Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Kararı kim verir?

Kararı kim verir?

İnsanlar kararlarını içinde bulundukları şartları göz önünde tutarak verirler. Bu durumda kararı fiilen alanlar mı yoksa şartları hazırlayanlar mı vermiş olur?

Rusya Parlamentosu alt kanadı Duma milletvekili ve Rusya Siyasi Araştırmalar Vakfı Başkanı Sergey Markov ülkemizde verdiği bir konferansta dünyadaki ve bölgemizdeki siyasi gelişmeleri değerlendirmişti. Bunların içinde ülkemizin ekonomik ilişkileri konusunda bazı saptamalarda bulundu ve öneriler ileri sürdü. Ona göre Türkiye AB üyesi olmayacaktı. Bütün şartlar yerine getirilse bile Fransa referandumda üyeliğimizi reddedecekti. Türkiye’nin Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Özbekistan, Belarus, Moldova, Azerbaycan, Ermenistan ile ekonomik bir birlik kurmasının hem mümkün hem de daha isabetli olacağını söylüyordu.

Türkiye’nin AB üyesi olmasının tek seçenek gibi göründüğü günlerde bile bunun mümkün olamayacağını, çünkü AB’nin bir güç odağı olmasına hem ABD’nin hem de Rusya’nın izin vermeyeceğini ve kendimize başka bir seçenek aramamız gerektiğini söylüyordum. AB siyasi hedeflerinden giderek vazgeçerken tek dayanağı olan ve güçlü bir ekonomiyle rekabetini sürdüreceği iddiası da giderek zayıflıyordu. ABD’nin vuracağı düşünülen küresel ekonomik kriz orada sınırlı bir tahribat yaparken giderek Avrupa ülkelerinin kapısına dayandı ve yapacağı tahribatın boyutları henüz bilinmiyor.

Ancak AB’nin enerji sağladığı kaynakları kontrol etme çabaları sonuçsuz kaldı, Rusya ve ABD Ortadoğu ve Orta Asya’yı AB’nin etki alanı dışında tutmayı başardılar.

Rusya ve ABD arasındaki gerginliğe kayıkçı kavgası demesek bile bu durumun her ikisinin de işine geldiğini gözlemliyoruz. Eğer rekabet iktisadi alanda olsaydı AB ön plana çıkacak Rusya iddialı bir konuma bile gelemeyecekti. Şimdi siyasetin baş aktörleri Rusya ve ABD oldu.

Eğer Avrupa’da ciddi bir ekonomik daralma yaşanır ve ihracatımızı yarıdan fazlasını yaptığımız bu ülkelerle ticaret hacmimiz daralırsa Markov’un önerisi bizim için tek alternatif haline gelir. Bu durum bizim açımızdan bir tercih olsa bile dış ticarete öncelik veren, iç üretimi fazla önemsemeyen ekonomik yapımız bu kararın verilmesinde baş rolü oynayacaktır.

Önümüzdeki günlerde askeri alandaki gerginlikler, gerekirse çıkarılacak bölgesel çatışmalar, güvenliği ön plana çıkaracak ve yeni iktisadi yapılanma bu tehditlerin yarattığı tedirginliğin gölgesinde inşa edilecektir.

ABD seçimleri bu gergin ortamda gerçekleşecek ve değişim, barış gibi söylemler bir fantezi olarak algılanacak, halk kendisine güvenlik vaat edenleri tercih edecektir. Doların değer kaybetmesiyle azalan ABD ithalatı iç üretimdeki artışla telafi edilecek, çatışma ortamı bu ülkenin silah satışlarını, şimdiden gözlendiği gibi katlayarak artıracaktır.

Birileri kararların alındığı ortamı belirliyor, diğerleri ise karar alıyor. Kararı veren kim? Bunlar herhangi bir gücün planlamadığı, olayların doğal seyrinin sonucu mu yoksa bir yapanı mı var?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi