AB, hükümetin kulağını çeker mi?

AB, hükümetin kulağını çeker mi?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Aydın Doğan’a yönelik eleştileriyle başlayan tartışma sürüyor.

Erdoğan’ın bu çıkışını ‘anlık öfke’ye ya da tepkiye bağlamak, belden aşağı vurmayı gelenek haline getiren Doğan grubunun ucuz bir taktiği.

Başbakan’ın günü birlik hareket ettiğini, ortada aslında o kadar da büyük bir sorun olmadığını anlatmaya çalışıyorlar.

İşi bir de ‘basın özgürlüğü’ gibi bu grubun asla yanından geçmediği ilkelerle ifade edince, meselenin aslını görmek imkansız hale geliyor.

* * *

Oysa Aydın Doğan ve onunla aynı parantezde yer alanlar (sadece medya grubu değil, mesela TÜSİAD’ın bir bölümü), uluslararası bir çatışmanın tarafı olarak hareket ediyorlar.

Son aylarda Türkiye ve etrafındaki gelişmeleri hızla gözden geçirelim.

Rusya ve Gürcistan arasında başlayan çatışma, enerji hatlarındaki yeni ve hızlı gelişmeler, Türkiye ve Rusya arasında yaşanan gerginlik, Amerikan gemilerinin boğazlardan geçip Gürcistan’a yardım götürmesi.

Kuşkusuz bu gelişmeler, sadece adı geçen ülkeleri değil, bir şekilde bu dengelerde rolü ya da çıkarı olan herkesi ilgilendiriyor.

Mesela Fransa’yı da ilgilendiriyor. Ama Almanya’yı biraz daha fazla ilgilendiriyor. Nitekim ‘Deniz Feneri’ iddialarının bu ülkeden Türkiye’ye taşınması, asla tesadüf değil.

Mesela tam da şu günlerde Güneydoğuda terörün yeniden azgınlaşması da bir tesadüf değil.

Türkiye’de siyaseten zayıflayan bir güç merkezi, Aydın Doğan üzerinden kendisine yer açmayı deniyor.

* * *

‘Yine mi komplo teorisi?’ dediğinizi duyar gibiyim.

Acele etmeyin ve şunları bir okuyun.

Malum medya grubunun öteden beri ‘Almancı’ çizgisiyle tanınan gazetesi, önce Almanya’daki bazı Türk parlamenterler üzerinden Erdoğan’ı tehdit etmeyi denedi.

Almanya’da siyaset yapan insanlara ‘Alman yargısının ne kadar güvenilir olduğu’ üzerinden tuzak sorular sorarak istediği cevapları almaya çalıştı.

Gazetenin yayın yönetmeni hızını alamamış olsa gerek ki, bugün işi daha da ileri götürdü ve bakın ‘Erdoğan’ın Tutumu Bir AB Sorunudur’ başlığıyla hükümeti nasıl tehdit etti:

‘Başbakan’ın basın özgürlüğüne dönük şantajları, artık yalnızca Türkiye’nin değil, bu ülkede demokrasinin güvenliğini gözetmek durumunda olan AB’nin de sorunudur. Avrupa Birliği’nin AKP’ye dönük kapatma davasına tavır alarak gösterdiği demokratik refleksi, basın özgürlüğünü hedef alan tehditler konusunda da sergilemesini beklemek, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini destekleyenlerin en haklı beklentisidir.’

Ne ala değil mi?

Başbakan sizin iş takibinizi anlatınca ‘basın özgürlüğü elden gidiyor’, ‘tehdit’, ‘şantaj’ diye feryat figan edin!

Sonra da ucuz kurnazlıklar tezgahlayıp hükümeti AB’ye şikayet edin!

Acaba şimdi dört elle sarıldığınız Kopenhag Kriterleri işliyor olsa, sizin grubunuz gazetecilik yapabilir mi?

Her gün birbiri ardına yalan, iftira, manipülasyon dolu haberlerle toplumun karşısına çıkabilir mi?

* * *

Bu kavga burada biter mi, uzlaşma olur mu diye soranlar; önce Aydın Doğan’ın nasıl bir yerde tezgah açtığını doğru değerlendirmeli.

Aydın Doğan ve kurmayları da şu sorunun cevabını aramalı:

‘Biz nasıl bir medya grubuyuz ki, toplumun önemli bir bölümü bizim söylediklerimizin tersini yaparak doğruyu buluyor?’

Malum, yerel seçimlere az bir zaman kaldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi