Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İnna lillah ve inna ileyhi raciun

İnna lillah ve inna ileyhi raciun

Soma’da insanlar, memleketin bazı köşelerinde insanlık öldü..

Derini, Paraleli, Ulusalcısı, malum taife birlik olup yangına körükle gitmek için sokaklara döküldüler..

Sedyeyi çizmesinin çamuru kirletmesin diye özen gösteren “insan” ile, ağzı maskeli, elinde molotofkokteyli ile Taksim’e seğirten bu çapulcu arasındaki farkı farketmek gerek..

Ölüm meleği ile buluşanların sayısı 282 idi yazımı yazarken. Öyle anlaşılıyor ki 300’ü bulacak..

Hemen “sabotaj” demeyeceğim ama, bindirilmiş kıtaların aniden organize bir şekilde sokağa dökülmesi beni kuşkulandırmıyor da değil!

CHP’nin Soma’ya ilişkin meclis araştırmasının içi boş, Meclis’i engellemeye yönelik bir operasyon olduğunu öğrendiğimde bu kuşkularım daha da arttı..

Durup dururken olmuyor bazı şeyler.. Zaten Twitter cemaati denilen, her olaya teşne beyni nevzuhur bir cemaat de oluştu.. Her kesimde var bunlar. Bizim abilerin çocukları arasında da böyleleri var.. Adrenalin tutkunu bunlar. Ne idüğü belirsiz bir topluluk.. Araştırma Kültür Vakfı’nın son gençlik araştırmasında bunların kimliklerine ilişkin önemli ipuçları var.. CHP’lilerin çocuklarının % 47si bunlara meyyal, AK Partililerin ise % 24’ü.. Diğerleri de bu dolaylarda.. Oyun oynuyor bu çocuklar, zevk alıyorlar. Bir de vicdanlarını tatmin ediyorlar.. Babalarının yedikleri haltları biliyorlar, böylece şuuraltı onları bu şekilde davranarak vicdanlarını rahatlatıyor..

Bunlar yoksul kesimin çocukları değil.. Eğitim ve gelir seviyeleri yükseldikçe sayıları artıyor. Kenar mahalleden toplanan çocuklar var bir de.. Onları ideolojik ve politik örgütlü yapılar devşirip, donatım mayınlı tarlalara sürüyorlar.. Onlar bu Hedonist dairenin gönüllü gorilleri, tetikçileri.. Yine olan yoksul kesimden devşirilen çocuklara oluyor. Onlar da ezilmişliklerinin intikamını alıyorlar böylece, öfkelerini kusuyorlar.. Yüklenen direniş ruhu, eylemlerini kutsamalarına sebeb oluyor..

Böyle bir oyun oynanıyor..

İşin içinde MOSSAD da var, CIA da.. Onlar bu işi çok iyi bilirler. Yön-eylem mühendisleri, toplum mühendisleri, beşeri zaafların sosyal davranış kolektiflerine dönüştürülmesi vesaire..

Sanırım MEB, Aile, Gençlik Bakanları oturup ortak bir eylem planı çıkartmaları gerekiyor.. Uygulamalar yetersiz.. Hatta, iyi niyetli çabalar da beklenen verimi vermesinin ötesinde gayedeki hikmeti yokeden bir takım anomalilere sebeb oluyor.. “Eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil” bir takım projelerle kendimizi avutmaktan vazgeçelim.. Multidisipliner stratejik bir plan, organize muhtemel eylemlere karşı taktikler ve  acil, orta ölçekli ve uzun vadeli eylem planlarına ihtiyaç var. Ve bunun hem merkezi hükümet, hem yerel yönetimler, hem de yerel yönetimler ve üniversitelerle birlikte yapılması gerek.

Bakın bakalım bu çocukların kaçta kaçı anne-baba çalışan ailelerden geliyor. Kaçta kaçı kreş bebesi, kaçta kaçı konsept evlerde ya da toplu konutlarda yaşıyor.. Bunların hayata dair beklentileri ne..

Amorf bir yapıdan söz ediyoruz.. Kendini dindar diye tanımlayanların % 24’ü, bırakın flört etmeyi, bir kız ve erkeğin aynı evde kalmasını kendilerinin bileceği bir iş olarak tanımlıyor.. Düzce Üniversitesi’ndeki skandal, varolan bir gerçeğin dışa vurmasından ibaretti..  Ertuğrul Özkök’ü neşelendiren ve umutlandıran da bu!

Bu gençler sadece ideolojik ve politik örgütlerin peşine takılıp militanlaşmıyor, kimi de cemaat denilen yapılara takılıyor.. Kimi Budist oluyor, kimi Satanist.. Her haltı deniyorlar..

Soma’da 300 insan hayatını kaybetti.. Ama çok daha fazlası, alkol, fuhuş ve uyuşturucu bataklığında ölüme doğru koşuyor.. Suriye’de günde 100 kişi, biz Soma’yı konuşurken, çok daha fazla insan öldü, Mısır’da Soma’nın bir kaç katı insan idam edilecekleri günü bekliyor.. İnsanlar ölüyor, öldürülüyor.. Bütün bunlar insan. Biz hepimiz Adem’in çocuklarıyız. Ya dinde kardeş, ya tende bir eşiz!

Bunlar olmasın diye herkesin daha dikkatli ve sorumlu davranması gerek..

Birileri 28 Şubat’ta, en kötü senaryoda 500.000 insanın ölebileceği bir operasyondan sözediyordu ve “rejimi korumak için gerekirse bu riski göze almalıyız” diyordu..

Savaşlar, terör ve darbeler, suikastlar şeytani bir planın parçası olarak önümüzde duruyor..

Şimdi Soma gerçeği üzerinde düşünmeliyiz. Ortada yüzlerce insan ve ailenin trajedisi var. Önce gerçek ne! Sorumlusu kim? Çözüm ne? Bu soruların cevabını bulmamız gerek. Olan oldu da, bundan sonra aynı acıların yaşanmaması için tedbirimiz ne olacak.

En genelde ise enerji politikamızı yeniden gözden geçirmeliyiz..

Ve bu acıyı yaşayanların acılarını bir nebze olsun dindirecek tedbirlerin hızla alınması gerek..

Ve bir acıyı istismar ederek ortalığı ateşe vermeye çalışanlara da bu yaptıklarının hesabı sorulmalı, ama eşzamanlı olarak bu kalabalıkları sokağa servis eden derin yapı teşhis edilmeli ve bu kirli senaryonun Media, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK içindeki ajanlarından da bu işin hesabı sorulmalı.

Bir kere daha vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.. İnna lillah ve inna ileyhi raciun..

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
16 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi