Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

Sivas, Sivas Olalı...

Sivas, Sivas Olalı...

Gece geç saatte haberleri takip ediyorum tv kanallarından.A bir de ne göreyim, bizim Sivas haber olmuş. Sevindim. Sivas belediye başkanı konuşuyor.

Yeni bir turizm algısı oluşturmak adına…

Vay be güzel bir şey yapmışlardır herhalde diye ilgimi ekrana odakladım. Okumayı bıraktım, seyrettim.

Hobbitlerin yaşadığı vadiye benzer bir vadi bulmuş da Hobbitlerin evlerine benzer evler yapmış da. Hobbit turizmi gelişecekmiş de.

Hobbit’in Sivas’ta ne işi var?

Biz Irak’ta ve Suriye’de ikinci İsrail’in kurulmasına karşı fikir geliştirirken hem de bizim Sivas’ımızda, memleketin müddei olan Sivas’ımızda Yahudi tezgâhı kuruluyor. Turizm aşkına…

Bu kadar mankurtlaşma komünist zinciri altındaki Türki Cumhuriyetlerde bile yaşanmadı. 

Bu kadar mankurtlaşma İngiliz işgali altındaki İstanbul’da bile yaşanmadı.

Bu ne terbiyesizlik…

Bu ne cahillik…

Bu ne haddini bilmezlik…

Bu belediyelere kimse karışmıyor mu?

Dünyayı tanıyan bir içişleri bakanı yok mu?

Neyin ne olduğunu bilen bir içişleri müfettişi de mi yok?

Sayın Başbakan Topkapı Sarayı’nda Şehir ve İnsan faslında çok güzel sözler sarfetti…

Şehirlerimizin kimliği ve tarihi dokusu üstüne bizim yerden göğe hak verdiğimiz görüşler beyan etti.

Biz de bu vesileyle İstanbul, Bursa ve Ankara’daki şehirlerimizin tarihi kimliğini bozan saldırılara karşı onu göreve çağırmıştık.

Ama şimdi görüyorum ki kendi memleketimde, Sivas’ta tam manasıyla kendi ayağına kurşun sıkmadan daha beter bir hobbitleşme ve mankurtlaşma yaşanıyor…

Sen Tolkien’i okudun mu?

Yüzüklerin Efendisi’ni seyrederken Orgların kimliği üstüne kafa –patlattın mı?

Hadi hiçbir beyin fırtınası yaşamadın da beni de mi okumadın?

Ben daha film vizyona girdiğinde yazdım.

Tolkien Yüzüklerin Efendisi’nde Saruman tarafından yaratılıp katliam için gönderilen yaratıkların yani orgların Türk olduğunu düşünüyordu dedim.

Deşifre ettim filmi ve eserini…

Orglar Türk’tü, bütün doğu halkları bazen…

Tepegöz de oradaydı, Oğuz Kağan da… Hazreti Ali de… Hoca Ahmet Yesevi idi Saruman…

Hatta aynı yıllarda Filistin şeyhi Ahmet öldürülmüştü. Neden? Aynı yıllarda vizyondaydı Yüzüklerin Efendisi de ondan. Saruman Şeyh Ahmet’e benzetilmişti. O yüzden eline hiç silah almamış bir düşünce adamı öldürüldüğünde bütün Batı’nın feveran etmesi, protesto etmesi gerektiği halde şeyhin bomba ile katledilmesi hem bizde hem Avrupa’da tabiri caizse pek yadsınmadı…

Filmin başka bir versiyonu hazırlansa korkun ki o dönemin Hoca Ahmet Yesevi’si yani Tek Tanrı’ya inanan ve Allah’a adanarak şehitlik mertebesini en yüce makam sayan bir düşünce, siyaset adamı veya bir şeyh, bir cemaat lideri Saruman biçiminde gösterilecektir. Saruman tipi ona benzetilecektir bu sefer…

Hiç merak etmeyin…

Hollywood, bütün filmlerinde mutlaka bir siyaset konseptinin mütemmimi olarak işlev görür.

Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi’ndeki kılıç darbesi vurduğunda insan gibi kanı akmayıp tuzla buz olan yaratıkları orgları Türk sayması boşuna değil.

Çünkü batı için Türk yaratıktır ve öldürüldüğünde bir insan ölmemiştir. Vicdan azabı duymaya gerek yoktur. Ama Orta Batı’nın bir şövalyesi yaralanıp kan aktığında seyredenlerde acıma hissi uyanır. Orglar yaratıktır ve insan bile değildir. Onların yok edilmesi insanlığın kurtuluşudur.

Orglar tarafından fethedilmiş ve kurtarılmayı bekleyen şehir İstanbul’dur. Filmdeki Lanetli ölüler, İstanbul kuşatılırken Batı’dan yardıma gelmeyen 6000 şövalyedir. Şövalyeler onları ikna etmeye çalışmaktadırlar. Bu sefer gelecekler ve şehir orglardan kurtarılacaktır. Orglar kolaycana öldürülecektir. Fakat Saruman kötülüğe devam edecek, orglar yapıp yapıp Batı’ya gönderecektir. Konsey üyesi beş şövalyenin her biri bir batılı ülkeyi ırkı temsil eder. Aragorn, Endülüs’ü yok eden bilincin adıdır. Sarı saçlı şövalye yani zaman zaman yüzüğe tek başına konmaya çalışan Alman’dır. Hortlayan Nazizmi düşünün ve sonra tekrar AB’nin en önemli sacayağının Almanya olduğunu düşünün. Hobbitler ise muhtemelen Yahudileri kastetmektedir. Yüzüğün gerçek emanetçisi olacaklardır. İsrail’in güvenliği işte bu yüzden bütün Orta Batı’nın olmazsa olmazıdır. İngiliz Yahudi Medeniyeti’nin oyununa gelmektir böyle bir akılsızlık…

Şimdi Sivaslı hemşehrilerim Yahudi’nin vadisini mi kuruyorlar aziz Sivas’ta?

Memleketin müddei olan Sivaslıların bu kadar bilinç yanılmasına, idrak gecikmesine düçar olması neyle açıklanabilir?

Başkanın kulağını çekecek bir merci yok mu?

Sayın Başbakanı ve İçişleri Bakanı’nı göreve çağırıyorum. 

Tolkien’in bizi Org olarak gösterdiği eserlerini dikkatlice okuyun.

Nitekim bir başka eserinde Tolkien açıkça Orgların Türk olduğunu itiraf etmişti.

İstanbul’da bir yayınevi de kitabı Türkçe’ye çevirmiş ama Tolkien’in orgların Türk olduğunu itiraf ettiği bölümü metinden çıkarmıştı.

Soranlara da “genç dimağları zedelemek istemedik” gibisinden saçma sapan bir savunma yapmıştı o yayınevinin editörü…

Bütün dünyada çocuklar ve gençler kitabı okuyunca orgları Türk olarak kabul edecek, öyle bilecek; Türk çocukları bu kitapları okurken ve bu filmleri seyrederken kendi aleyhlerinde olan bir kurguyu atlayacaklar; kendi ayaklarına kurşun sıkacaklar, kendilerini yok etmek isteyen Orta Batı’nın diskurunu benimseyecekler. Kendilerini onlardan sayacaklar.

Böyle aptalca bir şey olur mu?

Bu, sömürge ülkelerde bile olmaz.

Şimdi Sivas Belediye Başkanı yaptığı ile övünüyor, bizim aptal kutusu medyamız da marifetmiş gibi yayınlıyor. 

Kimse de itiraz etmiyor.

Böyle bir katliam olabilir mi?

Bir milletin evlatları bu derece alçalabilirler mi?

Bu derece kendi kimliklerinin farkında olmadan düşmanının senaryosuna figüran olabilirler mi?

Hemşehrimi uyarıyorum.

Bu hatadan bir an evvel dönsün.

Benim yıllar evvel film vizyona girdiğinde yazdığım yazılarımı okusun. Orgların Türk olarak nasıl tasarlandığını filmi bir kez daha izleyerek kavrasın ve bu hatadan dönsün.

Böyle saçma bir projenin adını hemen değiştirsin.

Yedi Cüceler ve Pamuk Prenses yapsın ondan iyi…

Sayın Başbakan da artık bir yerel yönetimler ve şehir estetiği başlığı altında hizmet içi bir eğitim programı başlatsın.

Şehir nedir, şehir kimliği nedir, tarihi doku nedir, kubbeyi yere koymamak nedir, şehremini ne manaya gelir, şehir mobilyası, cami mihverli medeniyet nedir bir dizi eğitim programı başlasın artık.

Bu belediye başkanları da seçilip koltuğa oturduktan sonra kafasına estiği şeyi yapabileceğini artık düşünmesin.

Yerel yönetimlerdeki bu keyfilik sürerse asıl bitişimiz o zamandır.

basliksiz-12-040.jpgbasliksiz-13-033.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi