Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Başbakan bir “balkon konuşması” daha yapıp, girdiği her seçimi kazandığı

Başbakan bir “balkon konuşması” daha yapıp, girdiği her seçimi kazandığı

Seçimin üzerinden bir hafta geçti...

Muhalefet “yerim dar” dedi, “yenim dar” dedi, eveledi-geveledi, kekeledi, ama mertçe ortaya çıkıp “Yenildik ey milletim!” diyemedi...

Ellerinden gelse Sayın Erdoğan’ı bir kaşık suda boğacak yazar-çizer takımı da öyle: Hâlâ elektrik kesintisinden, oyları yeniden saydırmaktan medet umuyorlar...

Ve öyle şeyler yazıyorlar ki, insan şaşırıp kalıyor...

Beyefendi, “Aldığınız çoğunluk beş para etmez” diyecek de, bunu âyetlere söyletiyor...

“İnsanların çoğu bilmiyor.” (7/A’raf, 187; 30/Rum, 30; 12/Yusuf, 40); “İnsanların çoğu cahillik ediyor.” (6/En’am, 111); “İnsanların çoğu zanna uyuyor.” (10/Yunus, 36); “İnsanların çoğu aklını kullanmıyor.” (29/Ankebut, 63); “İnsanların çoğu hakkı kerih görüyor.” (43/Zuhruf, 78); “İnsanların çoğu yoldan çıkmış fasıklardır.” (7/A’raf, 102); “İnsanların çoğu ahde vefa göstermiyor.” (7/A’raf, 102).

Şimdiye kadar hiçbir söyledikleri çıkmadığı, hiçbir tahminleri tutmadığı için, inandırıcı olamayacaklarını biliyor, işe Allah’ı katıyorlar... Dinin siyasete, hatta seçim sonuçlarını izaha âlet edilmesini dehşetle izliyoruz!

Ayıptır: Çünkü ayetlerde kastedilen çoğunluk, müşrik çoğunluğudur. Oy çokluğunu inkâr edemeyince, böyle yollara sapıyorlar maalesef.

Öyle bir hava ki, o gazete ve yazarlarını okuyanlar, “Tayyip Bey oyların çoğunu aldığı için özür dilemeli” beklentisine giriyor...

“Onca tezvirata rağmen yüzde 45 aldığım için, özür dilerim!”

“İttifak cephesinin umutlarını boşa çıkardığım için, özür dilerim!”

“Seçim öncesi yaptıkları ankette ‘AK Parti yüzde 30’un altına düştü’ diye sevinenlerin sevincini kursaklarında bıraktığım için, özür dilerim!”

“İstanbul’a Mustafa Sarıgül, Ankara’ya Mansur Yavaş, Türkiye’ye CHP geliyor diye ahkâm kesenleri yalancı çıkardığım için, özür dilerim!”

“AK Parti kesinlikle kaybedecek diye hava basanların, havasını aldığım için, özür dilerim!”

Bu kadarla tatmin olmazlarsa, daha pek çok özür konusu bulunabilir...

Yürüttüğü kampanya meselâ...

Balkon konuşması...

Balkona ailesiyle çıkması...

Hatta uzun boylu olduğu için bile pekâlâ özür dileyebilir!

Değil mi yani? Ne hakkın var o kadar uzamaya? Türk standartlarında (1.70 filan) kalacaksın! Yüzüne bakmak için başımı havaya kaldırmak zorunda mıyım?

Hatta bu konuda benim de bir özür borcum olabilir, çünkü boyum 1.82...

En iyisi ne biliyor musunuz? Sayın Başbakan çıksın, “Başbakan olduğum için özür dilerim!” desin işi kökünden halletsin!

Hatta daha “köktenci” bir tavır sergileyip, yaşadığı için de özür dileyebilir!

Belki o zaman tatmin olurlar!

Sayın Bayanlar ve sapsayın beyler! Sizin “Muhtar bile olamaz” diye manşet attığınız “Uzun Adam”ı millet zindandan alıp Başbakan yaptı. O kadar sevdi, o kadar beğendi ki, girdiği sekiz seçimin sekizini de kazandırdı. Her seçimden oylarını arttırarak çıktı. Yaptığınız gizli-açık ittifaklara rağmen, her defasında duvara tosladınız.

Yerinizde ben olsam, yerin dibine geçerdim! Kalemimi kırar, bir köşeye büzülür, başımı ellerimin arasına alır, neden yanıldığımı kara kara düşünürdüm.

Siz ise utanmadan, sıkılmadan hâlâ konuşuyorsunuz.

Bugünkü yazımızı Cyrano de Bergerac’ın tiradıyla bitirelim:

“Fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar,

“Neyleyim Cenab-ı Hak ihsan buyurmamışlar!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi