Faruk Köse

Faruk Köse

IŞİD’e karşı PKK’yı desteklemek...

IŞİD’e karşı PKK’yı desteklemek...

Doğru cümleyi Cumhurbaşkanı Erdoğan kurdu; “bizim için IŞİD neyse PKK da odur” dedi. Peki, “bizim (yani T.C. Devleti)” için IŞİD nedir? Erdoğan bunun cevabını da vermişti daha önce: “Terör örgütü!...” O halde tüm bağlı kolları, dalları, şubeleri, kuruluşlarıyla birlikte PKK da bizim için “terör örgütü” demek oluyor, öyle değil mi?

Hal ve gidişatı bu “esas veri”den hareketle değerlendirmek lazım. Hal ve gidişatın nereye doğru olduğunu görüyoruz. Türkiye, “terör örgütü” IŞİD’e karşı “uluslararası koalisyon”a katılıp operasyon yapacak görüntüsü veriyor. Yani plânlanan operasyon, “terör örgütlerinden biri”ne, IŞİD’e karşı.

Madem ki hem IŞİD, hem PKK terör örgütü, o halde Türkiye neden, -konsolosluk baskını hariç- doğrudan kendine karşı eylemi bulunmayan IŞİD’e karşı “operasyon koalisyonu”na katılıyor da, kurulduğu günden bu yana ve el’an, doğrudan kendine karşı “bölücü terör eylemleri” içinde bulunan PKK’yı da operasyon kapsamına katmıyor?

Bu suali hep soracağım. Bana, şimdiye kadar “PKK’nın güçlenmesinden, zeminini sağlamlaştırmasından ve kazanılmış ve geri alınamaz haklar elde etmesinden başka bir işe yaradığı görülmeyen çözüm süreci”ni cevap olarak vermesinler. Manzara beni tatmin etmiyor çünkü.

Ancak bu suali sorup şimdilik geçiyorum. Zira bence, burada üzerinde durulması gereken çok daha mühim bir husus var. Mühim olan, operasyonun “kime karşı” yapılacağından ziyade, “kimin yanında” yapılacağı. IŞİD’e karşı operasyonun kimin işine (de) yarayacağı... Meseleye bu pencereden bakmak istiyorum.

Dün yazdım, bugün bir kez daha tekrarlayacağım. Madem ki PKK da, IŞİD de terör örgütü, bu iki terör örgütünün Kobani’de olsun, başka bir yerde olsun birbirine karşı saldırısı bizi niçin enterese ediyor? Bırakın yesinler birbirlerini, bize ne? Ancak, kendi hallerine terketmek şöyle dursun, Türkiye, IŞİD’e karşı PKK’nın yanında operasyona katılmaya hazırlanıyor görüntüsü içinde ve bu çok vahim, çok rahatsız edici bir durum.

“Bunu da nereden çıkardın?” demeyesiniz. Her şey ortada değil mi? PKK’nın Suriye’de doğrudan kendine bağlı şubesi hangi örgüt? PYD... IŞİD kiminle çatışıyor? PYD ile. Demek kiçatışma, aslında IŞİD ile PKK arasında. Çünkü, PYD’nin bir lideri olsa da, biliyorsunuz şube başkanları genel başkana bağlıdır; o misal, PKK’nın Suriye şubesi olan PYD’nin üst âmiri, gerçekte Kandil’deki PKK yönetimidir. Demek ki PYD’ye yarayacak her yardım ve operasyon, atılacak her adım, aslında PKK içindir, PKK lehinedir.

Madem ki Kobani saldırısı üzerine gündeme gelen IŞİD operasyonu Kobani’yi üs edinen PYD’yi kurtaracak, bu, aslında terör örgütü PKK’nın Suriye şubesi kurtarılacak anlamına gelir. İki kere ikinin dört ettiği nasıl kesinse, bu da öyle bir şey işte.

IŞİD’e karşı operasyon plânlanan bir ortamda, PKK elebaşısı Cemil Bayık’ı Ankara’ya çağırıp görüşme yapsanız, sizden taleplerini dinleyip değerlendirmeye alsanız bu nasıl bir manzara arzederse, PKK’nın Suriye Şubesi PYD’nin Başkanı Salih Müslim’i çağırıp görüştüğünüzde de manzara aynıdır.

Şimdi bakıyoruz ki Salih Müslim Türkiye’ye gelmiş, Devlet tarafından muhatap alınıyor, kendisiyle görüşmeler yapılıyor. Sadece bu kadarla kalsa yine iyi. Artık kendisine nasıl bir cesaret verildiyse, terör örgütünün Suriye elebaşısı, açıkça Türkiye’den silah yardımı talebinde bulunabiliyor. Aldığı cevap manidar, zira Türkiye, direkt olarak silah vermelerinin imkansız olduğunu ifade edip, endirekt yollara kapı aralıyor. PYD’ye silah satışı için ise bazı şartlar ileri sürüyor: “Otonomiden vazgeç, Esed ile işbirliğini bırak, Türkiye’yi tehdit etme, Kandil’den ziyade İmralı’nın mesajlarına bak ve Suriye’nin geleceğini muhaliflerle birlikte organize et.”

Şimdi bunun anlamını biliyor musunuz? Bu, Türkiye, terör örgütü PKK’nın Suriye Şubesi PYD’yi Suriye’nin geleceğinin mimarlarından olarak tanımış demektir. Zira PKK’nın Suriye’de oluşturduğu özerk yönetimin dışişleri bakanı, The Guardian’a verdiği demeçte, tam da Türkiye’nin Tezkere ile attığı adıma atıf yapıp şunu söylüyor: “Türkiye IŞİD’e karşı uluslararası koalisyona katıldığı için, onlardan da yardım istiyoruz.” Şimdi gördünüz mü IŞİD operasyonunun kimin yanında yürütüleceğini?

Bütün bunlar olurken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun terör örgütü PKK’ya seslenişi manzaranın kıvamını beyan ediyor:

“Eğer bu toprakları çok seviyorsanız, ülkenin vergileri ile yapılan şantiyelere baskın yapmayın, araçlarını bir bir oradan bir şekilde başka bir yere nakletmeyin.”

Bu çağrı çaresizlik değil mi? Peki, Tezkere ile birleşen bu çaresizlik bizi nereye götürür?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Faruk Köse Arşivi