Faruk Köse

Faruk Köse

“Filistin’in sahibi”ne düşen görevler

“Filistin’in sahibi”ne düşen görevler

Bugünlerde herkes “Mescid-i Aksa”yı işgal eden “asker kılıklıSiyonist teröristler”“haddini bildirmek”ten söz ediyor. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, sokaklara çıkan STK temsilcilerinin söylediklerinde “had bildirme”ye dair pek çok cümle görebilirsiniz.

Had bildiren cümlelerin en sarih olanı AB Bakanı Volkan Bozkır’dan geldi: “Buraya (Mescid-i Aksa) postalla giren bu askerlere mesaj yolluyorum. Eğer oradan hemen çıkmazsanız postalınızı elinize veririz.”

Sayın Bakan’ın duygularına sonunu kadar katılıyorum. Mescid-i Aksa’yı işgal edenlerin derdest edilip dışarı atılmasını, postallarını ellerine verip kovalanmasını görmek beni mutlu eder de, bunu kim, neyle, nasıl ve ne zaman yapacak? Bu iş öyle “yaparız, ederiz” demekle olsaydı, hal böyle olmazdı, değil mi? Tamam, “Siyonist teröristler”in postallarını ellerine verip kovalayalım, iyi, güzel de, nasıl yapacağız bunu?Kudüs’e asker gönderip operasyon mu yapacağız? Bir de onu bilsek, “yangın yerine dönmüş yüreğimiz” soğuyacak!

Ama bizde nutuk çok, icraat yok. Bol bol konuşuyoruz, ama elimiz iş yapmaya varmıyor. Dediklerimizi icra etmek için “gereken altyapı”nın, “lüzumlu hazırlıklar”ın yapıldığını göremiyoruz.

Sayın Başbakan’ın “Filistin’in de sahibi var, o sahip Türkiye Cumhuriyeti’dir” sözünün üzerine AB Bakanı’nın “postalınızı elinize veririz” sözünü eklediğimizde, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:

Madem ki Filistin’in sahibi Türkiye Cumhuriyeti; o halde Türkiye Cumhuriyeti’ne düşen esaslı görevler var. Çünkü o Türkiye Cumhuriyeti bilsin ki, sahibi olduğu Filistin ile Filistin’in en kutsal mekânı Kudüs ve Mescid-i Aksa, “Siyonist/Yahudi Terör Üssü İsrail”in işgali altında. O halde, şimdi “Gazze’nin babası” olan Türkiye Cumhuriyeti “babalık”, yine “Filistin’in sahibi”olan aynı Türkiye Cumhuriyeti “sahiplik” görevlerinin gereğini yapmalı. Bir de el-Aksa’yı işgal eden askerlerin “postallarını ellerine verme görevi”ni üstlenmişken, bundan kaçınmak mümkün değil.

Sözünü ettiğimiz görevler asgari şunlardır:

1- Kudüs, Gazze ve Mescid-i Aksa için bir “yardım, destek ve imar fonu” kurularak Gazze’yi imar edecek para yahudi işadamları ve onlara destek verip onlarla iş tutanlardan karşılanmalı. Bu fona, “ülkemizle iş yapan tüm yahudi firmaları”nın, ya da “herhangi bir yahudi firmasıyla iş yapan ve ülkemize de bir şekilde temas eden bütün firmalar”ın belirlenen oranda katkı sağlaması zorunlu hale getirilmeli. Fona katkı sağlamayanınticari bağlantıları iptal edilmeli, malları haczedilmeli; ödemeyenden zorla alınmalı. Onlarla ortaklık kuranlar da buna dahil edilmeli.

2- İsrail’in “Gazze katliamı”nı ve “Mescid-i Aksa baskını”nı, vicdan sahibi yahudilerin reddetmesi sağlanmalı. “Gazze’de soykırım yapıldığını kabul etmeyene cezai yaptırım”kuralları getirilmeli. Hahambaşı Rav İsak Haleva’dan, açık ve net ifadelerle, Türkiye’de yaşayan yahudiler adına bir açıklama yaparak, “İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı, yıkımı ve Mescid-i Aksa’yı işgalini doğru bulmadığını, bunun insani olmadığını, İsrail’in bu eylemleriyle duygusal bağlarının bulunmadığını, tasvip etmediğini, kınadığını açıklaması” sağlanmalı.

3- İsrail “öldürdüğü canların hesabı”nı verinceye, Gazze’ye verdiği bütün “maddi ve manevi zararlar”ı karşılayıncaya, “Mescid-i Aksa’yı ve Küdüs’ü askerden ardındırıp” müslümanların yönetimine verinceye kadar, “Siyonist/Yahudi Terör Üssü İsrail” ile müslümanlar arasında savaşın devam edeceği beyan edilmeli.

4- “Siyonist/Yahudi Terör Üssü İsrail”in canını yakacak, acıyı yüreğinde hissettirecek şeyler” yapılmalı.

5- Hükümet ilk etapta şunları yapmalı: Birkaç savaş gemisini İsrail açıklarına, uluslararası sulara göndererek tatbikat yaptırmalı. İsrail ile diplomatik ilişkilere son vermeli, aradaki askeri, ticari, siyasi, kültürel vb. bütün anlaşmaları iptal etmeli, tüm ticari ve iktisadi ilişkileri yasaklamalı. Ülkemizde bulunan NATO üslerinden ve NATO’ya bağlı diğer merkezlerden İsrail’in faydalanmasını ve İsrail’in faydasına olacak bilgi desteğini önlemeli. İsrail menşeili malların Türkiye’ye girişini yasaklamalı. Türkiye üzerinden İsrail’e giden kara, hava ve deniz ulaşımını istisnasız kapatmalı. İsrail’i destekleyen veya yardım eden şirketleri Türkiye pazarından men etmeli. İslam ülkeleri arasında İsrail’i başına buyruk davranmaktan caydıracakbir “İslam Ordusu” kurulmasına önderlik etmeli. İslam ülkelerini “Gazze’ye askeri müdahale”ye çağırmalı ve bunun için görüşmelere başlamalı. Yoğun bir diplomasi trafiğiyle İsrail’i ve suskun davranan ülkeleri sürekli taciz etmeli. Uygulanabilecek ne kadar yaptırım varsa hepsini uygulatmaya çalışmalı. İsrail durup verdiği zararları tazmin edinceye ve Gazze’ye ambargoyu kaldırıncaya kadar, ABD ile olan SEİA’yı askıya almalı.

6- Müslümanların “Ümmet’in birliği”ni sağlamaları için var olan tüm engeller kaldırılarak gereken yollar açılmalı, imkânlar sağlanmalı, adımlar atılmalı.

Laf değil icraat yapılmalı. Eğer asgari bunlar yapılırsa, “Filistin’in sahibi” olarak vazifemizi yapmış oluruz; işte o zaman “Mescid-i Aksa’nın işgalcileri”nin ellerine postallarını vererek kovalayabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Köse Arşivi