Serdar Arseven

Serdar Arseven

Zevkle “dinleniyor”um!..

Zevkle “dinleniyor”um!..

Eski Milletvekili Emin Şirin ile bazı “gazeteciler” arasındaki telefon konuşmalarının Ergenekon iddianamesinin eklerinde ne işi var, mış!..
öyle diyorlar!..

Bu “dinleme-telekulak” mevzularıyla ne denli ilgili olduğumuzu bilirsiniz!..
Dinleyen değil de, dinlenen oldum hep...
Telefonlarımın verdiği sinyaller ve oradan buradan ulaşan bilgiler, sağlam bir şekilde dinlendiğimi gösteriyor.
Bizimle birlikte çalışan muhabir arkadaşlarımızın da dinlendiğini belgeleyen son derece ilginç olaylar var.
Mesela;
Bir zamanlar birlikte çalıştığımız bir arkadaş, bizden ayrıldıktan sonra eski generallerden biri hakkında “ileri geri” konuşmuş!.. O kadar da sakıncalı laflar değil aslında; gırgır şamata arasında “O eski generalin zeka seviyesine” dair ifadeler kullanmış...
Burası normal de...
Arkadaşımıza, devletin bu işlere bakan birimine yakın isimlerden birinin gelip...
Dostça;
“(Filanca) emekli paşa hakkında (şunları) söylemişsin. Telefondaki konuşmalarına dikkat et, kötü niyetli olmaksızın kullandığın ifadeler günün birinde başını derde sokabilir!” demesi kayda değer!

Bu küçük nottan sonra, gelelim Emin Şirin ile gazeteciler arasındaki “telefon konuşmalarının” Ergenekon dosyasında yer bulmasına!..
Baktım, Emin Şirin’le “muhabbet halinde” dinlenen meslektaşlarımız fena halde tepki gösteriyorlar bu işe...
“Vahşet” diyorlar!..
“Vahim ötesi!..”
“İlkellik!..”
“Ahlaksızlık!..”

Ya arkadaşlar; biz de dinleniyoruz!..
Bugüne kadar çıkıp da...
Birkez olsun feryat etmedik!..
Bir gazeteci bir siyasi ile ne gibi “sakıncalı” mevzuları konuşabilir ki?..
“Toplumu germek, kargaşa ortamı meydana getirmek için ne gibi faaliyetler yürüteceğimizi” mi konuşacağız telefonda?!..
“Ona buna iftira” muhabbeti mi yapacağız?..
“PKK ya da Ergenekon terör örgütü ile işbirliğimiz” mi ortaya çıkacak, dinlendiğimiz takdirde?..
Hodri meydan;
Bugüne kadar kiminle ne konuştuysak...
Hepsini, bir tek kelimesi istisna tutulmamak kaydıyla neşretsinler!..

Bir “gazeteci-yazar” bunu söyleyemiyorsa...
Kendisine “Dinlendiğiniz ortaya çıktı, ne düşünüyorsunuz?” diye soran muhabire:
“Hiç önemli değil. Buyursunlar dinlesinler, gizli kapaklı işler çevirdiğim, suç işlediğim yok!.. İhale takip etmiyorum, Ergenekon (ya da PKK, fark etmez) terör örgütü ile hiçbir ilişkim yok. Siyasilerle, bürokratlarla aramda sadece kamuoyunu bilgilendirme görevimi ifa için gerekli olan bir ilişki var, bunun ötesinde bir işbirliği içinde değilim. Gayri meşru ilişkilerim yok, eşimi boynuzlamıyor, çocuklarımın boğazından tek kuruş haram lokma geçirmiyorum” karşılığını veremiyorsa...
Ortada “vahim” bir durum var demektir!..
Emin Şirin’le ben de yüzlerce kez görüştüm.
Bu görüşmeler hep, “haberdar olma” amacıyla yapıldı.
Bir zamanlar, “CHP ile işbirliği” gibi “büyük” lafların altına imza atan eski vekilimizin şu anda hangi işlerle meşgul olduğunu, nerelere gidip geldiğini, ticaretle ya da “sivil toplum” faaliyetleriyle meşgul olup olmadığını merak etmişizdir.
Bunu hem araştırmış hem de kendisine sormuşuzdur!..
Yurt dışına çıkmazdan evvel; -bir başka eski vekil- Ergenekon Sanığı Turan çömez’le de defalarca konuşmuşuzdur...
O, AK Parti’nin ve Ankara’daki siyasi dengelerin durumu hakkında bilgi almak istemiştir benden.
Ben de;
CHP’nin de aralarında bulunduğu Ergenekoncu çevrelerle ilişkileri hakkında birkaç “detay” kapmaya çalışmışımdır.

Emekli paşaların çoğu ile “zaman zaman” telefon görüşmesi yapıyoruz.
Onlara da, “PKK’yı kırk yıldır bitiremeyen mekanizmanın, cemaatleri hedef almasına” ilişkin sorular yöneltiyoruz...
çoğu zaman “konuşmak istemediklerini” söylüyorlar.
Bu tavırlarını...
“Bazı sosyal imkanlardan faydalanma haklarının ellerinden alınmasından çekinmelerine” veriyoruz.
İş dışında;
Sohbet ettiğimiz dostlarımız da var elbette...
O sohbetlerde de, yüzümüzü kızartacak, duyulması halinde bizi sıkıntıya sokacak tek bir kelime olmadığına göre...
Niçin ve kimlerden çekinelim ki?..

Hatırlayacaksınız, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul özkök’le zamanın Teşvik Dağıtmaktan Sorumlu Bakanı arasındaki “gayri ahlâki” telefon görüşmesi kamuoyuna yansıdığında...
Meselenin;
“Bir gazeteci ile bir bakanın devlet kaynakları üzerine pazarlık yapması doğru mudur, bir gazeteci ile bir bakan arasındaki ilişkinin ‘küfür cıvıklığında’ olması kabul edilebilir bir durum mudur?” gibisinden “öze dair” meseleleri değil de...
“Telefon dinlemek etik mi, değil mi”yi tartıştırmıştı, kartel medyası.
Teşbihte hata olmaz; bir Ergenekoncu’nun “çok önemli bir devlet binasına” bomba koyduğunu “dinlemek” suretiyle öğrenen ve ona göre tedbir alıp katliamı önleyen bir devlet görevlisini “Tamam da, izinsiz dinleme yapmış olman etik miydi?” diye sıkıştırmak gibi bir şey bu!..
Benim bütün telefonlarım belli.
Sakladığım numaram yok...
“Sakıncalı” gibi görünen bazı zatlar aradığında da telefonlarına çıkıyorum.
çiğ yemedim ki;
Karnım ağrısın!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi