Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hedef belli

Hedef belli

Dün kaldığımız yerden devam ediyorum..

Bu senaryoda hedef belliydi.. İsrail’in varlığı ve güvenliği bu şekilde garantiye alınacaktı.. İslam dünyası Batı uygarlığına karşı bir tehdit oluşturmayacak, aksine kendi geleceğini batılı kavramlar ve kurumlarla anlamaya, anlatmaya çalışacaktı. Yani alamet-i farikaları yokedilmiş bir din anlayışı esas alınacaktı.. İncil’e benzer bir Kur’an, papaza benzer bir imam, kiliseye benzer bir cami ve Hıristiyan’a benzer bir Müslüman.. 3. olarak da ABD ve NATO’nun askeri ve stratejik hedeflerine karşı tehdit oluşturmayacaktık. Açık açık bunu söylüyorlardı..

Bizim paralelciler de bu plana evet diyordu.. Mantıkları çok basit olarak, darbecilerden kurtulmak için, bu zalimlere karşı ehl-i kitap olan batılıları, müttefik olarak kabul edebilirdik. Demokrasi kurtuluş için tek reçete idi. Sanki o bizim darbeci çeteleri başımıza bela edenler batılılar değildi. Ölümü gösterip hastalığa razı etmek istiyorlardı aslında. Tavşana kaç, tazıya tut diyorlardı. Müslümanlara karşı şimdiye kadar hep sopa göstermişlerdi, artık havuç vererek yanlarına almak istiyorlardı. Verilen rol Tom Amca olmaktı. Kendileri için tehdit oluşturmayan bir İslam’a da karşı çıkmayacaklardı..

Paralel dinin de, paralel devletin de asıl gayesi bu.. Bizi yanlarına alarak, bölgedeki 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidarlarını değiştireceklerdi. O okullar yeni dinin misyoner merkezleri olacaktı.. Türkiye rol model olacak ve Türkiye modeli Osmanlı imajı ile bütünleştirilerek İslam coğrafyasını ele geçirmede bir Truva atı olarak kullanılacaktı.. Amerika’daki İslam ve Demokrasi fonu bunun için çalışıyordu. Arap ülkelerindeki ayaklanmalarda bu fonun rolü var.. BOP çökünce bu yapı dağıldı inisiyatif İhvan’ın kontrolüne geçti. Arap Baharı dedikleri bu.. Evdeki hesap başkaydı, evdeki hesap çarşıya uymadı. İhvan’a karşı bir kalkan oluşturacaklardı, İhvan’ı iktidara taşıdılar. İsrail’in varlık ve güvenliğini garanti altına alacaklardı, o da olmadı, aksine İsrail, İhvan’ın kuşatması altına alındı..

Bu planın hayata geçirilmesi için İsrail’deki “aşırıların” da kontrol altına alınması gerekiyordu, o da olmadı. Siyonistler, korku ve panik içinde saldırılarını artırdılar..

Bugün bir yandan darbeye darbe, darbeciye darbeci diyemiyorlar, öte yandan Filistin’in devlet olarak tanınması için acele ediyorlar. Çünkü eğer bugünkü Filistin yönetimini tanımazsanız yarın HAMAS’la masaya oturmak zorunda kalabilirler. 

Paralel yapı, bugünkü şekli ile 1991’de yola çıktı.. Aslında bu süreci Ruşen Çakır, Şerif Mardin, Niyazi Öktem iyi bilir.. O dönemde ılımlı İslam üzerine yazıp çiziyorlardı.. 5 yıl kuluçka dönemleri var..

Erbakan Hükümeti veya REFAHYOL olarak da bilinen 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yaptı, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonundan uluslararası sistemin beklediği Paralel İslam hareketinin önünün açılması, bu maksatla ordunun içindeki laikçi, ulusalcı, radikal Kemalist kanadın tasfiyesi idi.. Seküler kimliği ile öne çıkan “babasının kızı” Çiller, bir gecede hidayete ermedi.. “Sütten çıkma ak kaşık” olmadı.

Gülencilere dikensiz gül bahçesi hazırlanıyordu aslında.. Erbakan ordudaki radikal laikçileri tasfiye ettikten sonra tasfiye edilecek ve dört eğilimi birleştiren yeni bir siyasi oluşumla yola devam edilecekti..

Gülen’in siyasi olarak ortaya çıkışı 1962’lerde.. Askerdeyken İskenderun, Mamak, Erzurum.. Telsiz haberleşmenin başındaki günler, dinleme faaliyetleri, Alvarlızade’yi ihbar ettiğinde Halkevlerinde, İzmir’e gelir Komünizmle Mücadele Derneği’nde faaliyetler başlar. Komünizmle mücadelede soğuk savaşın Truva atı bir dernek. Halk Evleri, CHP’nin ileri karakolu.. JUSMAT, Kontrgerilla, Özel Harp olarak bilinen yapının ilk hali olan Seferberlik Tetkik Kurulu ile kurulan dirsek teması.. ABD ve askerle ilk temas, yakınlaşma.. Sonra Ecevit ve Kasım Gülek’le yakın ve sıcak bir temas kuracaktır..

Milli Nizam hareketi başlıyor. Süleymancılar Demirel’den yana, İmam Hatiplere karşı. Biz Seyyit Kutub’u okuyoruz, Hilmi Işıkçılar Selefi olduğu iddiası ile Kutub’u tekfir ediyor.. Gülen “Neuzu billahi minessiyase” diye çıkıyor ortaya.. Bu söz aslında Risalenin müellifinin Ankara’da geldikten sonra, mecliste yaşanan olayları görünce söylediği “bu siyaset” anlamındaki bir sözdür.. 

Bir yandan siyasetten Allah’a sığındıklarını söyleyenlerin hemen hepsi, öte yandan “Nurlu Süleyman” dedikleri, Morrison Süleyman’ın peşinde.. “Çoban Sülü” Karaoğlan’a karşı.. “Demirkırat”ın peşindeler. Demir-elden Demir, Temir, Timur, Kırat desen Fatih’e gider ucu. Demokrasi Demirkırat oluyor.. Gülen’in ilk dolaylı teması 1960’lardan başlıyor.. 69’da cemaat hareketine hız verse de, MNP’nin kurulması, kapatılması, ardından Erbakan’ın İsviçre’den geri getirilmesi, MSP’nin kurulması, seçimler..

Ben 12 Mart’ta MNP kapatılınca, MNP Gençlik Teşkilatı’nda yayınladığım bir bildiri sebebi ile mahkûm oldum ve yurtdışına çıkmak için İstanbul’a geldim..

Erbakan’ı yurtdışına çıkmaya zorlayanlar, bu defa, MNP kapatılınca tabanı Demirel’e gidecek, CHP seçimi kaybedecek diye Erbakan’ın gelmesini sağlayıp, MSP’nin seçime girmesinin önündeki engeli kaldırarak, MSP, AP’yi bölsün, seçimi CHP kazansın diye Erbakan’ın gelmesini sağladılar. Demirel de onun için MSP’ye “Bir bölen” dedi..

Ama MSP seçimden 48 milletvekili ile çıkınca, evdeki hesaplar çarşıya uymadı.. DemirelMSP nasıl olsa CHP ile koalisyon kuramazlar” diye düşünüyordu onun için pazarlığa yanaşmıyordu. Ama Ecevit kendini iktidara mecbur gördüğü için, derinlerdeki ses öyle dediği için MSP’nin taleplerine evet dedi ve CHP-MSP koalisyonu kuruldu.. Ve olan oldu tabi. Kıbrıs, Afyon Alkoloid Fabrikası, AB’ye ve İsrail’e yönelik sert mesajlar.. Son olarak 74 affı ile ipler kopunca MSP’nin 48 milletvekilinden 24’ü ki; bunlar Risale-i Nur’a yakın kanattı, istifa edince, MC / Milli Cephe dönemi başladı. MSP artık Demirel’e mecbur kaldı.. 78’e böyle geldik ama, sonra Gülen yeniden sahneye çıktı.. Zaten bir yıl önce de 73’de Gülen, İzmir’de ilk kolejini kurmuştu..

Dedim ya, bu konu, hemen bitmeyecek, kaldığımız yerden mecburen yarın da devam edeceğiz.. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi