Batuhan Çolak

Batuhan Çolak

Vatan için Vahdet, Gerisi Teferruat

Vatan için Vahdet, Gerisi Teferruat

Değerli okuyucular, 

Görmezden gelinen sorunlara parmak basmaya, kanayan yaralara merhem olmaya devam ediyoruz.

Başkaları; çıkarları, hırsları, için teferruatlara takılıp kalırken, bizler; memleketin derdini, şahsi derdimizden üstte tutuyor, Vatan için Vahdet diyoruz.

Karşılığını da alıyoruz çok şükür.

Aldığımız on binlerce teşekkürler, tebrik ve okur yorumu doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.

Dün yaptığımız gibi bugün de vatanımız üzerinde kurulan tüm kirli oyunları, tezgahları bozmaya devam edeceğiz.

İşte o yüzden daha gür bir sesle: “Vatan için Vahdet, gerisi teferruat” diyeceğiz.

***

Dün Van Başkale’den bir okuyucumuzun bölgenin durumuna ilişkin mektubunun ilk bölümünü yayınlamıştık.

Şimdi o mektubun devamını yayınlıyoruz:

“2009 yılından itibaren “Kürt Sorunu”nu çözmek amacıyla bölgedeki Kürt kökenli vatandaşlara demokratikleşme adı altında bazı ayrıcalıklar tanınmaya başlandı.

Terör örgütü devlet tarafından muhatap alınmaya, örgütün en büyük gelir kaynaklarından olan kaçakçılığa göz yumulmaya başlandı. 

Bölgedeki kaçak elektrik ve suya ses çıkartılmadı. 

Üstüne bir de çocuk parası toprak parası vs. gibi yardım ve destekleme parası verilerek halk hazıra alıştırıldı. 

Hazıra dağ dayanmaz lafı kısa sürede gerçek oldu, bölge insanı hayvancılık ve tarım yapmaz oldu. 

Bu durum Doğu Anadolu’nun ülke ekonomisine katkıları olan şekerpancarı, saman, hayvancılık vb. bitme noktasına getirdi. 

Daha sonrasında bu ürünler ekilip biçilmediği için dışarıdan şekerkamışı, saman, canlı hayvan ithal edilmeye başlandı. 

Ayrıca örgüt devletin yaptığı bu yardımları halka "dünya bankasından gelen yardım fonları" diye inandırdı. 

Kısacası bölge halkı, bu yardımları devletten değil dünya bankasından geldiğini sanıyor üstüne bir de devletin bu gelen yardımları kesinti yaparak verdiğini düşünüp devlete sövüyor. 

Kürtçe TV kanalı, Kürtçe eğitim vb. gibi hükümetin bu süreç kapsamında halka sağladıklarını örgüt hükümetten ve devletten değil PKK ve siyasi uzantılarının başarısı gibi lanse etti ve buna halkı inandırdı. 

Örgüt, ne zaman hükümetten bir şeyler istese ortalığı yakıp yıkıp eylemler yaparak isteklerini hükümete kabul ettirme yoluna gitti.

Örgüt ve siyasi uzantıları her istediklerini devletten kopardıkça bölgedeki Kürt nüfusunun gözünde itibarları artmış ve eskiden pek fazla itibar görmeyen siyasi uzantılar bugün %10’luk barajı geçme aşamasına geldi.

İSLAM’DAN UZAKLAŞTILAR

Örgüt inanmış Müslüman Kürtleri kandıramıyordu.

Bugün, bölgedeki Kürt kökenli vatandaşlar arasında dininden bile dönüp Mecusi, Yezidi, ateist olanların sayısı azımsanamayacak kadar çok. 

PKK, devlet gibi şehir içinde kolluk kuvvetleri birlikleri oluşturup trafik kontrolü, asayiş gibi çalışıyor.

Ayrıca yine devlet gibi halktan, tüccarlardan, büyük esnaflardan, vergi diye haraç toplamaya başladılar. 

Siyasi uzantısı olan partilerden olan belediyelerdeki çalışanların maaşlarından zorla “bağış” adı altında para kesiliyor. Yine aynı belediyelere iş başvurularında mülakatta “Dağda yakınınız var mı? Bedel ödediniz mi?” gibi sorular oluyor. 

Tüm bunlar olurken devlet bölgede zafiyet veriyor vatandaşını koruyamıyor, Ağrı’da savcı çarşı ortasında vuruluyor, devlete yakın olan sadık olan köy korucusu muhtar ya da sade vatandaş herkesin gözü önünde infaz ediliyor.

Olay medyaya bile yansıtılmadan üstü kapatılıyor failler yine meçhul. 

Bunlar örgüt ve yandaşlarına cesaret devlet yanlılarına korku veriyor. 

Sırf çözüm sürecine zarar gelmesin diye devlet kendi kolluk kuvvetlerine ve askerlerine karışmayın emri veriyor örneğin; 6-7 Ekim 2014’de kamuoyunun “Kobani olayları” diye bildiği mevzuda kolluk kuvvetleri dükkanların yağmalanmasını yakılmasını sadece seyretmiştir ki zaten yakılıp yıkılan yağmalanan dükkanlar devletine milletine sadık insanlarındı. 

Ve o olaydaki amaç gözdağı vermekti ‘burada devlet yok biz varız demek istendi’ başarılı da olundu. 

Seçime sayılı günler kala örgüt uzantılı siyasi parti köyleri yine tehdit ediyor ; “bu köyden fire verirsek bir daha yaylalara çıkamazsınız. Ya da barajı geçemezsek köyün gençlerini hazırlayın seçimin ertesi günü götüreceğiz.” diye. 

Ayrıca bazı köylerde tek kişinin bütün köylünün yerine oy kullandığı da yabancı bir olay değil.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Batuhan Çolak Arşivi