Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

İhtiyacını arz edeni geri çevirmeyin

İhtiyacını arz edeni geri çevirmeyin

Ayet ve hadislerde yoksulun doyurulması emrediliyor. Sizden bir  şey isteyen kişilere “Allah versin” gibi sözler  söylemek çok tehlikelidir.

54 farzdan 38’incisi ihtiyacını arz eden fakiri geri çevirmemektir. “Anladık ama bu fakir mi, zengin mi belli değil. Gerçekten ihtiyacı var mı anlayamıyoruz” diyenler olabilir. O sizi alakadar etmez. Önemli olan ihtiyacını arz edeni geri çevirmemektir. Ama hakkında bilginiz varsa ve hakikaten muhtaç ise ona daha gerekli bir yardım yapılır. Ama yol üstünde, tanımadığın etmediğin biriyse, imkânın da varsa geri çevirmemek lazımdır. Efendi Hazretlerimizin bu konuyla ilgili güzel bir sözü var; “Şüphelenirsen az ver, şüphelenmezsen çok ver” derdi. Ama “Şüphelenirsen verme” diye bir şey yok. Çünkü ihtiyacını sana arz ediyor.

KURBANI BEKLEME

Şimdi bu nerden farz oluyor sorusunda gelelim. Bir şeyin farz olması için mutlaka ayet ve hadisten delil lazım. Kur’an-ı Kerim’de “Çaresiz kalmış yoksulu doyurun” (Hacc-28) buyruluyor. Bu ayet özellikle kurban hakkındadır. Kurban etlerinden yedirin manası var. 

Fakat genel manada da aç olanı doyurmak lazım. Adama “Kurbanda gel” dersen o zamana kadar ölür adam. Ne zaman gelirse bir ekmek vereceksin. “Biz kurbanı daha kesmedik” dersen olmaz. O yüzden fakiri, muhtacı yedirin.

KÂFİR LAFIDIR

Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de Habibine “El açıp isteyeni kovma” (Duha-10) buyuruyor. “Hadi git, Allah versin” demeyin sakın. Bu “Allah versin” lafı da çok kötü bir laf. Allah-u Teâlâ “Ben veremedim mi de sana yolladım” buyuruyor. Bu kâfir lafıdır. “Allah’ın yedirmediğini ben mi yedireceğim? Allah’ın fakir bıraktığını ben mi doyuracağım?” Haşa! Bunlar kâfir laflarıdır. Yasin-i Şerifte bu geçiyor. “Onlara: 'Allah'ın size verdiği rızıktan sarf edin denince inkâr edenler inananlara: 'Allah dileseydi doyurabileceği bir kimseyi biz mi doyuralım? Doğrusu siz apaçık bir sapıklıktasınız' derler.” (Yâsîn-47) 

NE DELİ ADAMLAR VAR

Gücünüz nispetinde bir şeyler verin. Sakın “Git çalış. Ben çalıştım da bu hale geldim. Bana da kimse bir şey vermedi. Köyden çarıksız geldim, bak şimdi zengin oldum” gibi laflar söylemeyin. Bazıları da bakıyor adama “Kaç kilosun” diye soruyor. Adam 90 diye cevap verince “Sen muhtaç olsaydın erirdin” diyor. Ne deli adamlar var yahu! 

50 kilo adam az yer. 90 kiloluk adama daha fazla vermen lazım doyması için. Onu düşünmüyor bide “Şişman olduğun için git zayıfla” diyor. Adam nasıl zayıflayacak? 5 gün aç kalıp Nasreddin Hoca’nın eşeğine mi dönsün! 

EŞEĞİN YEMİNİ KISMIŞ

Biliyorsunuz son derece çetin şartlar altında geçen bir kış mevsiminde Nasrettin Hoca'nın elinde, avucunda hiç parası kalmamış, sıfırı tüketmiş. Kara kara ne yapacağını düşünen Hoca, kendince radikal kararlar almış. Tasarruf etmek için tüm masraflarını olabildiğince kısmaya başlamış. Bu arada eşeğinin yemini de azalttıkça azaltmış. Nasrettin Hoca eşeğin yemini her geçen gün biraz daha kısmış. Yeterince beslenemeyen zavallı hayvan gün geçtikçe zayıflamış, halsiz bitap düşmüş. Ancak, Nasrettin Hoca bu durumdan son derece memnunmuş. Zira yemini kısmasına rağmen eşeğin yaşadığını gördükçe seviniyormuş. Günler böyle gelip geçerken Hoca Efendi de eşeğin yemini azaltmaya devam etmiş.  

Ama o da ne?  Hoca bir sabah kalkmış ve bir bakmış ki; eşek nalları dikmiş. Derinden bir ‘Ahh’ çeken Nasrettin Hoca şöyle demiş: “Tam da açlığa alışırken öldü zavallıcık...”

Bundan dolayı fakire, yoksula yardım edeceksiniz. İhtiyacını arz edene vereceksiniz. “Niye çalışmıyorsun” diyenler oluyor. Bulamıyor demek ki adam. Zaten herkes iş bulsa zekât verecek kimse de kalmaz.

KURAN DİNLEYİNCE AĞLAYAN KALMADI

Kur’an hoşuna gitmeyecek, şarkı-türkü hoşuna gidecek. Kur’an’dan keyif almayacak filmden keyif alacak, diziden, tiyatrodan zevk alacak. Ne filmler, diziler çıkarıyorlar! İzlenme rekorları bilmem neler. “Bilmem şu film 2 milyonu aştı. Şu filimi seyredenlerden ağlamayan kalmadı. Giren, çıkan herkes ağlıyor” gibi haberler çıkıyor. Vay vay vay… Kur’an dinleyince ağlayan 1 kişi kalmadı ama. 1 kaç tane ağlayan oluyor, onlarında neye ağladığı belli değil. Yörük’ün hocaya yaptığı gibi onlar da başka bir şeye üzüldüğünden ağlamış olabilir.

