Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Hâkim Albay Çağın’ın arkasından

Hâkim Albay Çağın’ın arkasından

“Albay Çağın mert adamdı”, “Bizleri mahkeme salonuna aldılar. Bizimle, dinleyici bölümü arasında, tahtadan bir parmaklık vardı. Parmaklığın gerisinde de ikişer adım aralıkla silahlı askerler durmaktaydı. Biraz sonra mahkeme heyeti de yerini aldı. Ortada kırmızı suratlı, kısa boylu, üstündeki hakim cübbesi yana kaçmış, duruşma hakimi sivil Kayahan Özden oturuyordu. Onun sağ tarafında uzun boylu, atletik yapılı, zarif, yakışıklı ve mert yüzlü bir topçu albay oturuyordu. Yakasında da pilot brövesi vardı. Mahkeme başkanı olan bu albayın ismi Niyazi Çağın idi. Duruşma hakiminin sol tarafında ise babayiğit yapılı, mert tavırlı bir hakim binbaşı oturuyordu. İsmi ise İlhami Uğur Yılmaz idi. Türk ordusunda, subaylarda bıyık neredeyse yok gibidir. Ama tesadüf bu ya, topçu albay da, hakim binbaşı da, bıyıklı idi." MSP(Davası) sanıklarını tahliye etti: "Duruşma hakimi ‘gereği düşünüldü’ diye söze başladı. Duruşmanın sonunda bütün salon sessizce ve heyecanla ayağa kalktı. ‘Tutuklu sanıkların tamamının tahliyesine, tahliye işlemlerinin yapılması için sıkıyönetim savcılığına yazı yazılmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir’ diyerek sözlerini tamamladı. Tahliye kararı Mahkeme Başkanı Pilot Topçu Albay Niyazi Çağın ve üye hakim Binbaşı İlhami Uğur Yılmaz'ın lehte oylarıyla verilmişti. Salonu birden bire büyük bir sevinç dalgası kapladı. Herkes birbirini kucaklıyordu." Diyarbakır'a gönderildi. "Akşam üstü mahkemeden çıkan arkadaşlarımızın en önemli havadisi mahkeme başkanı Albay Niyazi Çağın'ın Diyarbakır'a tayin edilmiş olmasıydı. Mahkemedeki yerine Topçu Albay Tekin Özcan gönderilmişti. Bu tayine doğrusu çok üzüldüm. Arkadaşlarımız da çok üzülmüşlerdi. Bu mert, bu Hakk’a ve hakikate bağlı olduğunu çeşitli vesilelerle isbat etmiş olan değerli albayın ayrılışı, elbette ki bizleri üzecekti. Ne diyelim; Allah, Niyazi Çağın Albaya selamet versin. Mahkeme heyetinde yine değişiklik oldu. Tahliyemize karar veren İlhami Uğur Yılmaz'ın tayini de Elazığ'a çıktı. Yerine Genelkurmay Başkanlığı'ndan Hakim Yüzbaşı Mehmet Sever tayin olundu.”
Evet muhterem okurlarım, yukarıdaki satırlar, nezaketin, zerafetin ve sadakatin mümtaz bir nûmunesi olan SP Genel Başkanı eski bakanlarımızdan Mehmet Recâi Kutan Beyefendinin, 12 Eylül Mamak'ta rüyet olunan MSP Dâvasına bakan heyet-i hakimenin reisi Topçu Pilot Alb. Niyazi Çağın'ın Hakk'a yürümesi üzerine Milli Gazete'de neşredilen teessür ve rahmetle andığı, bu Hakk'a hak, bâtıla bâtıl demekten içtinap etmeyen yiğit albayımız hakkında adetâ bir tezkiye sayılacak beyanıyla sayfamızı süslemiş olduk. Çoğuna şahid olduğum duruşmalarda Merhum Çağın'ın bir hukukçuluğu olmamakla birlikte, yaradılışındaki adalet inancı, bir hadiste zikrolunduğu gibi, ‘1 saat adaletle hükmetme, 70 yıl nafile ibadete denktir’ müjdesini, hayatına düstûr edinmiş bir insana söz konusu takdirkâr şahadet, aynı zamanda bir dua yerine geçer diye düşünüyorum.
Yine; Uzun Ada dönüşünde Muhterem Erbakan'ı 10 saatlik bir sorgudan sonra suçlamaların yeterli delillere istinat etmemesi kanaatiyle Hâkim Albay Hamdi Sevinç tutuklamaya lüzum görmemiş ve serbest bırakılmasını kararlaştırmıştı. Yâni bu zat hukuk tandanslı bir hâkim olarak, darbe anlayışının karşısında hem hukuku savunmuş, hem de mazlum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan'ın hürriyetini tahditten adalet adına tevakki eylemiş idi. Ancak, Recep Ergun Paşa maalesef, bir mücahidin-i hukuk olan Albay'ı görevden almış, hukuku emre fedâ edecek birini bulmuştu. Bu münasebetle Hamdi Sevinç Bey'i de anıyor, berhayat ise hayırlı, sağlıklı ve uzun ömürler dilerken, eğer haklarında emr-i hak vâki olmuşsa nûr içinde yatsın demeyi Hakk'a inanan ve hakkın müdafaasını yapan nice zevata aynı yaklaşımda olmanın gereğini yerine getirmenin bahtiyarlığını duyuyorum.

1428. RAMAZAN-I ŞERİF
İslâm Târihi adlı eseriyle en mükemmel İslâm tarihini yazan yazar unvanını kazanmış bulunan merhum Mustafa Asım Köksal, eserinin 3. cildinin 254. sayfasında orucun farz olmasını şöyle yazmaktadır: “Ramazan orucu, Peygamberimiz Aleyhisselâm'ın Medine’ye Hicret’inin 18. ayının başlarında, kıblenin Kâbe tarafına çevrilişinden sonra, Şaban ayında farz kılınmıştır” demektedir. Öte yandan da, Larus'un; Ramazan ile ilgili bir cümle kullanımı, Ahmed Cevdet Paşa'dan olup aynen şöyledir: “Bu sene Ramazan ayında oruç tutmak farz oldu ve Hilâl-i Ramazan’da (yâni Ramazan ayında) Bedir Gazvesi vukuu buldu.”
M. 624 / 13 Mart / H. 2/17 / Ramazan, Cuma günü târihi ise, Bedir Gazvesi'nin vukuu buluş tarihine aittir. Bu vaziyet de tarihçi ve hukuk insanı Ahmed Cevdet Paşa'nın ileri sürdüğü Bedir Savaşı yapılırken, Ramazan'ın 17. günü idrak edildiğine göre, demek ki bu Ramazan orucu müjdesinin de Şaban ayında nâzil olması itibarıyla ilk Ramazan'ın, Bedir Savaşı'nın da yaşandığı günlerde cereyan ettiğini tespit ediyoruz ve şimdi Hicri 1429 senesinin içinde olduğumuza göre, yaşamakta olduğumuz Ramazan-ı Şerif, ara başlıkta söylediğimiz gibi 1428. Ramazan'dır.
Bu mübarek ayın evvelâ insanlarda; Hakk Celle Celâlüh'ün istediği gibi hâlete girmelerini temenni edelim. İslâm âlemi, yaşamakta olduğu son 1.5 asırdır her geçen gün Siyonist hücumunun amansız saldırılarına muhatap olmuş, bu hâince saldırıların, işbirlikçilerle kurulan tuzaklarla, Müslüman Türk milleti 1980'den bu tarafa misyonunu terk etme, İslâm âleminin (yaralı da olsa) ağabeyliği anlayışını, globalleşmeyi tercih eder hâle getirilmeye çalışıldığı inkâr-ı gayri kâbil olarak karşımızda durmaktadır. Son 40 senede, Milli Görüş'le dolu dolu günler geçirmiş insanların büyük bir kısmının dahi bu vahim, vahim olduğu kadar da mukaddesatımızın ve onun olmazsa olmazı, bağımsızlık anlayışımızdan tevakki ederek, uydu devlet politikalarına yönelmek manzarasını ortadan kaldırıp, lider devlet siyasetine dönüş yapacak intibahı içinde olduğumuz Mübarek Ramazan-ı Şerif'in, oruçlar hürmetine, dualar ve aminler berakâtına kalb ederek, insanlığın kurtuluşuna, İslâmlığın güneşinin yine bütün şâşaası ile parlayıp, ufukları ve insaniyeti Rıza-i İlâhiye uygun hâle getirmeye vesile olmasını Mevlây-ı Müteâlden niyaz edelim.
İslâm âlemine kan kusturan şer güçlerin kahrolması için, Cenab-ı Allah'tan yardım ve istimdadı talep ederken, milletçe o güce kavuşacak çalışmaları da teşvik ve çalışmaların içinde bulunmaya gayret edelim. Geçen haftaki yazımızda Genelkurmay'ın, Güney ve Güneydoğu'daki birliklerine yaptığı tâmimin internet ortamında dolaştığını, bu güzelliği bu ortamla buluşamayan okurlarıma duyurmak maksadıyla sütunuma aldığımdan dolayı, o tamimin güzelliği birçok okurumun teşekkürlerine ve bunu bize bildirmelerine karşılık olarak ben de okurlarıma teşekkürü vazife addediyorum. Fiemanillah.
İrtibat Tel.: 0542 497 03 27

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi