Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bir gönül ve dava adamını daha uğurladık

Bir gönül ve dava adamını daha uğurladık

Gündem o kadar kalabalıktı ki, hangisinin neresinden tutmak lazım diye düşünürken ve hangisine öncülük vereyim diye denge kurmaya çalışırken, telefona gelen bir mesaj, bütün gündemimi alt üst etti.
İnsanoğlunun gündemi ne olursa olsun, ölüm bütün gündemleri değiştiriyor. Biz ölümlü varlıkların bunu anlaması için galiba ölüme usulen değil, kalben inanmamız gerekiyor. Kalben inanmadığımız için de hiç ölmeyecekmiş gibi dünyayı sırtlayıp gidiyoruz.
Hakk’ın rahmetine kavuşan ve bugün yazacaklarımın muhtevasını değiştiren Prof. Dr. Asaf Ataseven hoca, dünyayı sırtlamayan, ölüme her an hazır olan, ölümle yan yana yaşayan biriydi. Necip Fazıl’ın inanmış dört adam tarifine uyardı.
Asaf hoca kadar gönül ve dava adamı olan, hatta daha da ileri giden, “Kimse yok mu?” denildiğinde milyonlarca kalabalığın içinden “Ben varım” diyebilen ve varlığını ortaya koyduktan sonra hem gönüllere hem de davasına hizmet eden Dr. Gülsen Ataseven hanımefendiyle yaptığı evliliğin temelinde, yine “gönül ve dava” inancı vardır.
Her ikisi de “Bir evimiz olsun, çocuklarımız olsun, mal mülk edinelim, gezip yiyelim, eğlenelim içelim, bu dünyanın tadını çıkararak yaşayalım” diye evlilik yapmamışlar. “Biz evlenirsek bu millete ve devlete daha çok hizmet ederiz ve evliliğimizin bir anlamı olur. O zaman yaratılmışlığımızın gereğini yapmış bulunuruz” diye evlenmişler ve yıllarca çok mesut bir yuvaları olmuştur.
Gülsen Ataseven hanımefendi can yoldaşını, omuzbaşı nefesini kaybetti. Hayır, aksine kaybetmedi, öteki aleme, ebedi kalacakları Cennet köşelerinden birine uğurladı. Asaf hoca bu dünyadaki nasibini tamamladı ve Allah ebedi yurduna buyur etti.
Elbet her nefis ve nefes kaybı, bu dünyada kalanlara acı verir. Kolay değildir 40 yıl, 50 yıl aynı yastığa baş koyup, gecesini ve gündüzünü birlikte yaşayarak ömür tüketmek. Daha düne kadar elle tuttuğumuz, gözlerimizle gördüğümüz can sevdiklerimizi bir anda kaybetmenin acısı, öyle her teselli ile hafifleyecek gibi değildir.
Allah, Gülsen hanım ve yakınlarına sabırlar versin. Gülsen hanım, Asaf hocanın hastalığından bu yana yanı başından hiç ayrılmadı, her nefesini kontrol etti ve ona destek olmaya çalıştı, bu arada doktorların; “Artık yanından biraz ayrılın” ikazlarından yararlanarak gidip evde dinlenmesi gerekirken, gönül verdiği ve iman ettiği davasına koştu.
Doğrusu ben böyle bir dava çiftine şimdiye kadar hiç rastlamadım. Üstelik her ikisi de Türkiye’nin en sancılı yıllarında öğrenim görmüş, CHP zulmünün Haiti kasırgası gibi estiği; “selam” diyenlerin yoldan rahat geçtiği ama kazara selamı uzatıp, “Selamünaleyküm” diyenlerin hemen gözaltına alındığı bir Türkiye karesinin içinde okumuş ve evlenmişler.
O yıllarda üniversite gençliği hızla ateistleştirilirken, bunlar da hem eğitimlerini tamamlamak hem de dinleri İslâm’ı öğrenmek için büyük sıkıntılara katlanmış ve bu sıkıntılarını aşmak için de büyük mücadele etmişlerdir.
Her ikisinin de mücadelesi o yıllarda bitmiş miydi? Elbet hayır. Bitmemişti. Asaf hocanınki komaya girdiği güne kadar devam etmişti. Gülsen hanımınki ise Allah uzun ömür versin, o da son nefesine kadar mücadelesini sürdürecektir. İşte böyle güzel bir çiftin, güzel mücadele insanlarımızdan birini uğurladık.
Prof. Dr. Asaf Ataseven, fakir fukaranın babası olarak halk arasında nam salmış, sağlığında bol dualarla anılmış biridir. Umarız ve biz de duacı oluruz ki, vefatından sonra da kıyamete kadar arkasından iyilikleri ve duaları eksik olmayacaktır.
Asaf Ataseven ismi, Vakıf Gureba Hastanesi’yle özdeşleşmiş bir isimdir. Yine Vakıf Gureba Hastanesi, kuruluş amacına ve vakfiyesine uygun olarak Asaf hocadan itibaren çalışmıştır.
Türkiye’de her iyiliğin ve güzelliğin önünün kesildiği gibi, Vakıf Gureba’nın başına da çorap örülmüş ve 28 Şubat iktidarlarının en hızlı savunucularından ve hocanın ifadesiyle dönemin bakanı “Fırıldak Yaşar Okuyan” tarafından Vakıf Gureba Hastanesi’nin vakfiyesine ihanet edilmiş ve hastane aslından uzaklaştırılmıştır. Bugünkü iktidar sayesinde ise hastane asli yerine bağlanarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi