Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Bu memlekette kanun yok mu da herkes birbirine meydan okuyor

Bu memlekette kanun yok mu da herkes birbirine meydan okuyor

Siyaseten hangi tarafta olursanız olun Deniz Feneri Davası münasebetiyle başlayan tartışmalar karşılıklı meydan okumaya döndü. Başbakan ve yardımcılarından, Baykal ve yardımcılarına hatta Devlet Bahçeli’ye kadar bu tartışmada yer alan herkes birbirine meydan okumuyor. Sadece meydan okumakla da yetinmiyor haysiyet ve şeref ticareti de yapılmaya başlandı. Televizyon ekranlarında boy gösteren siyasiler önce karşı tarafı düelloya davet ediyor ve bu daveti yaparken de kendisinin haysiyet ve şeref sahibi olduğunu söyleyerek karşı tarafta eğer haysiyet ve şerefe sahipse hodri meydan televizyonda tartışmaya davet ediyor.

Böylesine çirkin, böylesine seviyesi düşük bir tartışma ile kim nereye varacak, kim hangi sonucu elde edecek bilemem ama sonunda bütün taraflar bir şeyler kaybederken, bunun da ötesinde siyaset seviye kaybedecek.

Siyaset adamı demek devlet adamı demektir. Yani tartışırken bile bazı kurallara dikkat etmesi gereken, gereğinden fazla konuşmayan, en önemli rakibi ile mücadelesini kanunlar çerçevesinde yürütmeye dikkat eden kişidir. Eğer devleti yöneten ve yönetmeye talip siyaset erbabı bir zamanların Amerika’sındaki kovboylara özenerek kafasını kızdıranı düelloya davet ediyorsa ülkemizde siyasetin çivisi çıkmış demektir.

Tartışmaları izlerken görüyorum ki, kim daha fazla bağırır, kim daha çok haysiyet ve şereften söz ederse o ölçüde haklı olduğunu ispatlamış olacak. Görüntü bu.. Bu arada televizyonların karşısına çıkan herkes elinde bir kağıt kameralara doğru uzatıyor.. Ekranlara herkes elinde kendine göre bir belge ile çıkıyor. Halbuki gösterilen bu kağıtların belge olup olmadığını milletin televizyonları izlerken bilmesi mümkün değil. Zaten milletin bilmesi de tartışmacıları çok fazla ilgilendirmiyor olacak ki, aynı üslup günlerden beri devam ediyor.

Hemen belirteyim ki kimsenin haysiyet ve şerefi bir başkasının takdiri ile iptal edilemez, yine birileri kendisini haysiyet ve şeref abidesi ilan etmesiyle o konuma gelemezler. Bu bakımdan televizyon ekranlarındaki tartışmanın sona erdirilmesi gerekiyor. Eğer bu memlekette kanunlar ve mahkemeler varsa bu tartışmaların açığa kavuşturulması gereken yer mahkemelerdir. İddiaların varsa belgelerinin sunulacağı yer mahkemeler olduğu gibi karar mercide oralardır. Televizyon ekranlarında sürdürülen tartışmalarla kimin haklı kimin haksız olduğunu milletin anlaması genellikle mümkün olmaz.. Kim daha çok bağırıyor, kim daha çok laf ediyorsa belki kamuoyunu kendi yanına çekmiş olabilir ama bu meselenin adalet çerçevesinde çözüldüğü anlamına gelmez.

Tartışmalarda taraf olan siyaset erbabının maksadı gerçeğin ortaya çıkmasından çok kamuoyu önünde puan toplamak ise bunun ülkeye hiçbir yararı olmadığı gibi kendilerine de olmaz.

Bu arada üzerinde durmak istediğim, daha doğrusu dikkatimi çeken bir husus da günlerden beri gazeteler ve televizyonlarda adeta karşılıklı suçlama yarışı ile birlikte bir de belge yarışı sürdüğüne göre bu belgeler ileri sürülen suçlamalar bakımından delil teşkil ediyorsa ihbar anlamında değil midir? Savcıların kendiliğinden harekete geçmesi gerekmez mi?

Çünkü, öylesine iddialar CHP’li Kılıçdaroğlu marifetiyle gazetelere yansıyor ki savcıların resen harekete geçmesini bekliyor insan. Hiç olmazsa bu iddialar araştırılır doğru olup olmadığı mahkemece tescil edilir ve tartışmalar da böylece sürüp gitmez. Söz gelimi en son ortaya atılan bir iddiaya göre Mehmet Gürhan Almanya’da cezaevindeyken İstanbul’daki bir noter vasıtasıyla vekaletname vermiş. Böyle bir olay gerçek midir? Gerçek ise Gürhan izin alıp mı buraya gelmiştir? Kısacası işin doğrusu nedir kamuoyunun bilmesi gerekmez mi? Çünkü, ister istemez ortaya atılan iddialar toplumun kafasını bulandırıyor. Eğer bu iddia ciddi ise bundan önceki iddiaların ciddi olması ihtimali de vardır.

Bu bakımdan artık karşılıklı meydan okumalar bir kenara bırakılarak tüm taraflar meseleyi mahkemede çözüme kavuşturmalıdır. Karşılıklı meydan okumalardan da anlaşıldığına göre herkes kendisini haklı bulmakta, kanunlara aykırı bir davranışlarının olmadığını düşünmektedir. Bu bakımdan tartışmanın seviyesini daha fazla düşürmek, insanların haysiyet ve şerefleri ile daha fazla oynamamak için tartışmanın mahkemeye taşınması gerekiyor. Çünkü, giderek tartışma da ilgisiz alanlara girilmeye başlanmış durumda.. Söz gelimi Deniz Feneri davası ile başlayan tartışmalar ile bir ticaret merkezine ortaklık arasında doğrudan bir bağlantı olmamasına rağmen birkaç gündür bu konu gündemde. İnsanlar kaynağını izah edebildikleri sürece istedikleri şirkete ortak olabilirler.. En azından ben böyle biliyorum. Bir takım imalı söz ve yayınlarla insanları köşeye sıkıştırmaya çalışmak medyanın işi olmamalı.
Lafı uzatmanın anlamı yok.. Artık bu iş karşılıklı laf yarışından biran evvel çıkartılarak ortada bir suç unsuru olduğuna inanılıyor ve bu hususta ellerinde belgesi olanlar varsa konuyu ya mahkemeye taşımalıdırlar ya da susmaları gerekir. Ülkenin acil çözüm bekleyen meseleleri üzerinde kafa yorulması gerekirken giderek anlaşılması zor bir tartışma ile vakit geçirilmesi ülkemiz açısından kayıptır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi