Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Ana gündem terör ve Suriye iken başkanlık niçin tartışılır?

Ana gündem terör ve Suriye iken başkanlık niçin tartışılır?

Teröristlerin elindeki silahların büyük bir bölümünün elinde ABD ve AB ülkelerine ait silahların olduğu yıllardan beri biliniyor. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne gönderilen silahların PKK ve PYD’nin eline geçtiği çeşitli kereler ifade edildi ve yazıldı. Tüm bu açıklama ve yazılanların yalanlanmadığını da unutmuş değiliz. Bu arada PKK terör örgütünün bir kısım yöneticilerinin AB ülkelerinde oturduğu, bu ülkelerden temin edilen paraların örgüte aktarıldığı da kimsenin meçhulü değil. Terör örgütü PKK’ya Batılı ülkelerin verdiği desteğin sadece silahtan ibaret olmadığı da biliniyor. Çevik Güç adı altında oluşturulan ABD gücünün yıllarca PKK’lı teröristleri eğittiğini bu milletin unutmuş olması düşünülemez. Uzun yıllar Rusya’nın PKK ile ilişkisi siyasi destekle sınırlı görünüyordu. Ne zaman Irak’ın ardından ABD ve koalisyon güçleri Suriye’yi de yeniden dizayn etmeye kalktılar devreye Rusya girdi. Aslında Rusya’nın Suriye’de devreye girmesi parçalanacak Suriye’de yıllardan beri koruduğu mevcudiyetini daha da güçlendirerek korumak istemesinin ABD ve AB ülkelerine rağmen ortaya çıktığını söylemek doğru olabilir mi?

Bu bakımdan terör örgütleri konusunda samimi davranmayan sadece AB ülkeleri değil ABD ve Rusya’yı da birlikte düşünmek, topyekûn Batı olarak ifade edebileceğimiz ülkelerin tümünün terör konusunda samimi davranmadığını, söylemleri ile eylemlerinin tutmadığını, Türkiye’ye ve tüm İslam dünyasına zarar verebilecek her türlü oluşum ve gelişmeyi gizlemeye bile gerek duymadıklarının gizli bir yanı yok. Batılı ülkelerin sadece bugün değil, uzun yıllardan beri İslam dünyasına yönelik hesapları biliniyor. Buna rağmen özellikle ülkemizde bu gerçek biline biline Batı değer yargıları içinde erimek sevdası sürdürülüyor. Sanki Batı değer yargıları benimsenir, ortaya ne olduğu belirsiz kimliksiz bir toplum çıkartılırsa Batı’nın özelde Türkiye, genelde İslam dünyasına yönelik kötü niyetinin yerini Batı hayranı tipler tarafından iyi niyet ve samimiyetin alacağı sanıyorsa bunun büyük bir yanılgı olduğu çok geç olmadan anlaşılmalıdır.

Bir yandan her fırsatta Batılı ülkelerin (ABD, AB ülkeleri ve Rusya’nın) samimiyetsizliklerinden şikâyet edip, arkasından da onlarla her alanda birlikte hareket etmenin faziletlerinden söz etmek sanıyorum Batılılardan çok bizim tutarsızlığımızı ortaya koyuyor. Elbette, yeryüzünde herkes ile ilişkileri kesip tek başına yaşamak söz konusu değil. Ancak ülkemize yönelik terör örgütlerinin kurulmasından eğitimine, silah desteğinden siyasi ve maddi desteğe kadar her türlü desteğin Batılı ülkeler tarafından verildiğini söyleyip hatta samimiyetsizlikle suçlayıp ardından söz gelimi AB’ne girmeyi vazgeçilmez hedef olarak topluma takdim etmenin, arada bir AB ülkelerinden gelen sırt sıvazlamak anlamında sözleri başarı gibi takdim etmek sanıyorum bizim şaşkınlığımızı ortaya koyuyor. Sanki İslam dünyası kendini yetersiz görüyor, ille de Batılı ülkelerin desteğine ihtiyaç olduğunu sanıyor. Bu kompleksten kurtulup, net tavır sergilemeden Batılı ülkelerin ikiyüzlülüğünün sona ermesi mümkün olabilir mi? Yani, samimi bulmadığımız ülkelerle birlikte yaşamayı olmazsa olmaz olarak sunmak Batılıların samimiyetsizliğine benzemez mi?

Bu bakımdan gerçekten Batılıların samimiyetsizliğinden şikayetçi ve muzdarip isek AB ile birlikte olmak için çırpınmak yerine İslam dünyasının birliği için çalışmak daha doğru olur. İslam dünyasının birliğinin kolay olmayacağını söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalışarak Batı’nın söz konusu samimiyetsizliğinden ve ikiyüzlülüğünden şikâyet etmeye hakkımız olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdulkadir Özkan Arşivi