Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Hz. Adem yaratıldığında dünya vardı

Hz. Adem yaratıldığında dünya vardı

Mustafa İslamoğlu “Yahu daha günler yokken nasıl Âdem(Aleyhisselam)ı Cuma günü yaratacak?” diyor. Bir defa

Âdem (Aleyhisselam) yaratıldığında dünya vardı. Güneş ve ay da vardı. “Allah Âdem’i Cuma günü yarattı” hadisi sahihtir. Âdem (Aleyhisselam)ı Cuma günü yarattı hem de akşama yakın.

Mustafa İslamoğlu geçen gün “Yahu böyle bir hadis olabilir mi? Daha gökler yok, güneş yok, ay yok. Günler, geceler yok. ‘Allah Âdem’i Cuma günü yarattı’ diyorlar” diyor. “Allah Âdem’i Cuma günü yarattı” hadisi sahihtir. Âdem (Aleyhisselam)ı Cuma günü yarattı hem de akşama yakın. İkindiden sonra son saat. Akşama bir saat kala yani. Kıyametinde Cuma günü ve o saatte kopması zikrediliyor. Kuvvetli rivayetlere göre böyle. 

HADİS OKUSAM UYDURMA DİYECEK

Şimdi buna da “Yahu daha günler yokken nasıl Cuma günü yaratacak?” diyor. Bir defa Âdem (Aleyhisselam) yaratıldığında dünya vardı. Güneş ve ay da vardı. Bir defa bunları bilmesini rica ederiz. Âdem (Aleyhisselam) yaratıldığında Cuma günü de vardı. Onu da geçelim. Ben buna bir ayet okuyacağım. Hepinizin bildiği ve meşhur bir ayet okuyacağım. Hadis okusam yine uydurma diyecek. Hâlbuki bu hadis sahih. Müslim’de var. 

6 GÜNDE YARATTI

“Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık.” (Kaf-38) buyruluyor. Şimdi gökler ve yerler daha yaratılmamış. Yaratıldığı zaman da 6 gün içinde yaratılmış. Bu da Pazar’dan başlıyor Cuma bitiyor. Pazar’ın adı Arapça’da Ehad’dır. Ehad 1 demektir. İlk gün Pazar. Pazartesi İsneyn, Salı Sülasa, Çarşamba Erbi’a, Perşembe Hamis. Geldik Cuma’ya. Cuma’ya 6 demiyor. İçtima. Bütün işler toplandı. Olan oldu, yaratılan yaratıldı. Âdem ile Havva annemizin buluşmasından tut, ruh ile bedenin buluşmasından tut vs. Âdem (Aleyhisselam)ın yaratılması falan bu Cuma günü. Cumartesi’nin adı Sebt. Sebt kesmek demek. Yaratma işi kesildi demek. Yaratma fiili durdu yani. Gökleri ve yerleri 6 günde yaratmış. 

MAHALLİ YOKSA KENDİ DE YOK

Peki, bu adama soralım, gün ne ile oluyor? Güneş ve ay hesabıyla, güneşin doğup, batmasıyla oluyor değil mi? Güneş olmadan gün olur mu? Olmaz. Peki, göklerden ve yerlerden evvel güneş, ay var mı? Yok. Güneş nerden olacak! Güneş 2. katta duruyor. Yeri yok ki kendi olsun. Bina olmasa lambayı nereye takacağız. “Ayı göklerin içinde bir nur, güneşi de bir lamba yaptı.”  (Nur-16) buyruluyor. Göklerin içinde olduğuna göre mahalli yoksa kendi de yoktur. Çünkü göklerin içinde diyor. Birçok ayet-i kerime buna delildir. 

DENK GELEN ZAMAN

Furkan Suresi’nde “Gökte burçları var eden, onların içinde bir kandil (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan-61) buyruluyor. Hal böyle olunca gökler ve yerler yokken güneş ve ay olmaz. Güneş ve ay yokken gün, gece olmaz. Peki, Allah-u Teâlâ “Gökleri ve yeri 6 günde yarattım” diyor. Bu ayete inanıyor musun? İnanmıyorum derse gâvur olacak? İnanıyorum deyince gel çöz! Bunun çözümü şudur: Allah-u Teâlâ indince zamanın ta ezelden güneş dahi yokken olsaydılar, hangi saat, hangi an, hangi güne denk geleceğini biliyor. İşte o günlere denk gelen zamanda yarattı yerleri, gökleri. Yoksa güneş yokken Pazar, Pazartesi tabi ki yoktu.

