Faruk Köse

Faruk Köse

Şimdi ben antisemitist olmayayım da ne yapayım?

Şimdi ben antisemitist olmayayım da ne yapayım?

Tarih boyunca farklı “antisemitik tutumlar” görüldüğünü ve “antisemitizm”in, kısaca “Yahudi karşıtlığı/düşmanlığı” anlamına geldiğini biliyorsunuz. Dünyanın her yanında Yahudilere karşı tutumların “siyasi-ekonomik antisemitizm”, “teolojik-dini antisemitizm”, “milliyetçi-ırkçı antisemitizm” gibi kavramlarla tanımlandığını da... Hatta, dünüyle-bugünüyle, doğusuyla-batısıyla tüm insanlığın az sayıda “ortak toplumsal tutumlar”ından birinin “antisemitizm” olduğu söylense, yeridir. Bu konunun “uzman”ları, 1990’lardan itibaren “yeni bir antisemitizm türü”nden söz ederler: “Radikal İslamcı Antisemitizm...” Bununla kastettikleri, “Siyonizm, İsrail Devleti ve Filistin’de bir Yahudi vatanı karşıtlığı.” Hatta, İsrail’in kötü gösterilmesinin de antisemitizm ile ilişkilendirilebileceğini ya da “üstü örtülü antisemitizm” oluşturabileceğini söyleyenler var.

Kavramın etimolojisinden, geçirdiği süreçlerden veya buna dair neler söylendiğinden söz edecek değilim. Aslında kimin neyi nasıl tanımladığıyla ilgilenmiyorum. Ama bu “İslamcı Antisemitizm” tabiri üzerinden, “bir Müslümanın antisemitik olmaktan başka çaresi var mıdır?” sualine cevap aramak istiyorum.

Antisemitik tutumlardan yakınan Siyonist Yahudiler, evvela kendilerinin “farklı çağlar”da, “farklı coğrafyalar”da ve “farklı toplumlar”da neden hep dışlandıklarını, sosyal, siyasal ve yasal ayrımcılığa uğradıklarını, toplumlar ve devletler tarafından şiddet gördüklerini, kovulduklarını açıklamalı değiller mi? Bütün insanlığın neden kendilerine karşı aynı tutumu takındıklarına cevap bulmaları gerekmez mi? Neden “evrensel kötülük” ile suçlandıklarını izah etmeleri lazım değil mi?

Antik çağlardan günümüze kadar hep kendilerinden nefret edilmesinin tek suçlusu nefret edenler mi? Ne yaptılar da “tüm insanlığın ortak nefreti”ni kazandılar, bunu da bir düşünmeleri ve izah etmeleri gerekmez mi? İnsanların antisemitik tutumlarının, kendi karakter(sizlik)lerinden kaynaklandığını hiç düşündüler mi? Başlarına gelenlerin asıl sorumlusu kendileri, kendi hal ve gidişatları değil mi? Niçin başka bir toplum, Yahudiler kadar “evrensel husumet”i çekmedi, bunu hiç düşündüler mi?

Allahu Teala’nın, “Müslümanın tek ve değişmez hayat rehberi Kur’an-ı Kerim”de Yahudiler hakkında kullandığı kavramlar, yukarıdaki suallerin cevabını hakkıyla veriyor. Kur’an’da, en çok bahsi geçen topluluk olan ve “sinsi ve tehlikeli” olduğu bildirilen Yahudiler hakkında kullanılan kavramlara bakınız:

 “Bozguncu”, “cimri”, “fesatçı”, “korkak”, “ırkçı”, “hayata düşkün”, “sapkın”, “gaspçı”, “faizci”, “hak-hukuk tanımayan”, “Allah’a asi”, “Allah’a zayıflık ve acziyet isnat eden”, “Allah’ın ayetlerini inkâr eden”, “kendilerini Allah’ın oğulları ve dostları gören”, “vahye karşı gelen”, “Allah’ı cimrilikle itham eden”, “münafık”, “Cebrail’e düşman”, “Allah’a çocuk isnad eden”, “hakikatten yüz çeviren”, “kendilerine vahyedilmiş Tevrat’a uymayan”, “Allah’ı bırakıp kendi bilginlerini ve ruhbanlarını rab edinen”, “sırf hasetlerinden ve mevki hırslarından dolayı Kur’an’ı inkâr eden”, “Tevrat’ı tahrif eden”, “Allah’ın kendilerine verdiği nimetlere karşı nankörlük eden”, “taşkın”, “aşırı giden”, “anlaşmalarına bağlı kalmayan”, “Allah’ın nurunu söndürmek isteyen”, “sınır tanımayan”, “azgın” ve benzerleri...

Şimdi sanırım insanların niçin antisemitik oldukları anlaşılmıştır. İnsanlar kendi kötülüklerinden değil, “Yahudilerden gördükleri yüzünden” antisemitik tutumlar gösteriyorlar. Bu durumda hiçbir Yahudinin, antisemitizmden yakınmaya hakkı yoktur. Eğer rahatsız oluyorlarsa, önce kendilerini değiştirmeleri, “insan gibi” olmaları lazımdır.

Gelelim yazının başlığına... Gördüğüm ve sizin de görüp şahit olduğunuz manzaradan bir kesit şöyle:

Yahudiler, kendi ırklarını üstün gördüklerinden ve diğer insanların Yahudilere hizmet etmek için yaratıldıklarını düşündüklerinden, başkasını insan yerine koymuyorlar. Bu yüzden, kendi çıkarları için yapmadıkları kötülük, çıkarmadıkları fitne-fesat kalmıyor.

Korsan olarak gelip Filistin’e çökmüş, kurdukları Siyonist devleti tam bir “terör üssü” olarak kullanıp etrafında saldırmadığı İslam beldesi bırakmamıştır. Bir “katiller sürüsü” olarak sürekli saldırı halinde olup Filistinliler için Filistin’i cehenneme çeviren Siyonist Yahudiler, “Arz-ı Mev’ud” siyasetiyle ülkemizin bir bölümüne de göz koymuştur. Şimdi, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı, altını oyarak yıkmakla meşguldür. Gazze’de kurşun atmadığı ev kalmamış, dünyanın gözü önünde her gün benim Müslüman kardeşlerimi katletmektedir. Vahşette sınır tanımamakta, Kur’an’ın kendileri için yaptığı tanımlamaların her birini ve daha fazlasını her gün, her saat göstermektedir.

Filistin’de katliam sürerken, bir çift sözüm de bizim Dışişleri Bakanlığı’na var. Hani Gazze’nin babasıydık?

Diplomaside ve uluslararası ilişkilerde ya büyük laf etmeyeceksin, ya da ettiğin lafın ardından gidip gereğini yapacaksın! Laf edilmiştir. Şimdi gereğini yapma zamanı!..

Siz söyleyin... Bütün bunlar karşısında, bir Müslümandan, “Siyonizm/Yahudi düşmanlığı”ndan başka ne beklenir?

Filistin’de iman kardeşlerim katledilirken, açlıktan ölüme mahkûm edilmişken, diri diri gömülmeye çalışılırken, Filistin açık hava hapishanesine çevrilmiş, kan deryasına döndürülmüşken, şimdi ben antisemitist olmayayım da ne yapayım?

Bu saatten sonra, bir Müslümandan başka bir tutum beklemeye kimin hakkı vardır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Faruk Köse Arşivi