Özcan Yeniçeri

Özcan Yeniçeri

Barış Diye Diye Barışı Tok etmek!

Barış Diye Diye Barışı Tok etmek!

AKP’nin Öcalan ile başlattığı çözüm süreci, meydana gelen olayların miladıdır. Bu süreçte AKP, Öcalan’a verdiği her sözü yerine getirirken örgüt, verdiği hiçbir sözü yerine getirmemiştir. Sınırın dışına çıkmamış, çatışmasızlıktan kaçınmamış, silah bırakmamıştır. PKK süreci, daha çok örgütlenme ve vatandaşlar arasında taban yaratma sürecini çevirmiştir.

Dünyanın her yerinde çözüm süreçlerinin amacı örgütü zayıflatmaktır. Oysa Türkiye’nin barış süreci PKK’yı güçlendirme sonucunu doğurdu. Süreç devam ederken bölgede örgüt değil devlet zayıflatıldı. Çünkü süreç denilerek bölgede korucular PKK’nın insafına terk edildi. Devletin yanında yer alan Kürtler de PKK’nın yanına itildi, PKK güçlendirildi, bölgenin tek mutlak ve “meşru” otoritesi olarak kabul edildi. 

Cumhurbaşkanının başını ve gövdesini adadığı çözüm süreci PKK tarafından hiçbir zaman ciddiye alınmamıştır. PKK, AKP’nin ‘var olma yok olma’ sorunu olarak gördüğü çözüm sürecine, kendisinin varlığını sona erdirecek ya da silahsız/şiddetsiz bir dönemde kendisini anlamsız kılacak bir süreç olarak bakmadı. Aksine PKK, bu süreci, devleti zaafa uğratacak, kendisini meşrulaştıracak, silahla sivil alanlara nüfuz edecek bir fırsat olarak gördü. Bunun gereğini de yaptı. Süreç fiilen her alanda serbestçe PKK’yı güçlendirme sürecine dönüşmüştür.

Nitekim başına çözüm ya da barış konulan süreç boyunca PKK, silah bırakmadı, ülkeyi terk etmedi, çatışmasızlığın gereğini yapmadı, aksine dağa çocuk kaldırışlar rekor düzeyde arttı. Süreç Öcalan’ın stratejisine uygun olarak işledi, örgüt zaman kazandı, iki ateş arasında kalmaktan kurtuldu. 

Örgüt, çözüm sürecini, silahlı güçlerini Suriye’ye aktarmak için kullanmıştır. Türkiye’deki çözüm süreci, Suriye Kürtlerinin PKK’ya terk edilmesi gibi bir sonucu da doğurmuştur. 

AKP’nin seçimler nedeniyle, PKK’nın da Suriye’deki kazanımlarını koruması için çatışmasızlığa ihtiyacı vardı. İki tarafın çatışmasızlık talebi çözüm süreci olarak yutturulmuştur.

Diğer yandan uzun süreden bu yana çözüm süreci Türkiye’de Kürt vatandaşların PKK’lılaştırılması süreci biçiminde işlemiştir. PKK, Türkler ile Kürtler arasındaki duygusal kopuşu sağlamak ve cepheyi bütün Kürtleri içine alacak şekilde genişletmek için elinden geleni yapmıştır.

Diğer yandan örgüt, süreçten yararlanarak yaptırım gücünü kentlere taşımıştır. Sözde  “çatışmasızlık”  denilen süreçte PKK, silahla yapamadığını sivil/siyasi örgütlenmeyle yapmıştır. Vatandaşlar bölgede devlet otoritesinin giderek marjinalleştiğini görünce PKK’nın yanında yer almayı tek çıkar yol olarak görmüşlerdir. 

Bugün barışı sağlayacak kan akışını durduracak denilen süreç, kitlelerin kentleri savaş alanına çevirdiği, sokağa çıkma yasağının uygulandığı bir sonucu doğurmuştur.

İşin daha da vahimi Öcalan, PKK/KCK/HDP sokak eylemleri sırasında uyguladıkları ince terör yöntemleriyle işi, kitleleri birbirine kırdıracak noktaya getirmiştir.

Dikkat edilirse PKK milisleri Türkiye’nin sınırlarına ve sinir uçlarına dokunmuşlardır. Toplumsal ve milli hassasiyetler harekete geçirilmeye çalışılmıştır. Kışlaya girip bayrak indirmişlerdir. Atatürk büstlerine saldırmışlardır. Türk Bayrağını ve okulları ateşe vermişlerdir. Ambulansları ve Kızılay’ın kan araçlarını yakmışlardır. Teröristler kitleler arasında çatışma çıkarmak için akla gelen ya da gelmeyen her türlü provokasyonu, ajitasyonu ve manipülasyonu yapmışlardır.

Kobani bahane edilerek gerçekleştirilen bu eylemler terör, şiddet, yaygın şiddet olarak nitelendirilemez. Olan biten; ayaklanmanın, isyanın ve Kürt Baharı yaratmanın ayak sesleridir. Kitle tahrikleri ve çatışmalar son derece profesyonel ve organize biçimde yönetilmiştir. 

Her yerde benzer eylemler gerçekleştirilmiştir. Aynı hedeflere, aynı araçlarla ve aynı yöntemlerle saldırılmıştır. Hassasiyeti yüksek olan yerler, adeta sinir uçları tahrik edilerek çatışma üretilmeye çalışılmıştır. Bu durum eylemlerin bir merkezden (KCK) organize biçimde yönetildiğini göstermektedir. Birileri süreç ya da barış diye diye, barışa son vermiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özcan Yeniçeri Arşivi