ÖNCE CİNLER YARATILMIŞTI

Âdem (Aleyhisselam)da öyle değil. Çünkü Âdem (Aleyhisselam)da gökler, yerler zaten yaratılmıştı. Çünkü Âdem (Aleyhisselam)ı “Ben yeryüzünde halife yaratacağım” diye meleklere beyan ettiğinde yeryüzü var. Melekler de “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz.” (Bakara-30) dediler. Çünkü 2000 sene evvel dünyada cinleri iskân etmiş. Cinlerde birbiriyle savaşmış, kavga etmiş. Bizim insanlar gibi onlarda birbirleriyle uğraşıyor. Ve böylece melekler onları denizlere, adalara sürmüşler. Yani melekler cinlerin ifsadını bildiği için “Yeniden aynı türden fesatçıları da mı yaratacaksın ya Rabbi?” diyorlar. Bunu dedikleri meselede yeryüzünün olduğu ve evvelce fesat çıkaranların bulunduğu zaten ayette çıkıyor. Dolayısıyla Âdem (Aleyhisselam) yaratılırken dünya, güneş, gün, Cuma falan vardı. Bunu anlamayacak ne var? Peki, ayette gökler, yerler yaratılırken gün yoktu. Ama orada ne manası var? Zaman diliminde o günlere tekabül eden mevsimde yarattı. 

CENNETTE GECE YOK

Bunu daha iyi anlayalım diye açalım. Cennette güneş, ay var mı? Yok. Gün, gece var mı? Yok. Cennet hep gündüz. “Allah indince ikram günü Cuma günüdür” buyruluyor. Cennette ikram nedir? Cennette bütün nimetler, köşkler, saraylar hepsi var. Ama en fazla ikram Mevla Teâlâ’nın cemalini müşahededir. Mevla’nın cemali cennette Cuma günü görülecek. Umumi cennet ehline iki bayram günü görülecek. Peki, cennette ramazan var mı ki ramazanın bayramı olsun? Zülhicce var mı ki zülhiccenin bayramı olsun? Ama “İki bayram günü Mevla Teâlâ’nın cemalini cümle cennet ehli görür” diyor. Daha özelleri haftada bir cumaları görür. En faziletle makam sahipleri sabah, akşam Mevla’nın cemalini ziyaret 

eder. Allahım o makama ihsan eyle bizi. Allahım bizi hurilerle, köşkle, sarayla kanaat edip de bu makama ulaşmaktan, geri kalmaktan muhafaza eyle ya Rabbi. Sabah, akşam ziyaret edebilmek çok büyük bir makam. Daha da yüksek makamlar var. 

ZİYARETLER TAKVİME BAĞLANMIŞ

Şimdi o zaman Allah indince güneş kalksa da, ay kalksa da, cennette devamlı gündüz olsa da Mevla’nın ilminde hangi saat dilimi, gece gündüz olsaydı, güneş, ay devam etseydi hangi saat bayrama denk geliyor, hangi saat cumaya denk geliyor Allah bunu bilir. Ona göre de ziyaretler takvime bağlanmış.

ZOR BİR ŞEY DEĞİL

Yani demek istiyorum ki Âdem (Aleyhisselam) yaratılma hadisesinde güneş, ay hesabıyla Cuma günü yaratılmış olmasaydı bile yine de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Cuma günü yarattı” buyurduğuna göre demek ki o zaman dilimince yarattı manasını anlamamız yine de kolay olacaktı. Zor da bir şey değildi. Çünkü gökler ve yerlerin günlerde yaratıldığı buyruluyor. Hâlbuki gün mefhumu yok. Bunları birbirine bağladığın zaman hadis-i şeriflerin ne kadar sahih olduğunu anlıyorsun. 

TEVBEYi GECiKTiRMEKTEN SAKININ

 

Elli dört farzdan on üçüncü farz “Tövbe”dir

Allâh-u Teâlâ şöyle buyurnuştur:

 “Ey mü’minler! Hepiniz Allâh-u Teâlâ’ya tövbe (ve rucû) ediniz ki felâh (ve kurtuluş)a eresiniz.” (Nûr Sûresi:31)

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Kişinin günahlarına pişman olması tevbedir.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:16) 

KALPTEN NEDAMET

Yâni yalnız dil ile ‘Tevbe ettim’ demekle olmayıp, bilakis günahlarına kalpten nedâmet ve pişmanlık duymak ile tövbe olur.

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Günahından tevbe eden kişi, hiç günahı olmayan kişi gibidir.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:16)

MELEKLERDEN BİRİ GİBİ

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

 “Allâh’a, tevbe edici günahkâr bir kulun sesinden daha sevgili hiç bir ses yoktur. 

Her ne zaman: ‘Yâ Rabbi!’ dese Allâh-u Teâlâ: ‘Lebbeyk yâ kulum! Ne murad edersen iste. 

Sen Benim katımda meleklerimden biri gibisin. Ben sana sağından ve solundan, üstünden ve kalbinde gizli olandan daha yakınım. Ey meleklerim! Siz şâhit olunuz ki o kulumu mağfiret eyledim.’ buyurur.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:16)

NALİNİN TASMASINDAN YAKIN

Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: 

 “Tevbeyi geciktirmekten sakınınız. Allâh-u Teâlâ’nın muâmele-i hilmine (acele cezâ vermemesine) aldanmaktan sakınınız ve biliniz ki cennet ve cehennem sizin birinize, nâlinin tasmasından daha yakındır.  

Artık zerre miktarı hayır işleyen kişi sevabını görür. Zerre miktarı şer işleyen kişi de azabını görür.” (Salâhî Efendi, Ellidört farz şerhi, sh:17)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi