Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Ergenekon, PKK ve Susurluk

Ergenekon, PKK ve Susurluk

28 Şubat sürecinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan Bülent Orakoğlu, Kanaltürk’te “PKK’yı Ergenekon kurdurdu, Susurluk’un üzerine gidilebilseydi 28 Şubat süreci yaşanmazdı” demiş. Aslında Orakoğlu benzer düşüncelerini çeşitli ortamlarda dile getiriyor. Bu hususları anlatan kitaplar yazdı.

Orakoğlu’nun ESAM’da verdiği konferansı izledim ve farklı ortamlarda kendisiyle sohbet etme imkanı buldum. Her vesileyle yakın geçmişin perde arkasını aralayan, bilinmeyenlere ışık tutan Orakoğlu, yayınladığı Deşifre, Ankara’da Gölge Oyunları ve İhanet Çemberi isimli kitaplarında da yakın geçmişin karanlık dehlizlerine ışık tutmuş, bunları kamuoyu ile paylaşmıştır. Elbette Orakoğlu ortaya attığı iddiaları laf olsun diye de dillendirmiyor. Peki Orakoğlu’nun iddiaları gerektiği kadar yansıma buluyor, bu iddiaların aydınlatılması ve sorumlularının hesaba çekilmesi hususunda gerekli çaba gösteriliyor mu? Bu soruya evet demek bana göre mümkün değil. Bana göre bu iddialar her şeyin bir kenara bırakılması ve sadece bunların mahiyetinin anlaşılması için harekete geçilmesini sağlayacak nitelikte. Ne var ki herkes dinleyip “vay canına” deyip unutulmaya terk edildiği için bu ülkede herkesin yaptığı yanına kalıyor. Belki bunun tek istisnası Ergenekon soruşturması ve davasıdır. Ancak, Ergenekon ile ilgili gelişmeler devam ederken bir televizyon kanalında Orakoğlu kitaplarında aktardığı görüşlerini tekrarlamış ve “PKK’yı Ergenekon kurdurdu” diyerek can alıcı bir hususa dikkat çekmiştir. Aslında Orakoğlu’nun İhanet Çemberi kitabının alt başlığı “PKK’yı yöneten Türkler”dir. Bu alt başlık ile Orakoğlu’nun Kanaltürk’te söyledikleri arasında fazlaca bir fark yoktur.

Bu arada Bülent Orakoğlu’nun ısrarla vurguladığı bir başka husus ise “Susurluk’un üzerine gidilmiş olsaydı 28 Şubat yaşanmazdı” görüşüdür. Bu iddia üzerinde biraz düşününce aynı sonuca varmak mümkün. Bu arada sadece PKK’yı değil Dev-Sol, Hizbullah ve Hizbuttahrir gibi örgütlerin de Ergenekon tarafından kurulmuş olduğu iddiası aslında bu dava sebebiyle gözaltına alınan ve tutuklananlardan ibaret olmadığı, işin tepesine kadar gidilemediği sürece dile getirilen bu iddiaların köküne inilemeyeceği de görülüyor.

Ergenekon’un sadece emekli generaller ya da bir takım sivillerden oluştuğunu düşünmek Orakoğlu‘nun ortaya attığı iddiaları geçersiz saymak anlamına gelirki bu da Susurluk nasıl yarım bırakılmış ise Ergenkon’u da yarım bıraktırır. Soruşturmada tepeye kadar ulaşılamadığı takdirde yarım kalacak bir Ergenekon davasının fazla bir işe yaramayacağını şimdiden söylemek mümkündür.

Sadece PKK’yı Ergenekoncuların kurdurmuş olduğu iddiasının doğruluk kazanması bile bu örgütü on binlerce insanın katlinden sorumlu hale getirir. Hizbullah için de aynı şeyi söylemek mümkündür. Hizbüttahrir ile Dev-Sol olayı bir başka boyuta götürür.

Bülent Orakoğlu’nun bu iddiaları hiçbir belgeye ve delile dayanmadan sırf popülerlik olsun diye ortaya attığını düşünmek mümkün değil. Çünkü, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı gibi devlette çok önemli bir görevde bulunmuştur.

Ancak, gerçekten Ergenekon yukarıda sıraladığımız örgütleri kurmuş ve dolaylı olarak yönetmiş ise bu işin arkasında devletin bazı birimlerinin de bulunması gerekir. Devletten bağımsız bir takım kişilerin bir araya gelerek bu tür faaliyetlerde bulunması mümkün değildir. Peki böylesine işlere girmiş, farklı teşkilatlar kurmuş ve bu teşkilatlar on binlerce insanın ölümüne sebep olmuşsa ve bu oluşumun devlet katında yandaşları, yöneticileri ve destekçileri varsa nasıl olacak da sonuna kadar gidilecek? Gidilebilecek mi? Eğer gidilemeyecek, Susurluk soruşturmasında olduğu gibi yarım kalacaksa o zaman böyle bir soruşturmanın başlatılmış olmasının hiçbir faydası olmayacak hatta toplumun korkuya kapılması ve sinmesi yönünde menfi etkileri de olabilecektir.
Bu bakımdan şu anda Türkiye’nin iki önemli meselesi vardır; İktidarı, muhalefeti, bürokratları ve yargı mensupları ile hep birlikte Ergenekon’un çözülmesidir. İlk önemli konu budur. İkincisi ise yeni bir sivil anayasa yapılmasıdır. Çünkü, Ergenekon’un sonuna kadar gidilemediği sürece yeni bir sivil anayasanın yapılması mümkün görünmüyor. Çünkü, PKK terörünün bitmesi de Ergenekon davasının sonucu ile yakından ilgilidir. Eğer PKK Ergenekon tarafından kurulmuş ise elbette önce Ergenekon’un tasfiyesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi