TEMİZ TOPLUM, TEMİZ SİYASET

TEMİZ TOPLUM, TEMİZ SİYASET

Deniz feneri ekseninde başlayan tartışmalar, siyaset yapanlar için önemli mesajlar taşıyor.
Doğan medyasının rant kavgası bir yana , toplumdan gelen tepkiler temiz siyaset ihtiyacını yansıtıyor.

Merkez sağın iki önemli partisi ANAP ile DYP, yolsuzluklarla özdeşleştirildikleri için on yıl gibi, kısa bir zaman dilimi içinde silinip gittiler. Her ne kadar finali Cumhurbaşkanı seçiminde gösterdikleri basiretsizlikle yaptılarsa da bu iki partiyi sahnenin dışına iten asıl sebep yolsuzluk ve topluma yabancılaşmadır.

Deniz feneri, AKP’ye önümüzdeki günlerde aynı bağlamda önemli yolsuzluk ithamlarının yöneltileceğini gösteriyor. Yargı darbesi ile hedefe varamayanlar bu defa yolsuzluk istismarı ile hedefe varmaya çalışacaklar.

Her eleştiri ve ithamı siyasi muhalefet olarak niteleyip savunmaya geçmek AKP’yi zamanla yolsuzlukların hamisi durumuna getirir. Deniz Feneri davasında toplumun kafasının ne kadar kolay karıştığı, bu tür propagandaları kabule ne kadar teşne olduğu ortaya çıkmıştır.Bu medya bombardımanı karşısında temiz olmak, temiz bir imaj için yeterli değil. Buna toplumu da inandırmak gerekiyor.

AKP, Şaban Dişli meselesinde kararlı bir kompozisyon çizmedi.
Şimdi deniz Feneri davasında da benzer ikircikli bir tavır gözleniyor. Bu mütereddit tutum AKP’ye oy veren, onun dostları denilebilecek çevreleri bile şüpheye düşürüyor. Halbuki hiçbir komplekse kapılmadan mesele yargıya havale edilip, hem bu kişi ve kuruluşların aklanmasına fırsat verilebilir, hem de AKP ile ilgili tereddütlerin önü alınabilirdi.Nitekim Bülent Arınç’ta iddialar medyaya taşınır taşınmaz net bir çıkış yaparak –kim ne yapmışsa hesabını vermelidir-demişti. Doğru olan bu tavır ne yazık ki AKP yöneticileri tarafından yeterince sahiplenilemedi.

Yolsuzluk tartışmaları, defolu siyasetçi tipi ile önemli işlerin başarılamayacağını, siyaset kurumunun bu tipler yüzünden belli çevrelere mahkum hale geldiğini gösteriyor. Sırtında küfesi olanlar, zamanla küfesiyle birlikte siyaset kurumunun sırtına yük oluyorlar. Bunları taşımak,başka işler yapmaya fırsat vermiyor.Bir kaç gündür siyasi gündemi işgal eden konulara bakıldığında bunun böyle olduğu anlaşılır.

CHP’nin, Aydın Doğan medyasının maksatlı tutumunu herkes biliyor. Ama bu maksatlı tutuma bakarak her şeyin güllük gülistanlık olduğunu, tüm isnat ve iddiaların muhalefetin başının altından çıktığını söylemek mümkün değil. Üstelik ortada Avrupa da ki insanlarımızı dolandıran, onların ümitlerini, emeklerini çalan Holdingler örneği varken. O holdingler ki Avrupa da ki işçilerimizin birikimlerini, alın terlerini nasıl da istismar ettiler. İslam a ve Müslümanlara ne kadar da zarar verdiler. Ya cahildiler ya da samimiyetle yola çıkmış yeteneksizler ordusuydular. Ne olurlarsa olsunlar asla erdemli değillerdi. Daha bu yara kapanmadan, bir yardım kuruluşunun ithamların merkezinde olması en çok yerli ve milli siyasete güveni aşındıracaktır. Bu toplum faziletli insanları, dürüstleri sever. Yöneticilerinin yanlış yapmasını istemez yapanları da asla affetmez.

Bütün bu gelişmelerden sonra AKP’ye önemli görevler düşüyor. AKP’nin iddialar karşısında alacağı tavır, siyasetin bundan sonraki kaderini de çizecektir. Yolsuzluklar karşısında kararlı, komplekssiz, dirayetli bir tutum hem AKP’ye hem de siyaset kurumuna itibar kazandıracaktır.
Aksi bir tutum mevzide bekleyen –darbe çığırtkanlarının ve statükocuların-ekmeğine yağ sürmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi