Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Telefon tacizinden rahatsız olan çokmuş

Telefon tacizinden rahatsız olan çokmuş

Geçen hafta telefondan arayarak sürdürülen pazarlamacılıktan duyduğum rahatsızlıktan söz etmiş, olayın ticaret olmaktan çıkıp taciz boyutuna ulaştığını dile getirmiştim. Yazımın çıktığı gün bazı okuyucularım arayarak aynı durumla kendilerinin de karşılaştıklarını belirterek bazı örnekler aktardılar. Bunlardan ikisini aktarmak istiyorum:

Bir okuyucum adlarını da verdiği bazı bankalardan kredi vermek üzere çağrı aldığını, başlangıçta bu davetlere ilgi göstermediğini ama bir gün aldığı mesajda verilecek kredinin miktarı da belirterek şubeye uğramam isteniyordu, diyerek yaşadıklarını şöyle sıraladı:

“İhtiyacımı karşılamak düşüncesiyle banka şubesine gittim. Mesajı hatırlattım. Kimliğimi istediler verdim. Biraz sonra ilgili memur bana kredi veremeyeceklerini, şartlarımın müsait olmadığını söyledi. Kendilerine mademki durumum müsait görünmüyor niçin mesaj atıyorsunuz? Ben sizden bir talepte de bulunmadım.” deyince aldığım cevap şaşırttı:

”Biz herkese mesaj gönderiyoruz. Ama gelenler için de bir soruşturma yapıyoruz” denilerek niçin verilmediği de izah edilmediğini söyleyen okuyucum “Araştırmanın mesaj gönderilmeden önce yapılması yapılarak kredi verebileceklerini tespit ettikten sonra mesaj çekmeleri gerekmez mi? İnsanları davet edip ardından da veremeyeceklerini söylemeleri ahlaka uygun mu? İnsanlar rencide etme hakları olabilir mi?” diye sordu. Doğrusunu söylemek gerekirse okuyucuma verecek cevap bulamadım. Çünkü yaşanan olayın ticari boyutu bir yana ahlaki değildi. Hiç bir talebi olmayan insana mesaj atacak, şubeye davet edecekseniz gelince de sizin böyle bir hakkınız yok diyeceksiniz..
Bir başka okuyucum da yaşadığı başka olayı anlattı. Hiçbir talebi olmadığı, hatta attıkları mesajları bile okumadan sildiği bir bankadan cep telefonundan aradıklarını arayan görevlinin, gıda ve yakıt harcamalarına ayda ne kadar verdiğimi sorduklarını belirterek daha sonra olanları şöyle anlattı:

“Arayan kişi konuşmaların emniyet bakımından kayıt altına alındığını da söylemeyi ihmal etmedi. Bir kaç sorularına cevap verince, ana, baba adımı sormaya baladı. Niçin aradıklarını sorunca, bir kampanya başlattıklarını, her 50 liralık harcamaya 5 liralık indirim sağlayacaklarını söyledi. Ancak, kampanyaya katılabilmem için soruları cevaplandırıp onay vermem gerektiğini söyledi. Bunun üzerine, ”Bu 50 liralık harcamamdan 5 lira indirimi ne karşılığı yapıyorsunuz, Neyi taahhüt etmemi istiyorsunuz? diye sordum. Müşterilerine bir hizmet götürmenin gayreti içinde oldukları karşılığını verdi. Kısacası, ne karşılığı böyle bir indirim sağladıkları sorumu cevapsız bıraktılar. Bende ‘Siz benim soruma cevap vermiyorsunuz ama olayı bir taahhüt haline dönüştürmeye çalışıyorsunuz. Çünkü, bankalar karşılıksız bir hizmet vermiyorlar. Eğer öyle olmasaydı kart sahiplerinden yıllık aidat almazdı. Şimdilerde bu aidatları yılda birkaç keze çıkarmazdı’ karşılığını verdim. Ancak, karşımdaki ille de beni kampanyaya dâhil etmek için ısrarını sürdürüyordu ki, ”Kardeşim siz benim soruma cevap vermediğiniz sürece sizin hiçbir kampanyanıza katılmıyorum, deyip telefonu kapattım”.
Okuyucum daha sonra birkaç kez daha arandığını ama telefonu açmadığını belirterek, bu tür aramalara son verilmesi gerektiğini söyledi.

Banka bir kampanya başlatacaksa, bunu mesaj yoluyla yapabilir. Mesaja cevap verilmiyorsa telefondan aramanın anlamı var mı? İnsanlar çıkarlarını bankalar kadar düşünemiyor ya da geri zekâlı gibi mi algılanıyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi