Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İntihar ya da...

İntihar ya da...

Batılılar yenilgiye alışık ya da hazırlıklı değiller..
 Beyaz efendiler için, Tom Amcaların kendi karşılarında efendi olmaları dayanılmaz bir işkencedir..
 

Batı insanı yenilgi, ya da kendini çaresiz ve çözümsüz hissetmesi durumunda intihar eder..

İlle de silahını çekip kendisini vurması ya da yüksek bir binadan atlaması değil, mesela kendini alkole, uyuşturucuya, kumara, fuhuşa vurarak psikolojik bir çöküşle uzlete çekilmesi gibi farklı yöntemler de deneyebilir. 

Ya da doğrudan da intihar edebilir..
 

Batılı birtakım kişilerin Asya’ya gidip Nirvana arayışının peşine düşmeleri bundandır.. 

Ya da kimi Afrika’ya insan avına çıkar, kimi Suriye’de insan avına gider.. 

Kimi Katmandu yollarında uyuşturucu ve sex bataklığında ölür gider.. 

Bunların hepsi bir ölüm yöntemidir aslında..
 

Bu durum Amerikalıların da, Asyalıların da, Afrikalıların da başının belası aslında.. Ve tabii Yahudilerin ya da Rusların da..
 

Ve bu batağa saplananların hemen hemen tamamı, dindar ya da geleneksel topluluklar değil, batı yaşam tarzını seçen insanların ortak özelliği gibi sanki..
 

Batı insanı ölümden korkar. Onun için ölümden söz etmek istemez. Mezar onlar için “asude bir bahar ülkesi”, “vuslat” anı, “ölümsüz bir hata uyanış” anlamı taşımaz.. 

Ölüm yok olmak, hesap verme günüdür.. Öyle bir günün olmamasını temenni ederler.. 

Aslında bu şekilde kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşmaktadırlar da farkında değillerdir.. Schapenhauer ölümü daha doğrusu intiharı idealize eder..
 

Haz, acı ve korku.. 

Gerçeklerden kaçmak için haz ve heyecana ihtiyaç duyar batı insanı. 

Heyecanını kaybedince aslında her şeyini kaybeder.. Para ona bu istediği şeyi satınalmasını sağlar.. Parasını kaybettiğinde dünyası başına yıkılır..
 Batı insanı eğer kendini öldürmüyorsa, korkmuş ve ürkmüşse, karşısındakine saldırır. 

Tehdit olarak gördüğü kişi ve kuruma karşı bir saldırgan bir Pitbula dönüşür.. 

Eğer kendini öldürecek kadar cesur değilse, köşeye sıkışmışlık korkusu ile karşısındakine saldırır ve onu öldürmek, ondan kurtulmak ister.. 

Bu noktada acıma duygusu yoktur.. 

Tek başına kendini yalnız hissedeceğinden, din, etnik kimlik ve ideolojiye sığınır. 

O onun için kendi eylemini kutsama ve kendine yandaş bulma aracıdır..
 Kurban Bayramı geliyor.. 

Kurban Bayramı kasap bayramı, et bayramı değil. Ölümle yüzleşme törenidir aslında.. Eceli, ölüm ötesi ebedi hayatı keşfetmenin yoludur.. İsmail’i düşünmektir..
 

Ölüm bu anlamda bizim için “asude bir bahar ülkesi” olacaktır.. 

Korku aracı değil. “Vuslat”a dönüşecektir ölüm. Sevgiliye kavuşma, gurbet hayatının, acılarla dolu dünyanın karmaşasından kurtulmanın aracıdır..
 

Ve büyük uyarı: Her nefs ölümü tadacaktır ve dönüş yalnız O’nadır..

Onların şuuraltları, günahkar bedenlerinin yanacağını ontolojik olarak bilir ve onun için ölümden korkar onlar..
 

Ölüm korkusu akıl perdesini kapatır. Korktukları şeyden kaçarken aslında ona doğru koşarlar.. Ateşten kaçarken, ateşe doğru koşar gibi..
 Bir kere öldürmeye başladı mı, kan tutar. Kan bürür gözlerini ve daha çok, daha çok öldürürler..

 Doğuda ve batıda ölüm, ölme, öldürme kültü yaygındır.. 

Nil’e, tanrılara kurban verme. İnsan kurban etme, kocası ölen kadını kocasının cesedi ile birlikte yakma, gladyatörlerin yenilen savaşçının kafasını kesmesi..

 İntihar ayrı bir kategori.
 

Hayvan kurban etme, bir yanı ile insan öldürmeyi engelleyen, öte yanı ile insanı ölümle yüzleştiren bir din, tören..
 

Sonuçta “insan” fıtratına yabancılaştığında kan dökücü bir hal alır. İslam’da intihar ve öldürmek en büyük günahlardan biridir..
Birkaç gün sonra Kurban Bayramı.. 

Şu günlerde Rodos’tayım. Kurban Bayramı’nda Ankara’da olacağım inşallah. Bu sene Bayram namazı yine Ramazan Bayram namazının kılındığı camilerde kılınacak. 

Ben muhtemelen Bayram namazında Hacıbayram-ı Veli’de olacağım.
 

Bölgemizde bu kadar ölüm olayı yaşanırken, ölümü, ahireti, diriliş gününü, kıyameti yeniden düşünmek için bu Kurban Bayramı önemli bir fırsat.. 

İsmail aleyhisselamı, Haacer annemizi, Hz. İbrahim aleyhisselamı yeniden düşünmek için kurban bir vesile olmalı. 

Kurbanın insani yardım boyutu, asıl ifade ettiği değer yanında devede kulak kalır.
Kurbanın, bizi Allah’a yakınlaştıran boyutu, onun manevi boyutu ile ilgilidir.. 

Onun da temelinde ölüm ve hayat vardır.. 

Ve Allah (cc) Kitabında “öldürmeyeceksin” der.. 

Çünki “bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.” 

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi