Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Doğup büyüdüğümüz toprakları fethedenleri itham etmek vatan hainliğidir

Doğup büyüdüğümüz toprakları fethedenleri itham etmek vatan hainliğidir

 Hazreti Fatih’in fethettiği İstanbul’da yaşayacaksın. Buradaki bütün nimetlerden istifade edeceksin. Ondan sonra da buraları fetheden adamlara hakaret edeceksin. Ve “Buraları fetheden adamlar yüz kızartıcı işler yapmış, bize çok kötü olarak geri dönmüş” diyeceksin.

Sahabe döneminden sonra Osmanlı ecdadımız devletlerin en düzgünüdür. 

Bizim ecdadımız bizi rezil edecek hangi fethi yapmış? Nerede kadına, kıza saldırılmış? Nerede mallar yağmalanmış? Nerede insanlar katledilmiş? Balkanlar hala şu an Osmanlı’ya hasret çekiyor. Osmanlı’yı özlüyor. Osmanlı’dan sonra kan durmadı, katliamlar durmadı. Osmanlı birçok yeri gönülleri fethederek aldı.

Önceki gece Teke Tek programına Mustafa İslamoğlu, Mehmet Okuyan ve Caner Taslaman konuk oldu. Bunlar üçü birden eleştirilerime cevap verecekler şeklinde reklam yapılarak, Haber Türk reklamda benim resmimi de kullanarak, “Cübbeli Ahmet Hoca’nın eleştirilerine cevaplar” şeklinde duyurarak programa başladılar. Burada çok büyük inkârlar oldu. Ayet-i kerimeler hakkında tahrifler oldu. Neshi inkâr ettiler. 

Hâlbuki neshin mevcudiyeti Kur’an’da sabittir. Ve birçok fesatlar, ifsatlar yaptılar. Ancak burada özellikle reddiye yapmak istediğim, önemle üzerinde durduğum husus Mustafa İslamoğlu’nun Fatih Altaylı’nın “Mademki cihat savunmadır. Savaş başlatmak yoksa ve sadece savunmadan ibaretse o zaman Osmanlı’nın fetihlerini nasıl değerlendireceğiz?” şeklindeki soruya verdiği cevaptır. Güzel bir soruydu, iyi oldu.
 

SORU ORTAYA ÇIKARDI

İyi ki sordu çünkü o soru Mustafa İslamoğlu’nun cihada nasıl baktığını, gazadan ne anladığını, Osmanlı ecdadımıza nasıl hakaret ettiğini de ortaya çıkardı. İslamoğlu “Fetih algısı Kur’ani anlamdan çıktı, giderek toprak fethine dönüştü. Geldiğimiz noktada şöyle geriye dönüp baktığımızda ne görüyoruz? Osmanlı 14 kavimli bir toplumdu. 400, 450, 500 yıl bir arada kaldığımız toplumlar oldu. Kılıçla gelenler tüfekle gittiler. 

Hiçbir işe de yaramadı. Geriye kanlı bir mazi kaldı, nefret kaldı. Yüzümüze çarptıkları bir şeyler kaldı. Bazen bizi utandıran şeyler kaldı. Gönülle gelenler ise kaldılar. Bu çok önemli. İslam Uzakdoğu’ya yani Endonezya’ya, Malezya’ya Filipinler’e hangi orduyla gitti diye soralım. Tüccarlarla gittiler. Aslında ahlak ile desek daha doğru olmaz mı? Ticaret çünkü dürüstlüğün ve sahtekârlığın en bariz göründüğü bir ayna. Dolayısıyla ticareti dürüstlüklerini göstermekte bir ayna olarak kullandılar. Afrika’da öyle oldu. Bosna’ya İslam’ın girişi de böyle oldu. Onun için İslam’ın gönül fethi olarak girdiği yerlerde kalıcı olundu. Kılıçla girdiği yerlerden tüfekle çıktı” dedi.
 

İBNİ ARABİ’NİN KERAMETİ

Sahabe döneminden sonra Osmanlı ecdadımız devletlerin en düzgünüdür. Emeviler, Abbasiler de dahil. Bu Muhyiddin Arabi’nin keramet olarak daha Osmanlı kurulmadan evvelki sözüdür. Ki Sultan Abdülhamit Hazretleri bunu Yıldız Camisi’ne hat levha yaptırıp astırmıştır. Bu çok büyük bir şeydir. Muhyiddin Arabi’nin ne büyük bir adam olduğunu da gösteriyor. Selçuklu döneminde tabiki Konya’ya falan gelmişti. Türklerin devletlerine rastlamıştı. Emevi ve Abbasi’yi de katarak “Sahabeden sonra devletlerin en düzgünü Osmanlı Devleti’dir” diyor. Daha Osmanlı’nın adı yokken söylüyor bunu. Hatta Osman Gazi’nin belki doğumundan evveline tekabül ediyor bu söz.  Osmanlı bu kadar büyük bir kerametle ispat edilmiş bir devlet-i aliyyedir. 

Osmanlı Devleti’nde asla “Ganimet alayım. Köle ve cariye alayım. Malıma mal katayım. Memleketime arazi ekleyeyim” diye cihat yapılmaz. Çünkü cihat için Kur’an’ı Kerim’de “Allah yolunca hakkıyla cihad edin (Hac 78)” buyruluyor. Emir budur. “Ben cariye, köle alayım” diye yapılan Allah için olmaz. Ha cihadın getirisi olur. Ganimet vardır. Kur’an’da ganimetin taksimatı bile anlatılıyor. Ganimet alınacaktır ama ganimet için çıkılmaz. Ve ganimet için çıkmadılar. “Allah yolunca hakkıyla cihat edin” emri için çıktılar.
 

DAVA İSLAM DAVASI

Nitekim Hazreti Fatih’in fetihlerdeki gayesini beyan eden bir şiiri vardır. “İmtisâl-i ‘câhidû fi’llâh’ oluptur niyyetim /Dîn-i İslâm’ın mücerred gayretidir gayretim” diyor. Bugünkü Türkçe ile “Niyetim, Allah yolunda cihâd edenlere örnek olmaktır. Gayretim İslâm Dinini yüceltme gayretidir” diyor. “Gayretim sadece İslam davasının gayretidir. Allah’ın dinini dünyaya hâkim kılmak, ilayi kelimetullah, Allah davasını yüce tutmaktır” diyor. Dava budur. İslamoğlu beyanında ise “Kılıçla gittiler tüfekle çıktılar” diyor. Yok gönül fethi olmamış! Yok ilk dönemler gönül fethiyle oluyormuş! 

Sahabenin dönemini mi kastediyor, kimi kastettiği de belli değil. İlk dönemlerden sonra arsa almak, toprak almak için olmuş. Yani dava mal-mülk davasına dönmüş. Gönül fethi ortadan kalkmış, kılıç fethine girişilmiş. 
Ve bu kılıç fethiyle kazanılan yerlerde çok sorunlar olmuş. Ondan sonra oralardan tüfekle kovulmuş. Ve çok utanılacak işler başımıza gelmiş. Hatta yüz kızartıcı şeyler falan hakkımızda söyleniyormuş. Kim söylüyor bunu?! 
 

KILICIN HAKKINI VERMELİ

Özellikle Balkanlarda yapılan fetihleri konuşalım. Balkanlar hala şuan Osmanlı’ya hasret çekiyor. Osmanlı’yı özlüyor. Osmanlı’dan sonra kan durmadı, katliamlar durmadı. Osmanlı birçok yeri gönülleri fethederek aldı. Velakin bazı yerlerde tabi ki kılıcın hakkını vermek lazım Hazreti Fatih’in buyurduğu gibi. 

Kılıç icap etti zalimlere, hainlere karşı. Zaten fetihten ve cihattan İslam’ın gayesi dünyaya adalet getirmektir. Çünkü şirk düzeninde adalet olamaz ki. Bizans zulmünden halk inim inim inliyordu. Tarih bunu böyle kaydediyor. Hatta Bizans halkı “Kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederim” demiştir. Bunu Bizans halkı tercih ediyordu. Çünkü zulüm, haksızlık vardı. Halk eziliyordu. Millet perişan olmuştu. Şimdi Balkanlardaki halklar ne büyük zulümler, işkenceler altıdaydı. 
 

KİMSE ZORLANMADI 

Osmanlı gittiğinde orada kimseyi Müslüman olmaya zorlamadı. İsteyenin kilisesi açık kaldı. Yahudi’nin havrası açık kaldı. Çünkü zorla Müslüman yapılmaz. Gâvura zorla “Müslüman ol” denmez. Ama sen Müslüman olmuyorsan senin şartların vardır. 

Zimmi statüsüne girer. Zimmi statüsünde kanı, canı aynı Müslümanlarınki gibi emniyettedir. Bu ayrı bir şey. Ama biz yüz kızartıcı ne yapmışız? Bizim ecdadımız şuanda bizi rezil edecek hangi fethi yapmış? Nerede kadına, kıza saldırılmış? Nerede mallar yağmalanmış? Nerede insanlar katledilmiş? 

Ama eli silah tutup senle savaşanla da savaşacaksın. Çünkü Allah-u Teâlâ “Bu mülk benimdir buyuruyor.  Burada yaşama hakkını inananlara veriyor. Ama Müslüman olmayanlarda burada yaşayacaksa onlar da cizye verecek. Çünkü cizye verince güçsüzleşecekler, İslam devleti güçlenecek. İslam devleti güçlü olunca da zulmü durdurabilir. 
 

GÜÇ ZULMÜ KALDIRIR

Gâvurların içindeki zulmü bile durdurabilir. Bir çok yerde gâvurlar kendi sıkıntılarını Osmanlı’ya arz ediyorlardı. Kanuni kaç defa aralarını buldu. Çünkü güçlü devlet olursan, cizye alırsan bu güçle beraber dünyada adaleti tesis edersin. Adam Müslüman olmasa bile sana boyun eyer. Güçten dolayı da orda da zulüm kalkar. Bunda ne sorun var? 

Bunda yüz kızartıcı ne var? Dolayısıyla ecdadımızın fetihleri, özellikle Osmanlı ecdadımızın fetihleri Allah rızasıyla olmuştur. Allah yolunda cihad gayesiyle yapılmıştır. Asla mal, mülk, para, kadın gibi şehvani, nefsani hırslarla ve ihtiraslarla yapılmamıştır. 
 

BU KAFA BÖYLE

Kayseri’de doğacaksın, büyüyeceksin. Ecdadımızın fethettiği şehirlerden istifade edeceksin. Sonra Hazreti Fatih’in fethettiği İstanbul’da yaşayacaksın. Buradaki bütün nimetlerden istifade edeceksin. Ondan sonra da buraları fetheden adamlara hakaret edeceksin. Ve buraları fetheden adamlar yüz kızartıcı işler yapmış, bize çok kötü olarak geri dönmüş diyeceksin. “Ben bunu İstanbul için demedim” diyemez. Çünkü fetih buna bağlıdır. Adamın biri çıkıp “İstanbul’u niye fethetmişler? Ne manası var?” demedi mi? bu, bu kafadan başka bir şeye gelmez. 

Şuanda Balkanlar elimizde dursaydı, Türkiye gibi olsaydı bu lafı diyemeyecekti. Fethedilen yerler elimizden çıkınca oraları örnek vererekten “Rezil edici, yüz kızartıcı işler yaptılar” diyor. Demekki İstanbul elimizden çıksa aynı lafı söyleyecek. Çünkü elden çıkan yer için bunu konuşuyor. Gavurun işgal ettiği yerler için bunu konuşuyor. Hâlbuki hala bütün Balkanlar Osmanlı adaletini arıyor, Osmanlı’ya hasret çekiyor. Şimdi “Osmanlı bu kadar farklı ırkı 400 sene nasıl barış içinde yaşatmış?” diyorlar. Son 50-100 senedir kan durmuyor. Daha yeni katliamlar yaşandı. 
 

FATİH KOVULMADI!

Gâvurların yaptığı bunca zulmü söylemiyor. Sırpların Müslümanlar yaptığı katliamları söylemiyor. Osmanlı’nın oralara adalet, hidayet götürmek için, İslam’ın davasını yüceltmek için yaptığı fetihler için “Kılıçla geldiler, tüfekle kovuldular” diyor. Ne tüfekle kovulması?! 

İttihat Terakki’nin rezillikleri,  Jön Türklerin rezillikleri, gâvurlara meyletmeleri ve İslam’ı terk etmeleri yüzünden oldu. Osmanlı’yı yıkan zihniyet oralardan kovuldu. Fatih kovulmadı! Bu nasıl bir mantıktır?! Ne çarpık bir zihniyettir bu?! Yaşadığı toprağa ihanettir bu. Yediğin içtiğin topraklar fetih arazileridir yahu! Eğer fetihler mal-mülk sevdası için yapılan şeylerse çık git İslamoğlu. 

Nereye gideceksin bakalım? Ecdadımızın fethettiği yerleri çıkarırsan gidecek yer bulabilecek misin bakalım? Onun için bunu son derece şiddetle kınıyorum. Ecdadımızın hakkını muhafaza etmezsek onların kemikleri sızlar. 

Talihsiz açıklama

Ve bu fethettikleri topraklarda faydalanmak bize haram olur. Böyle nankörle oldukça Allah-u Teâlâ burada bu istirahatı ve rahatlığı nasip etmez ve devam ettirmez. Onun için biz Müslüman Türk toplumu olarak kıymetli Osmanlı ecdadımızın yaptıkları fetihleri son derece kutlanmaya layık buluyoruz.  

Hala İstanbul’un fethini kutluyoruz. Kutlamalıyız da. Ve bütün fetihleri kutlamalıyız, günlerini bile unutturmamalıyız. Onlar insanlığın faydası için yapılmış fetihlerdi. Dolayısıyla Mustafa İslamoğlu’nun bu konuşması çok talihsiz bir açıklama olmuştur. Ama iyi ki Fatih Altaylı sormuştur. Onun ne mal olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi