Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Sayın Başbakan başağınız çok da danelerinizde iş yok gibi

Sayın Başbakan başağınız çok da danelerinizde iş yok gibi

Aslında yazının başlığı belki de şu olmalıydı; “Sayın Başbakan, Alkışlayanınız Çok Ama Vefalınız Az Gibi”. Biraz haksızlık edecekmişim gibi geldiği için, yazının başlığını Osman Bölükbaşı’ndan esinlendim.
Şimdi özellikle genç nesle bir de Osman Bölükbaşı’nın kim olduğunu hatırlatmak lazım. Osman Bölükbaşı, siyasi tarihimizin en renkli simalarından biridir. Demirel ve onun gibilerden yediği kazıklar yüzünden siyasette başarılı olamamış akıllı ve doğrucu bir adamdı.
Rahmetli Osman Bölükbaşı bir mitingde öyle güzel şeyler söyler ki, alanda bulunan dinleyicilerden yoğun alkış alır. Alkışlar karşısında şaşkına dönen Bölükbaşı’nın yine doğruculuğu tutar ve ateşli alkışlayıcılara sözlerinin sonunda şunu söyler:
“Başağınız çok ama danelerinizde iş yok” der. “Beni alkışlıyorsunuz, sandığın başına varınca da diğer partileri destekliyorsunuz,” anlamında sözlerini tamamlar. Hakikaten de hep öyle olmuştur, alkışlar Bölükbaşı’na, oylar başka partiye gitmiştir.
Başbakanımızın konuşmalarını geçen hafta boyunca hep takip ettim. Her konuşması büyük alkışlar topladı, takdirler topladı. Şahsım adına Başbakanı ön yargısız, peşin hükümsüz ve beklentisiz bir şekilde sevdiğim için bu desteklerden pek memnun kaldım.
Lakin bu alkışlar nedense bana Bölükbaşı’nın ünlü sözünü hatırlattı. Alkış çoktu ama alkışlayanların ne kadar samimi oldukları konusunda şüpheye düştüm. Çünkü bu kadar alkış ve desteğin sonucunda, Aydın Doğan grubunun gazetelerinin satışı düşmeli, televizyonlarının izlenme oranı gerilemeliydi.
Başbakanın sözlerini madem destekliyor ve haklı olduğunu düşünüyor ve Aydın Doğan medyasının; “iftiracı,” “yalancı” ve her türlü karanlık işleri çevirdiğini Başbakanın ağzından işitiyoruz, o zaman bu kişilerin çıkardığı gazeteleri de satın almamalı değil miyiz?
Başbakanı alkışlayanların ve destekleyenlerin sadece yüzde onu, Aydın Doğan medyasının iki gazetesini satın almazsa, Doğan ve yardakçıları Başbakanın önünde diz çöker. Evet, abartmıyorum ve işkembeden atmıyorum, Başbakanı destekleyenlerin sadece yüzde onu bu adama ambargo koyacak, bakın o zaman Aydın Doğan ve beslemeleri, nasıl Başbakanın etrafında pervane oluyorlar.
Alkış çok ama Hürriyet ve Milliyet gazetelerini satın almaya gelince, kimsenin aklına Başbakanın Aydın Doğan'a karşı verdiği mücadelenin özü gelmiyor ve yaptığı alkışlara da aldırış etmeden, Doğan’ı zengin etmeye devam ediyorlar.
Gelin de bu noktada Osman Bölükbaşı'nı hatırlamayın. “Alkış çok, danelerde iş yok.” Danesi iyi olmayan başağı kim ne yapsın. Zaten memleket ne çektiyse, başağı çok ama danesi iyi olmayan niyetlerden çekmedi mi, bu yüzden yıllarca koalisyonlara mahkûm olmadık mı?
Ben de Başbakanı destekleyen ve destekleyecek olanlardan biriyim. Ama bugüne kadar Doğan grubunun gazetelerini para vererek hiç okumadım. Zaten iki gazetesinin dışındaki yayın organlarının toplum nezdinde bir hükmü yok. Haydar Dümen ile İslâm dışında yeni bir din üreten Zekeriya Beyaz ne kadar etkiliyse, gazeteler de o kadar etkili.
Bu arada şunu da hatırlatmalıyım. Ak Parti'yi destekleyen pek çok işadamı, sanayici, orta ölçekli işletmeci, edebiyatçı, sanatçı, gazeteci bilir ve zaman zaman iş yerlerinde birlikte sohbet ederim. Bilirim ki, kişi Ak Partilidir ve en azından Tayyip Bey kadar da sağlam inançlı ve karakterlidir. Ak Parti'yi para kasası olarak gören partililerden değildir yani.
Bu adamların bile masasının üstünde ya Hürriyet ya Milliyet bulunur ve gelen gidenlerin gözüne sokacak kadar da işi ileri götürürler. Hatta bir haberle ilgili referans vereceklerse, eline ilgili gazeteyi alır; “Bu sahtekarlar da şöyle yazmış” diye haberi veya yorumu karşısındakiyle paylaşır.
Oysa bu kişi veya kişiler, esasında malum gazetelerin okuyucusu değildir. Muhafazakar medya organlarının okuyucusu ve takipçisidir ve hatta abonesidir ama ne yazık ki, sahiplendiği gazeteleri masasının üstüne koymaya çekinir. Alkışa gelince de en güçlü ve yürekli alkışı tutarlar. Nasıl olsa yırtılan Hacı Bekir’in yakası değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi