Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Osmanlı mı dediniz?

Osmanlı mı dediniz?

“Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye bir âyet var biliyorsunuz..

Bu arada cehennemin yolları da iyi niyet taşları ile döşeli olabilir..

Şimdi Osmanlı modası var ya, şeytan bizi Osmanlı ile de aldatmaya çalışacaktır..

Sigara yasağını Osmanlı cafe/kafe ile, batılılaşmaya karşı çıkanları şark köşesi ile avlamaya çalışıyor birileri..

Sigara yasağını şark cafelerde nargile ile delmeye çalışıyorlar..

Osmanlı mutfağı diye bir mutfak geliyor ki evlere şenlik. Yetmedi, bir de Halil İbrahim soframız var ki, Hz. İbrahim’e iftira.. Yok yok, bir kuş sütü eksik. İsraf dizboyu.. Ya hu, Hz. İbrahim tek tip yerdi, aynı öğünde iki hayvansal gıda yemezdi.. Nerden uyduruyorsunuz bunları..

Şekerli hiç bir şey Osmanlı değildir.. Çünkü Osmanlı varken rafine şeker yoktu. Bu biir.. Bir de Osmanlı mutfağı diye tek tip bir mutfak icad edemezsiniz.. Osmanlı 3 kıtaya yayılmış bir uygarlıktı ve o coğrafyada sadece Müslümanlar da yoktu.. Balkan mutfağı da Osmanlıydı, Arap mutfağı da.. Afrika mutfağı da.. Osmanlı tevhid dışında tekil değildi. Çoğulcu, katılımcı bir kültüre sahipti..

Bir de coğrafya dışında, Osmanlı 600 yıllık bir geçmişe sahip. Erken dönem, yükseliş, çöküş dönemi mutfakları çok farklı. Osmanlı öyle kapalı bir toplum değildi. Çay da bize 100 yıl önce geldi. 100 yıl önceki çay kültürü ile bu günkü çay kültürü aynı mı?

Ya da kahve! Osmanlı’ya kahve ne zaman girdi.. Demirhindinin ekşisi Mısır’dan, tatlısı Hindistan’dan, Tayland’dan gelirdi.. Temr-hindi (Hind hurması), bizde halk arasında “demirhindi” oldu.. Tayland’da ise Tamarind deniyor hâlâ. Şerbetlik olana ise “Sharbatly Sweed Tamarind” diyorlar..

Osmanlı’da iki öğün yenirdi günde, sabah ve akşam, şimdi 3 öğün dayanıyorlar. Tanzimat’a kadar böyleydi.. Hatta Savm-ı Davud yapılırdı, yani bir gün oruç tutulur, bir gün yenirdi.. Osmanlı lokantasında günde 3 öğün servis yapılıyor bu gün.. Tek tip yenirdi, yani tek öğünde tek hayvansal gıda alınırdı, 2 hayvansal gıda aynı öğünde tüketilmezdi.. Dahası tatlı ve meyve yemekten önce yenirdi Müslüman halkın genel kuralı olarak. Yani Hanif gelenek geçerli idi.

Beyti kebab ne oluyor peki, bana söyler misiniz.. Kaymaklı ekmek kadayıfı, o baklavalar, künefeler ne oluyor.. Bizde ballı börek vardı. Şeker yerine bal, pekmez ya da meyve suyu, şira kullanılırdı.. Bizdeki böreğin unu da o baklavanın ununa benzemiyordu.. Ne lokum eski lokum, ne helva eski helva.. Osmanlı şerbeti dedikleri şerbetlerin çoğu da öyle. Yakında Coca Cola ve Pepsi de Osmanlı colası çıkartırsa şaşırmayın..

Lale devri daha önce eleştirildi, şimdi idealize ediliyor.. “Ramazan eğlencesi” diye bir şey çıktı.. Ramazan eğlencesi “Direklerarası”ndaki, gayrimüslimlerin Ramazan ayında kendi kapalı mekanları idi, şimdi başka bir anlam taşıyor..

Çanakkale’nin 100. yılı dolayısı ile bakıyorum da, ortada Kelime-i Tevhid bayrağı yok, her yerde Türkiye bayrağı var.. Liman Von Sanders ya da İttihat Terakki’den söz eden kimse de yok.. Ya hu, bu İttihat Terakki değil mi idi, Sultan Abdulhamid hanı Selanik’e Yahudi iş adamı Alatini Efendinin evinde ikâmete mecbur eden. İyi de savaş nasıl başladı.. Bu iş darbeci ile işbaşına geçen İttihat Terakkicilerin Almancılığı sonucu başımıza açtıkları gaile değil mi idi. Sonunda İngilizler İstanbul’u işgal etmedi mi, imparatorluk yıkılmadı mı?

Paralelciler işbaşı yapsalardı, “Yeni Osmanlıcılık”, yeni “Jön Türk” hareketi gibi, BOP’la birlikte, “Yeni Ilımlı İslam”ın tarihi arka planını oluşturacaktı..

Çanakkale savaşında şehid olan, Osmanlı topraklarının dört bir yanından gelen askerlerimizin aziz hatıralarının elbette yeri ve değeri çok büyüktür. Ama savaşa ilişkin tek gerçek bu değil ki..

Şimdi takılarda başladılar, yarın konfeksiyonda. Osmanlı marka bikini.. Transparan  giysiler, adı Osmanlı ya.. Başörtüsünü at, fes tak, etrafına biraz tül, al sana Osmanlı!

Biz atalarımızın dininden değil, Allah’ın dinindeniz.. Atalarımız da Allah’ın dinindendi büyük ölçüde. Biz “Allah’ın ipi”ne (Hablullah’a) tutunacağız.. Şüphemiz atalarımızdan gelen güzellikleri reddedecek değiliz. Ama tarihle övünüp, tarihle dövünmeyeceğiz.. İki günümüz birbirine eş olmadan geleceğe yürüyeceğiz.. Tarih bizim için bir ibret dersi, tecrübeler birikimidir.. Tarihten ders alırız..

Sadece Osmanlı ile de mukayyet değiliz aslında. Osmanlı kendisi de kendisi ile mukayyed değildi.. Osmanlı, Osmanlıcı değildi.. Onlar bilgi ve hikmeti kendi yitik malı sayıyordu özlerine yabancılaşmadıkları zamanlarda.. Yüzleri adalete, barışa, hürriyete dönüktü.. Adaleti mülkün temeli sayıyorlardı..

Biz bugün kökü mazide olan bir ati anlayışına sahip olmamız gerekiyor.. Geçmişin bilgi birikimi ve geleceğin umudu ile bu günümüzü anlamlı kılmamız gerekiyor.. Düne dair ne varsa dünde kaldı. Yarın ise hayallerimiz ve dualarımızla süslediğimiz bir gelecek tasavvurudur. Gerçek olan ise bugündür..

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi