Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

AB’yi şaşırttık da teslim mi aldık?

AB’yi şaşırttık da teslim mi aldık?

Suriyeli sığınmacıların durumu, daha doğrusu AB ülkelerine gidişlerini engelleyerek Türkiye’de tutulmalarının sağlanması ile ilgili AB Zirvesi’nin haberleri medyanın önemli bir bölümünde, “Avrupa’yı şaşırttık. Oyun değiştirici olduk” başlıkları altında yer aldı. Peki, oyun değiştirici olduk ve Avrupa’yı şaşırttık da sonuç ne oldu? Bir şey olduğu yok. AB liderleri bir hafta süre istemişler. Bir hafta durum değerlendirmesi yapacak, ondan sonra karar vereceklermiş. Türkiye’nin teklifinin önemli bölümleri ikinci bir 3 milyar avro daha ödenmesi, Haziran’da AB ülkelerine Türk vatandaşlarının vizesiz gidebilmelerinin sağlanması. Ancak, vizesiz gidiş için 9 kanunun 1 Mayıs’a kadar Meclis’ten geçmesi gerekiyor. Bunun için Başbakan Davutoğlu CHP ve MHP’den destek istiyor. Eğer, 1 Mayıs’a kadar AB’nin istediği 9 yasa Meclis’ten geçmezse Haziran’da vizesiz AB, ileri bir tarihe erteleniyor. Bu arada Türkiye ayrıca 15, 23, 24, 26 ve 31. fasılların açılmasını istemiş. Ancak, kesinlikle açılması söz konusu olan 23 ve 24’üncü fasıllar. Diğer 3 faslın açılmasına özellikle Rumlar karşı çıkıyorlar. Eğer Yunanistan Başbakanı’nın İzmir’de ağırlanmış olması Rumların tutum değiştirmesini sağlarsa Türkiye’nin istediği 5 faslın açılması mümkün olacak. Ancak, tüm bunlar pek çok ihtimalin gerçekleşmesine bağlı. Bu arada İtalya’nın Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı düşüncesinden hareketle Türkiye ile yapılacak anlaşmayı bu şart hayata geçirilmediği sürece veto edeceği resmen açıklanmış durumda. Öte yandan Macaristan Avrupa’ya mülteci kabulüne kesinlikle karşı çıkıyor. Türkiye ile varılacak anlaşmayı baştan reddediyor. Sonuç olarak diyebiliriz ki, AB’nin sahneye koyduğu oyunun Türkiye tarafından değiştirildiği söz konusu değil. Belki o oyunu değiştirme niyeti var. Elbette bu niyetin gerçekleşmesini, Türkiye’nin oyun değiştirici olmasını gönülden arzu ederiz. Ancak, sanki AB Zirvesi’nde Türkiye’nin istekleri kabul edilmiş gibi bir hava estirilmesi toplumda mümkün olmayan beklentilerin gündeme gelmesine vesile olabilecek nitelikte.

Dünkü yazımda da dikkat çektiğim gibi uluslararası diplomaside yüzlerin gülmesine bakarak beklentiye girmek yanlış olur. Söz gelimi Yunanistan Başbakanı’nın İzmir’de ağırlanması ve ağırlama esnasında etrafa sürekli gülücükler dağıtmasının Ege’de dostluk rüzgârı estiği şeklinde değerlendirilmesi de bir gerçeğin ifadesinden çok temenniden ibarettir. Çünkü özellikle Kıbrıs konusunda estirilen bunca dostluk rüzgârına rağmen Çipras’ın ağzında olumlu bir söz çıkmamıştır. Çipras Ege ve Kıbrıs konularında iki ülkenin farklı düşündüklerini söylemekten geri kalmamıştır. Çünkü AB Türkiye’den değil Yunanistan’dan yanadır. Tüm çabalar Yunanistan’ı mülteci istilasından kurtarmaya yöneliktir.

Diyelim ki, Türkiye’nin istekleri doğrultusunda bir gelişme oldu. Kimse Türkiye’nin istediği fasılların hemen açılmasını, vizelerin hemen kalkmasını, 3 milyar avronun 6 milyara çıkmasını beklememelidir. İlerleme elbette sağlanabilir ama AB ülkelerinin Türkiye’ye bakışlarda köklü bir değişiklik oluşmadığı sürece Türkiye AB kapısında bekletilmeye devam edilecektir. Bunun aksi, yani açılması beklenen fasıllar arka arkaya açılsa bile Türkiye’nin tam üyelik yolunun açılması söz konusu olmayacaktır. Eğer üyeliğimizi AB ülkeleri kabul edecek olurlarsa o zaman Türkiye kendisi olmaktan çıkmış olacaktır. Çünkü Batılı ülkelerdeki Haçlı ittifakı hâlâ devam etmektedir. Bazıları ne kadar din farkını önemsemiyor olsa da Batılılar bunu önemsiyorlar. Onlar Türkiye ve İslam dünyasını sadece sömürülecek ülkeler olarak görüyorlar. Türkiye’nin ısrarlı bir şekilde uluslararası ilişkilerde “kazan-kazan” politikasını savunsa da onlar için önemli olan tek taraflı kazanmak, karşı tarafın sömürülmesidir. Bu anlayışı AB ülkelerinin Türkiye’nin hatırı için terk etmeyeceklerini unutmamak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdulkadir Özkan Arşivi