Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Çözümü olmayanlar siyaseti seviyesizleştirir

Çözümü olmayanlar siyaseti seviyesizleştirir

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Salı günkü grup toplantısında söylediği sözleri dün gazetelerden okudum. Okuduğumda şaşırmam, bu ne biçim üslup demem gerekirken yadırgamadığımı, söylenen sözlerin söyleyene yakıştığını düşündüğümden olsa gerek benim açımdan sürpriz olmadı. Siyaset ülke sorunlarına çözüm bulma ve teklifler sunma yeri olması gerekirken bu memlekette uzun yıllardan beri iktidarı ve muhalefeti ile laf ebeliği olarak algılandı ve kullanıldı. Çünkü sadece siyasette değil, hayatın her alanında söyleyecek sözü olanlarla konuşmaktan istifade etmek mümkündür ama söyleyecek sözü olmayanlar ya papağanlığa soyunurlar, kulaklarına fısıldananı tekrarlarlar ya da muhataplarına sövmeyi, hakaret etmeyi marifet sayarlar. Bu durum kişisel planda da siyaset sahnesinde de aynen geçerlidir. Siyaset söyleyecek sözü olmayanların ya da papağanların eline geçmişse sorunlara çözüm beklemek ve arada bir sunulan çözümleri tartışmak mümkün olmaz. O zaman meydan karşılıklı harekete kalır ki, buna isterseniz siyasetin seviye kaybetmesi deyin ya da sizde aynı tonda karşınızdakine saldırın netice değişmez. Çünkü ahlaksızlık ve seviyesizlik sergileyenlere aynı üslupla, “Ahlaksız ve seviyesiz” demek de seviye kaybını gösterir.

Ülke sorunlarını tespit etmek, siyasiler için tek başına yeterli değildir. Sorunları tespit etmek için ille de siyasetçi olmak gerekmez. Bu ülkede yaşayan herkes kendine göre bir takım sorunlarla boğuşuyordur ve bunu dile getirir. Sade vatandaştan siyasetçinin farkı sorunlara çözüm bulmak ve bu çözümü toplum ile paylaşmak, toplumun desteğini ona göre istemektir. Kısacası, sade vatandaş sorunlara kişisel planda bakarken siyasetçi sistem bazında bakmak ya mevcut sistemin hatalarını ortaya koymak, uygulanmakta olan sistemin ıslahı mümkünse bu yöndeki teklifleri tartışmaya açmak, ya da eğer mevcut sisteminin ıslah kabul edilemeyeceğine inanıyorsa o zaman sistemi tartışmaya açıp topluma en uygun gördüğü sistemi sunmaktır.

Ülkemizde çoğu zaman siyasi partiler kendilerini topluma nasıl takdim ederlerse etsin mevcut vahşi kapitalizme yönelik ciddi bir eleştiri ortaya koymadılar/koyamadılar. Böyle olunca aynı sistemin temsilcileri birbirlerinin yanlış ve eksikliklerinden yararlanma yoluna saptılar. Böyle olunca da iktidarda hangi partinin bulunduğu fazla önem taşımadı. Çünkü rahmetli Erbakan Hocamın ifadesiyle sağcısı ve solcusu ile bu ülkede siyasetçiler meydanlarda ne söylemiş olurlarsa olsunlar, iş başına geldiklerinde, dış politikada ABD güdümünde, ekonomide küresel sermayenin etkisinde oldular. Küresel sermayeye teslimiyeti reel politika olarak algıladıktan sonra vahşi kapitalizme karşı farklı bir sistem önermeniz mümkün olmazdı, olmadı da. Sadece farklı bir sistem savunuyormuş görüntüsü verilebildi. Bunun bir tek istisnası rahmetli Erbakan Hocamızdı. Ancak, vahşi kapitalizmin hortumlarını kesmeye kalkıştığınızda içerideki işbirlikçileri hemen devreye girdiler ve 4 partisini kapatarak beşincisini kurmak zorunda bıraktılar. Yani, mesele Erbakan Hocamın inancına gönülden bağlılığı ve ibadetlerine düşkün olması değildi, küresel sermayenin ve yerli işbirlikçilerinin hortumlarının kesilmekte oluşuydu. Böyle olunca ya küresel sermaye ile anlaşanlar -buna Siyonizm’le de diyebilirsiniz-  ya da mevcut sömürücü vahşi kapitalizme ciddi olarak itiraz etmeyenler iktidarda ve muhalefette uzun ömürlü oldular. Sonuç itibariyle mevcut sistemi içselleştirmiş olanların birbirlerine söyleyecek farklı sözleri olmadığı için ya sadece yanlış tespiti gündeme getirip buna çözüm sunmadan ömürlerini geçirdiler ya da siyaseti hakaret yarışı sandılar. Böyle olunca da siyasette seviyenin bugünkü noktaya inmiş olmasının fazlaca yadırganacak bir yanı yoktur. Kurtuluşun yolu ise mevcut vahşi kapitalizmi kutsamadan tartışmaya açmak, farklı görüş ve düşüncelere tahammülü geliştirebilmekten geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi