Faruk Köse

Faruk Köse

Kırmızı Kitap kimin kâbusu olacak?

Kırmızı Kitap kimin kâbusu olacak?

 
 
 

Hadi biraz mantık çalışalım.

Birinci önerme: Eğer bir devlette “Kırmızı Kitap” türü “anayasa üstü metinler” varsa, o devletin, daha doğrusu “devleti ele geçirenler”in otoritesi karşısında hiç kimsenin “hukuk güvenliği” yok demektir.

İkinci önerme: Eğer belli bir “inanç, ideoloji, zihniyet, yaşam biçimi”ne sahip bir kişi ya da kadro, “devlet gücü”nün başına geçtiğinde, rakiplerini altetmek için “Kırmızı Kitap” türünden “özel/gizli metinler”i kullanıyor ve bunun için “kendi dairesinde olanlar”ı da kapsama alacak düzenlemeler yapıyorsa, günü gelip “uygulayıcı koltuğu”nu bıraktığında, getirdiği mevzuat ilk olarak kendisinin ve kendi dairesinde olanların boynuna dolanır; çünkü “karşıt ekol” uygulama koltuğuna oturduğunda, onunla aynı skalada olan herkes için tehlike, geri dönülmez biçimde başlamış demektir.

Sonuç: Kuruluşunda ve varlığını devam ettirmede “esas belirleyici” ve etkin olmadığında, “oyunun kurallarının bağlı olduğu çerçeve ve esaslar”ı değiştir(e)mediğin bir sistem/rejim içinde, “anayasa üstü ve hukuk dışı özel ve gizli metinler”le oynamak, son derece tehlikeli ve yüksek düzeyde dikkat ve ihtimam gerektiren bir çalışmadır; eğer sistemi/rejimi değiştir(e)mezsen, bugün için uygulamada sana ve senden olana dokundurtmadığın tehlikeli değişiklik, uygulama mevkiini yitirdiğin anda “senin ve senden olanın en büyük kâbusu” haline gelir.

İki önermeden çıkardığım sonuca katılırsınız veya katılmazsınız. Ancak bir an için “duygusallık”ı, “gözü kapalı tarafgirlik”i, “güncel çekişmeler”i vs. bir kenara bırakıp, “akl-ı selim”le düşünebilir; ipler “başkaları”nın eline geçip köprünün altından geçen suların rengi değiştiğinde neler olabileceğini tahayyül edebilirsiniz.

Biliyorsunuz, Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) son şekli verilen ve “Kırmızı Kitap” olarak bilinen “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nde yapılan değişiklikle, “devlete paralel tüm yapılar” en “büyük tehdit” olarak belirlendi.

Her ne kadar bizim basında bu gelişme, Gülen cemaati kastedilerek “paralel yapıyla mücadele” olarak takdim edildiyse de, aslında kazın ayağı öyle değil. Zira bizzat MGK üyesi, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, NTV’ye verdiği mülakatta, “Fetullah Gülen’le ilgili olarak şu örgütün faaliyetleri veya buna karşı alınacak tedbirler şeklinde münhasıran bir tabir getirilmedi” diyerek, alınan kararın daha geniş kapsamlı olduğunu ifade etti. Arınç, şöyle dedi:

“Legal görünümlü illegal yapılanmalar adıyla, sadece bu cemaatten örgüte dönmüş paralel devlet yapılanması dediğimiz olguyla ilgili değil; şu anda mevcudiyeti düşünülebilecek veya gelecekte de başka cemaatler olabilir, ....farklı düşüncelere sahip gruplaşmaların adeta devlete ikinci bir alternatif gibi yapılanması olabilir, bir genel tarif içine sokuldu.”

Yani anlaşılan, tüm gruplar vs.,  “legal görünümlü illegal yapılanmalar” tanımlaması çerçevesinde “iç tehdit” kapsamına alınabilecek.

Bakınız, Arınç ne diyor:

“Yasal zeminde faaliyetleri yürüten herkes, cemaat de olsa özgürdür. Ama bu varoluşlarını devleti ele geçirmek, hükümete paralel bir yapı kurmak ve devletin bütün kurumlarını kendi emir ve talimatları doğrultusunda yönetebilmek için bir oluşum meydana gelmişse, onun korkması lazım.”

Peki, müslümanlar, mevcut “dinsiz devlet düzeni”ni “İslami devlet düzeni”ne dönüştürmek için “devleti ele geçirme”ye çalışırlarsa, bunun “Allah indinde nasıl bir sakıncası var” da, benim müslüman kardeşim, birilerine kızarak “İslami Hareket”in önünü kesecek bir mevzuat ve mekanizmayı geliştiriyor?

Yani, “İslam Cemaati” demek, aslında “İslam Devletinin Rolmodeli” demek değil mi de, benimle aynı kıbleye dönenler, bunun önünü kesecek bir kapıyı açıyorlar? Böylece, tüm müslümanları, “Laik-Kemalist devlet düzeni”ne bağlı kalmaya icbar ed(ebil)iyorlar!...

Hukukta karşılığı ve mahiyetini belirten tanımı olmayan “legal görünümlü illegal yapılanmalar” tabirini eline geçiren bir “İslam ve müslüman düşmanı”nın bunu nasıl uygulayacağını, bu tabirin yerine konulduğu “irtica” kavramının uygulama geçmişinden yeterince tecrübe etmiş olmamız lazımdı.

Bu sakıncayı/tehlikeyi düşünmeyen müslüman kardeşlerimden şu sualin cevabını istiyorum: “Laik-Kemalist devlet tağut olmaktan çıktı mı?”

Öyle görünüyor ki, “Kırmızı Kitap”; “İslami Devlet için çalışan müslümanlar”ın kâbusu olacak! 

Suçlu bir şahıs veya grup varsa onu cezalandırın. Ancak tüm müslümanların kâbusu olacak bir mevzuat üretmeden ve mekanizma kurgulamadan...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Faruk Köse Arşivi