KEÇİYİ HATIRLAMAK

Yörük’ün biri hocayı misafir etmiş. Ona ziyafet sofrası hazırlamış. Hoca da yemeği yiyince “Bu adam bana ikramda bulundu. Bende buna bir şey ikram edeyim” demiş. Para verse ayıp olur. Yemeğe davet eden adama “Al bu yemeğin parası” denmez. Hoca da ilmimin zekâtı olarak bir ayet, bir hadis okuyayım demiş. Hoca ayet ve hadisi okuyunca Yörük başlamış ağlamaya. Hoca da şaşırmış “Bu kadar insanla tanıştım senin gibisini hiç görmedim. Ne kadar tesirli adamsın hemen ağlamaya başladın” demiş. Yörük de “Sorma hocam bizim keçi kayboldu. Senin çenen sallanırken bizim keçinin çenesini hatırladım. Nasıl üzüldüm” demiş.

EVDE DE AĞLARSIN

Hafızlar Kur’an okurken şimdi bizim millet de ‘Allah’ diye bağırıyor. Onun da niye bağırdığı belli değil. Hanımıyla mı kavga etti ne yaptı artık. Evde bir sorun mu var? Kafasına saksı mı düştü? Neden ağladığı, bağırdığı belli değil. Bundan dolayı Allah için ağlayanda az kaldı.

Herifin biri camide yatmış secdeye ağlıyor da ağlıyor. Sahabeden biri gelip adama “Maşallah, Allah mübarek etsin. İnşallah evde de böyle ağlıyorsundur” demiş. Ağlamayı, etkilenmeyi Allah ile baş başayken, gece yapacaksın. 

TENHADA GÖZYAŞI 

Ebu Hüreyre (Radıyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah-u Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır. Bunlardan biri de “Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi.” (Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudüd 19; Müslim, Zekat 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesaî, Kudat 2)

TUTACAKSIN KENDİNİ

Tenhada yalnızken Allah’ı anacaksın, gözlerin yaş dolacak. Yoksa milletin içinde ağlamakla olmaz. Tutacaksın kendini. Ağlaman gelse de kendini zorlayıp ağlamamaya çalışacaksın. 

Milletin içinde hüngür hüngür ağlamak uygun şeyler değil. Ha elinde olmaz o başka! Ama tenhada da ağlayabiliyor musun bakalım. Mesele bu.

UMRENiN SARTLARI

Şeriatta umre, ihramlı olarak Kâbe’yi ziyâret (tavaf) ve Safâ ile Merve arasında sa‛ydır. Biz Hanefîlere göre umre sünnettir. Vâcib değildir. Bir sene içerisinde tekrarı câizdir.

UMRENİN VAKTİ

Senenin tamamı umre için vakittir. Ancak beş gün (arefe, bayram günü ve üç teşrik günleri) içerisinde umre yapmak mekruhtur. Fakat bununla beraber umreyi bu günlerde yapacak olursa, umre sahih olur.

Bir kimse teşrik günlerinde umre ihrâmına girse, umreyi terketmekle emrolunur. Eğer umreyi terketmez ve teşrik günleri geçinceye kadar tavaf da etmezse, sonra bu umre için tavaf ederse ona yeterli olur. 

Ceza kurbanı da gerekmez. Umrenin ruknü (olmazsa olmazı) tavaftır.

UMRENİN VÂCİPLERİ

Umrenin vâcipleri ikidir.

1) Safâ ile Merve arasında sa‛y (koşmak),

2) İhramdan çıkmak için tıraş olmak veya saçları kısaltmak.

Umrenin şartları vakit dışında haccın şartlarının aynısıdır. Haccın şartları ne ise, umrenin şartları da onlardır.

UMRENİN SÜNNETLERİ

Safâ ile Merve arasında sa‛yi bitirinceye kadar haccın sünnetleri ne ise umrenin sünnetleri de onlardır. 

UMREYİ BOZAN ŞEYLER

Umre için ihrama girdikten sonra, tavâfın tamamını veya yedi şavtın (turun) çoğunluğunu teşkil eden dört şavtını tamamlamadan önce cinsel ilişkide bulunmak umreyi bozar. 

Tıpkı hacda Arafat’ta vakfeden önce cinsî ilişkide bulunmak gibi. Umre bozulunca ona devam edip bitirir sonra da bu umreyi kaza eder. Bize göre umreyi bozduğundan dolayı bir ceza kurbanı keser.

Umrenin tavâfının dört şavtını yaptıktan sonra veya umre tavâfını bitirip Safâ ile Merve arasında koşmadan önce yâhut tavaf ve Safâ ile Merve arasında koştuktan sonra fakat tıraştan önce cinsî ilişkide bulunursa, umresi fâsit olmaz (bozulmaz).

Çünkü cinsî ilişki umrenin ruknündan sonra vaki olmuştur. Bu cinsî ilişki ihramda meydana geldiği için bir kurban kesmesi vâcibtir. Eğer tıraş olduktan sonra ilişkide bulunursa, hiçbir şey gerekmez.

AYET-İ KERİME
De ki: Ben, dini Allah’a has kılarak ihlaslı bir şekilde O’na kulluk etmekle emrolundum. (Zümer, 11)

HADİS-İ ŞERİF
Allah-u Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lütfeder. (Tirmizî, Birr, 75)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi