Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

İktidar-üniversite ilişkileri

İktidar-üniversite ilişkileri

1950-1960 arası iktidarda kalan Demokrat Parti, Türkiye’nin rayını değiştirecek donanıma sahip olmasa da, zihniyet değişiminin temellerini atmıştı.  O zamanın şartlarında, bazı eksikliklerine rağmen,  genel planda da özel olarak üniversiteler planında da büyük başarıydı yapılanlar.   Dünya üniversitesi olarak ODTÜ o zaman açılmıştı mesela.  Doğu Anadolu için büyük bir ivme olan Atatürk Üniversitesi o zamanların eseriydi.  Karadeniz Teknik Üniversitesi de aynı fonksiyonu, Karadeniz bölgesi için ifâ etmişti. Ege Üniversitesi de aynı dönemin eseriydi.

1950’lerde, İstanbul ve Ankara dışında üniversite açmak önemliydi ve Demokrat Parti, bu üniversitelerle değişimin ilk ivmesini vermişti.  1960’tan sonra gelen Adalet Partisi, politikasını değişimden yana değil, yatırımdan yana kullanarak insan unsurunu ihmal etti. Özal’ın ANAP’ı, yatırım-insan dengesini gözetmeye çalıştıysa da, ilk 4 yıllık iktidarından sonra, parti içi sorunlar yüzünden başarısız oldu.

Ak Parti hareketi, bu milletin en uzun süreli ve en cesur bir şekilde kredi verdiği bir siyasi harekettir. Bu parti de başlarda “kalkınma-yatırım-insan” dengesini kurma gayreti göstermiş ve kalkınma konusunda ciddi gelişmeler kaydetmiştir. O kadar ki, ikinci dönemden itibaren, tamemen “yatırımcı” bir parti hüviyetine bürünmüş ve müteahhitlerin sözünün geçtiği, kültür ve sanat insanların hiç kaale alınmadığı bir parti hâline gelmiştir. Bu bir tür “Demirelleşme” çizgisidir ve bu da siyasi gözlerin yatırımdan başka bir şey görmemesi demektir.

Üniversite dışında zihniyet değişimi için ciddi gayretleri olan ve bazı alanlarda başarıları da görülen iktidar, maalesef üniversiteler konusunda 1950’lerin “üniversite açma” politikasından ileri bir politika üretememiş; üniversitelerde zihniyet devrimi yaratacak bir dinamizm yaratamamıştır.

En basitinden, 2547 sayılı kanunun 4. ve 5. Maddeleri, darbeclerin yazdığı şekliyle duruyor; biliyor musunuz? Bu maddelere göre, üniversitelerin, bilimsel zihniyete göre değil, devlet ideolojisine göre insan yetiştirmesi lazım. Maddelere bir bakın:

-ATATÜRK İnkılapları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı,

-Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan,

-Toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, aile, ülke ve millet sevgisi ile dolu,

-Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren,

 -Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak, refah ve mutluluğunu artırmak amacıyla....”

-Öğrencilere, ATATÜRK inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı hizmet bilincinin kazandırılması sağlanır.

-Milli Kültürümüz, örf ve adetlerimize bağlı, kendimize has şekil ve özellikleri ile evrensel kültür içinde korunarak geliştirilir ve öğrencilere, milli birlik ve beraberliği kuvvetlendirici ruh ve irade gücü kazandırılır.

(Bu maddelerden, Ak Parti’de siyaset yapan pek çok insanın ve pek çok milletvekilinin haberi bile yok.)

Daha önce bir kaç yazımda da ifade etmiştim: Bu kanunla Konyalı öğrenciyi yetiştiririz de Kenyalı öğrencileri Atatürkçü ve millî örf ve adetlerimize göre yetiştirsek ne olur, yetiştirmesek ne olur?!...

81 ilde üniversitenin olması elbette güzel bir şey ve büyük bir başarı ama bu üniversiteler zihniyet değişimi konusunda yaya kalmışsa ve 12 seneden beri iktidarda olan Ak Parti, hâlâ genel olarak zihniyet değişiminde ciddi bir mesafe katedemediyse, üniversite konusunda ciddi sıkıntılarının olduğunu gösterir. Zaten 2002 seçim bildirisinde de üniversiteler ve YÖK konusunda söylenenler, harcıâlem şeylerdi. Sonraki seçim dönemlerinde yeni üniversiteler açmaktan başka bir şey söylenmemiş.

İktidar, “müteahhitleri dinleyen ama kültür ve sanat adamlarını ciddiye almayan” bir tavır sergilemeye devam ederse, “Demirelleşme” çizgisi takip etmiş olur ki, bu da yeni yetişmekte olan gençlik kütlesi için hiç bir şey ifade etmez. 

İktidar, Türkiye’de köklü bir zihniyet değişimi istiyorsa, işe üniversitelerden başlamalı. Tabii bu da “YÖK ve rektörler bizden olsun, yeter” demekle çözülmüyor. Ele geçirmeci zihniyetin basitliğinden kurtulmak ve üniversiteleri, yeni toplum düzeninin temel manivelalarından biri hâline getirmek şarttır.

Yeni dönemde büyük görevler üstleneceği ümidiyle ve birer “think-tank” olarak kurulduğu söylenen 3 üniversitenin hâl-i pür-melâli ortada. Mübarekler toplama bilgisayar gibi. Ne bir iddiaları var ne de bu iddialara göre yoğun dokusal yapılanmaları.

12 yıllık tecrübe göstermiştir ki, Ak Parti üniversiteler konusunda dersini hiç çalışmamış veya böyle bir ders ve dertten haberi bile yok. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi