Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Halkımızın yardım duyguları köreltilmeye mi çalışılıyor?

Halkımızın yardım duyguları köreltilmeye mi çalışılıyor?

Deniz Feneri davası münasebetiyle Doğan Medya Grubu’nun başlattığı kampanya bir yandan Başbakan’ın sinirlerini bozarken öbür yandan halkımızın yardım duygularını köreltiyor. İster istemez kafalarda birtakım şüphelerin oluşmasına vesile oluyor. Doğan Grubu’nun yürüttüğü kampanyanın hedefinin sadece Almanya’da toplanmış yardım paralarının amaç dışı kullanıldığını ispatlamak, yani halkımızın yardım paralarına sahip çıkmaktan ibaret olmadığı ortada. Belki böyle bir dertleri hiç olmadı. Olayın siyasi boyutu ön plana çıkartılıyor ama belli ki Başbakan Erdoğan başta olmak üzere iktidara karşı da bir yıpratma kampanyası yürütülüyor. Almanya’daki Deniz Feneri davası vesilesiyle bu fırsatı yakaladıklarını düşünüyorlar.

Kampanyanın dışa yansımayan bir de laiklerin fırsat bu fırsat deyip kendilerine göre laiklik karşıtı kabul ettiklerine yönelik bir linç girişimi olabileceği de akla geliyor.

Ne yazık ki, bilerek ya da bilmeyerek Almanya Deniz Feneri davası vesilesiyle bu fırsat verilmiştir. Ancak, Almanya’da dava sonuçlanmış, suçlu bulunanlar cezalandırılmış olmakla birlikte mesele başka boyutlarıyla gündemde tutulmaya çalışılıyor. Ne var ki işin bu noktasında adı geçenler ortaya çıkıp “Bizim veremeyeceğimiz hesabımız yok. Sözünü ettiğiniz şirketlerdeki ortaklığımızın kaynağı bellidir. Bu ortaklıkların oluşumunda Almanya Deniz Feneri’nden aktırılmış bir kuruş bile yoktur” demiyorlar. Demek için neyi bekliyorlar anlamak da mümkün değil.

Sessiz kalmakla meselenin gündemden düşeceği mi düşünülüyor bilemem ama bu olayın iki boyutu var ve bunun siyasi boyutu belli ki AKP iktidarının düşüşünü başlatan hareket noktası olmaya doğru hızla ilerliyor. Elbette işin siyasi boyutu bizden ziyade Başbakan ile tartışmalarda adı geçenleri ilgilendirir. Ancak, halkımızın yardım duygularının körelmesine, yardım severlerin kafalarında şüpheler oluşmasına ve giderek bu şüphelerin kesinleşmesinde ülkemiz açısından ciddi sonuçları oluşabilir.

Türkiye Deniz Feneri’nin bir proğrama halkımızın gösterdiği ilgi ile ortaya çıktığını ve böyle bir derneğin kurulması ile birlikte hızla büyüdüğünü hatırlıyorum. Şahsen Deniz Feneri proğramını takdirle sürekli izlerdim. Dernek haline gelişini sonradan öğrendim. Yani Deniz Feneri Derneği ile hiçbir ilgim olmadı. Olsaydı da bugün bunu göğsümü gere gere açıklardım. Ancak, yurdun çeşitli köşelerinde meydana gelen felaketlere anında koştuğunu, yardım elini uzattığını binlerce prefabrik evi felakete uğrayan insanlarımızın hizmetine sunduğu uzaktan takip ettim. Diyebiliriz ki Deniz Fener Derneği’nin gösterdiği başarı ve halkımızın ilgisi daha sonraki yıllarda başka yardım derneklerinin de kurulmasına öncülük etmiştir.

Adeta halkımız arasında yardımlaşma yarışı başladı. Nerede sıkıntı çeken yardıma muhtaç bir kişi varsa bu derneklerden birine müracaat ederek yardım talebinde bulunabiliyordu.

Demek istediğim o ki, Doğan Medya Grubu’nun Almanya Deniz Feneri münasebetiyle başlatmış olduğu kampanya halkımızın işte bu yardım duygularının azalmasına vesile oluyor ki beni en çok işin bu yönü ilgilendiriyor. Aslında keşke ülkemizde yardıma muhtaç kimse kalmasa devlet oluşturduğu kurumları vasıtasıyle herkesi kanatları altına alabilse de bu yardım derneklerine ihtiyaç kalmasa.. Ama, bu mümkün olmuyor.. Dünyanın en zengin ülkelerinde bile sokaklarda yaşayan, dilenerek karınlarını doyurmaya çalışan insanlar çokça var. O bakımdan toplumun tüm fertleri sosyal güvenlik kapsamına alınmış olsa da sivil yardım kuruluşları gerekli. Belki de insan olmanın gereğinin bir sonucudur bu tür yardım kuruluşlarının oluşması. İyi de oluyor. Toplumsal barışın yolu da zaten buradan geçiyor. Toplum olmak, fertlerin birbirlerine karşı ilgileriyle mümkündür.. Bir başka ifade acılar ve sevinçler paylaşıldığı oranda toplum sağlamlaşır, kardeşlik duyguları pekişir.
Bunun sonucu olarak gerek bu kampanyada adı geçenler gerek siyasi iktidar, meydan okumalardan vazgeçerek açık tavır belirlemelidirler. Bir diğer ifade ile yöneltilen eleştirilere susarak ya da inkar ederek cevap vermek artık toplumu tatmin etmiyor. En kısa zamanda bu kampanyada hedef gösterilen kişiler meseleyi mahkemeye taşıyarak buna son vermelidirler. Sessiz kalmakla sadece halkımızın yüreğinde birtakım şüphelerin oluşmasına yardım etmiş olmuyorlar, onları güçlü kılan siyasi iktidarı ayağından tutup aşağıya doğru çekiyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi