Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Allah’ını seven defanstan ayrılmasın

Allah’ını seven defanstan ayrılmasın

Bugün başlığa bir kitabın ismini aldım. Elbette laf olsun diye bu başlığı seçmiş değilim. Geç de olsa okuyup çok beğendiğim, hâlâ kitaplarla bağını kesmemiş, beyin konforum bozulmasın diye kalıplaşmış değerlendirmelerin dışına çıkabilenlerle paylaşmak için seçtim. Kitapta ağırlık olarak sistem eleştirisine ağırlık veriyor. Bunu yaparken bir kesimi dışarıda bırakarak onlara torpil yapmıyor. Kitabın kapağında yazar ad olarak (mb) harflerini, daha doğrusu müstearını kullanıyor. Belli ki adının ve soyadının baş harflerini kullanmayı yeterli görmüş. Yazar uzun değerlendirmelerin ardından kitabın bir yerinde, “Gol atacağız diye bu kadar da açılmanın bir anlamı yok. Allah’ını seven defansa gelsin” diyerek sistemin bekçileri iç ve dış odakların tepkisini çekmemek için değişime uğrayanlara kananlara çağrıda bulunuyor. Hemen belirteyim ki, 180 sayfalık kitabı bir gecede heyecanla okudum. Üslup olarak insanı sürükleyen, ele aldığı konu ve değerlendirmelerle toplumsal yapımızı irdeleyen yazar, Müslümanların yaşadığı çelişkilere özellikle dikkat çekiyor. Demokrat muhafazakârlık adı altında piyasada boy gösteren siyasi kadroların bir takım çevrelere nasıl hizmet ettiklerine vurgu yapıyor. Elbette toplumsal çözülme ve başkalaşmaya da dikkat çekiyor. Bu toplumsal çözülme ve bozulmadan toplumun her kesiminin etkilendiğini, insanımızın inanç ve ideolojisi ile yaşadığı çelişkiyi gözler önüne seriyor.        

Öncelikle kitabın okunmasını tavsiye ederken içeriğine dönük bilgi vermek adına birkaç kısa alıntı yapmak istiyorum:

“Mülkiyet dünyanın tanrısı olmuş. Mesai bir ritüeldir. Geç kalmak mahrum kalmaktır. Mesai kazaya bırakılamaz, tehir edilmez. Çalışanların cesetleri ve ruhları otomobil, daire ve sınırlı günlerde tatil keyfi karşılığında satın alınmıştır. Kapitalizmin dişlileri dönüyor, yoksulların bedenlerine diş geçirenler büyüyor.”

“Piyasada ‘üç din tek tanrı’ sloganlarıyla arz-ı endam eden dinler arası diyalog cenahı da aynen Yahudiler gibi çalışıyor. Gayeleri İslam’ı Yeni Dünya Düzeni’nin Roma’sı ABD, AB ve İsrail üçlüsüyle barıştırıp, faizci küresel köle düzenini Allah adına onaylatmanın peşindeler.”

Son bir alıntı ile sizleri baş başa bırakırken kitabı okumaya tekrar davet ediyorum. Bir solukta okuyup bitireceğiniz inancıyla;

Altmış yıldır bu memleketi muhafazakâr kadrolar yönetiyor.

Menderes, Demirel, Özal ve uzantıları.

Altmış yıldır Amerika ile müttefikiz, İsrail ile müttefikiz, Avrupa Birliği’nin kapısındayız.

Dar bir coğrafyanın içine tıkılmışız.

Yeryüzünün tanrılarından izin almadan, sınır ötesi ittifaklara giremediğimiz gibi sınır ötesi meselelere de müdahale edememişiz.

Tüm ilişkilerimiz icazetli olmuş.

Sıkışıp kaldığımız coğrafyanın içinde de kendi halkımızı, emperyalist güçlerin ileri karakolları, bankaların önüne atmışız.

***

Sonra bir adam çıkmış. Kapitalizm de komünizm de Siyonizm’in evlatlarıdır demiş. Bu ülkede sağcılar ve solcular Batı Kulübü’nün taklitçi kardeşleridir demiş. Faizci ekonomik sistem köle düzenidir, demiş. Nemrut’un karşısındaki İbrahim gibi dünyanın emperyalist kadrolarının karşına dikilmiş. Yeryüzünün tanrıları kendilerine meydan okuyan bu adamı görünce gazaba gelmiş. O, tüm engellemelere rağmen bir ömür mücahedesine devam etmiş.

İşte o adam; kim ne derse desin, çağının en büyük devrimcisidir.

Bu kadar alıntı yeter sanıyorum. Tamamını kitaptan okumanızı tavsiye ediyorum. Kitabı MGV Yayınları’ndan temin etmek mümkün.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi