceğim.

 “İslam” Allah Teâlâ’nın dinidir. Bize göre ondan başkasına din denmez. Dense, ifade gereğidir ancak. Batıl dinler aslında din değil, sapık yollardır.

Din demek, bugünün ifadesiyle yaşama biçimi demektir. Hz. Âdem’in (as)  Peygamberliği ile başlar, Hz. Muhammed’in (sav) Risâlet’i ile kemale erer. Ama olayların gelişimiyle her an içtihada açıktır, kendisini yenileyebilir. Bu yüzden canlıdır, diridir.

Allah Teâlâ’nın katında geçerli olan biricik din İslam olunca, bazılarının onun çağın ihtiyaçlarına cevap veremez oluşunu söylemeleri, demagoji değilse,cehaletin ta kendisidir.

Bu derin süreç içinde dahi İslam Dininin iman ve ahlak esasları değişmez. İbadetler bölümü ise zaman içinde kısmen değişen ilahi özellikler taşır. Dinin toplumu düzenleyen kanunlarına gelince, ondan maksat insanların bireysel ve toplumsal hayatlarındaki ihtiyaçlarını görerek ve sorunlarını çözerek yaşamalarını kolaylaştırmak ve mutlu etmektir.
Öyle ise hukuk/şeriat, dinin en çok değişen ve yenilenen kısmıdır diyebiliriz. Bu açıdan bakıldığında en canlı ve dinamik yanı da sayılabilir. Bütün bu değişim ve yenilenmeler ile İslam Dini kendi zamanında Veda Hutbesi günlerinde son şeklini bulmuş, bu nimet böylece tamamlanmış ve en olgun halini almıştır.

Öyleyse Hz. Âdem’in (as)  Peygamberliği ile başlayan ve Hz. Muhammed’in (sav) Risâlet’i ile kemale ererek nihaî şeklini alan bu İslam Dinine, bu Allah Teâlâ’nın katında geçerli olan tek dine iman eden her insan mü’mindir, Müslümandır ve aralarında geçen asırlara rağmen birbirleriyle kardeştirler. Yani Hz. Âdem’in Müslüman oğulları, Hz. Nuh ile gemiye binenler, Hz. İbrahim’e arkadaş, Hz. Musa’ya yoldaş, Hz. İsa’ya havari ve Hz. Muhammad’e sahabî olanlar ve iman edenler, aynı dinin müntesipleri olarak kardeştirler.
Bu dine inanmayanlar ise, aynı anadan doğsalar bile gerçekte kardeş değillerdir. Yabancıdırlar. Aralarında savaş şart olmasa da tam bir sevgi ve uyum da mümkün değildir.

Hepsi bu kadar mı?

Elbette değil, bu sayfalarda bu dini bin bir köşesinden tekrar tekrar hayata bakarak gerçekleri görmeye çalışacağız inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ali Haydar Bahtiyar Arşivi