Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Tanzimat’tan Beri Aklımıza Saldırıyorlar

Tanzimat’tan Beri Aklımıza Saldırıyorlar

Kıymet” her zaman saldırganın hedefindedir. 

Kıymeti koruyamazsan kıymetsizler sana yaşama hakkı tanımazlar.

Akıl ne büyük bir kıymet ve de nimettir...

Aklın kurulmuşu veya bağımlısı bir tarafa, asıl olan akla yön verecek ilkelerin nereden neşet ettiğini, hangi ak derenin veya çöplüğe atılanların eseridir.

Akıllıca mı akılsızca mı?..

Anadolu baştan başa bir kıymet, tarihin en eski çağlarına bile ışık tutacak kadar dopdolu, zengin ve de göz kamaştırıcı. O yüzden her gelen bu topraklara saldırıyor.

Bu toprakların aklı bizim yerli aklımızdır...

Tarihin bize sağladığı milli ruh kurutulduğu an Ortadoğu’da barış diye bir şey kalmayacak. O yüzden bütün hesaplar bizim üzerimizden yapılıyor.

“Parçala, yönet” ve de “sömür” taktiği...

Neden idam edildiler sorusu?.. İskilipli Atıf Efendi, Trabzon mebusu Ali Şükrü, Topal Osman ve meclis koridorlarında kurşunlara hedef olan birçokları...

İstiklal Mahkemeleri’nin ipe çektirdiği mazlum insanları say deseniz sayamam.

Dikkat edin, bu kanlı oyunda en çok kim astıysa, kim kestiyse büyük adam oldu, meydanlara o gibilerin heykellerini diktiler... 

 “30 bin insanın katlinden ben sorumluyum” diyen Öcalan da büyük adam!

Büyük adam olmasaydı koca İmralı şahsına tahsis edilir miydi?.

Tarihi mi yeniden yazsak, yoksa cumhuriyetçilerin “kazanımlar” dedikleri Avrupalılaşmayı sil baştan mı etsek?..  “Yurtta sulh cihanda sulh” dediler amma her taraf yılan ve çıyan gibi kaynıyor. Bu coğrafyada tutuşmayan yer mi kaldı.

Kanımız damarımızda, aklımız başımızda değil.

Dahası Müslüman Müslüman’ı adeta çiğ çiğ yiyor...

Lozan teslimiyeti sonrasında “haddi müdafaa” amma, kavmiyetçilik belası yüzünden üç kıtadan elde avuçta vatan diye bir şey kalmadı. 

Çapsızlar sardı ortalığı.

İsmet Paşa, dargın olduğu Mustafa Kemal’in hatıra defterine “Eşsiz Kahraman Atatürk. Vatan sana minnettardır!” yazmasaydı vatan dediği koltuğuna geçip oturamazdı. 

Bu ülke yıllarca Şef devrini yaşadıktan sonra NATO limanına sığındık.

Kaddafi, NATO gücü ile linç edildi.

Bizi de Libya pazarından kovdular.

Diğer nato mermer de Suriye’dir... Katil Esed’i düşüreceğiz diye müttefikimiz ABD’nin peşine takıldık amma ihale üzerimizde kaldı. 

Obama ile Putin kadehleri Suriye’nin geleceğine kaldırıyor. 

Sofrayı Şam’da kurdular eh bize de Kandil’i ayırdılar... 

Onlarınki bölüşme bizimki hattı müdafaa!

Yılan, çıyan hepsi bu topraklara karşı birlik halinde saldırı palanları yapıyorlar. 

PKK bölgemizde tek başına bir örgüt değildir.  

İstese de silahı bırakamaz...

Silahı veren emri de verir.

Ne zamana kadar ihanet çemberi?

Ne zaman ülkenin siyasi istikrarı oturur, yatırımlar yerini bulur, dış pazarlara açılırız o zaman etrafımızdaki kara bulutlar dağılmaya başlar...

Bu ülke 1 Mart Tezkeresi’nden askeri vesayetine kadar değişik aşamalardan geçti. Kim ne şekilde burun kıvırırsa kıvırsın, 10 yıl öncesine göre farklı bir ülkeyiz.

Bakışlarımız, yol ve yöntemlerimiz oldukça değişti... 

Çok şeylerden dersler aldık... 

Daha yakınlarda cemaat deyince içten gelen hürmetimiz vardı. 

Bazı isimleri duyunca da saygı belirtileri görülürdü çehremizde. 

Şimdi de tam tersi oluyor...

Ekranlarında boy gösteren HDP sevecenlerini görünce bu sefer yüzümüzün rengi yüz seksen derece dönüyor... Anladık aklımıza saldırıyorlar... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi