Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Su kuyusu mu açıyorlar elmas mı arıyorlar?

Su kuyusu mu açıyorlar elmas mı arıyorlar?

Dünyanın sömürüden kurtulması, huzur ve barışın hâkim olması için materyalist Batı medeniyeti ile mümkün olmayacağını, yeryüzünde İslam kültür ve medeniyetinin belirleyici olması gerektiğine vurgu yapmıştım. Bunun için sürekli sömürülüyoruz, katlediliyoruz diye şikâyetçi olmaktan çok ayağa kalkmamız gerektiğine vurgu yapmıştım. Bugün İslam anlayış ve medeniyetinin hayata yansıyan bazı örneklerine temas etmek istiyorum.

Ülkemizde çeşitli vakıflar ve yardım dernekleri var. Bu derneklerin bir bölümü dünyanın neresinde yardıma ihtiyacı olan varsa inançlarına bakmadan insanımızın kendilerine emanet ettiği yardım paralarını onlara ulaştırıyorlar. Son yıllarda başta CANSUYU Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olmak üzere çeşitli vakıf ve yardım kuruluşları temiz içme suyuna ihtiyaç duyulan dünyanın çeşitli ülkelerinde kuyular açıyor, önemli bir ihtiyaca cevap vermeye çalışıyorlar. Bu arada yine dünyanın çeşitli ülkelerindeki yetimlere yönelik faaliyetler sergileniyor. Binlerce insanımız Afrika’ya hiç gitmemiş, belki bundan sonra da gitmeyecektir ama temiz içme suyuna ihtiyacı olan insanların bu ihtiyacını gidermek için harekete geçiyor, bu hizmeti veren dernek ve vakıflara kuyunun açılma bedelini yatırıyor, böylece binlerce kilometre uzaktaki insanların sevincine vesile oluyorlar. İnsanımız bunu inancının gereği olarak ve sadece Allah rızasını gözeterek yapıyor. Bunu kesinlikle bir övünme vesilesi de yapmıyor. Sadece CANSUYU Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin Bangladeş, Benin, Burkina Faso, Çad, Etiyopya, Fildişi Sahili, Gana, Kamerun, Kamboçya, Liberya, Mali, Nijer, Orta Afrika, Pakistan, Senegal, Sierra Leone, Somali ve Togo’da 1435 su kuyusu açmış ve gelen talepleri karşılamaktadır. Doğal afetler karşısında yardım derneklerinin dünyanın her köşesine anında yardım götürmelerinin yanında çok önemsediğim bir başka husus ise çeşitli ülkelerdeki yetimlere de insanımız sahip çıkıyor. İmkânına göre bir ya da daha fazla yetimi sahipleniyor her ay belirlenmiş olan 100 lirayı yetimin ihtiyacının karşılanması için gönderiyor. Türkiye başta olmak üzere Lübnan, Suriye kampları, Çad, Somaliland, Kosova, Bangladeş, Gana, Filistin/Gazze, Pakistan, Kamerun, Yemen, Sierra Leon ve Liberya’da 5 bin 500’ü aşkın yetime insanımız sahip çıkmış durumda ve bu rakam her geçen gün artıyor. Gerek su kuyusu açılması, gerek yetimlere insanımızın sahip çıkması bize göre çok doğal bir olay. Çünkü inancımız bize bunu emrediyor. Ama Batılı için böyle bir şey söz konusu değil. Batılı bir ülkeye gidiyorsa vermek için değil almak için, en azından verdiğinden fazlasını tahsil etmek için gidiyor. Bunu yaşanmış bir olayla izah etmek istiyorum.

Afrika’nın bir ülkesine su kuyusu açmak için yıllar önce gönderilen bir ekip uçaktan inip kalacakları otele geçtiklerinde bazı görevliler geliyor, niçin geldiklerini ne kadar süre kalacaklarını soruyorlar. Ekiplerinde ihtiyaç olan yerlerde su kuyusu açmak için geldiklerini, mümkün olan en kısa zamanda kuyuları açıp insanların hizmetine sunacaklarını söylüyorlar. Görevliler gidiyor ama aldıkları cevaptan tatmin olmamışlar ki, ertesi gün bir daha geliyor, benzer soruları tekrarlıyorlar. Kuyu açmak için giden ekip böylesine sorgu suale tabi tutulmak karşısında üzülüyor ama sonunda izin çıkıyor ve ekip kısa zamanda kuyuları açıp musluktan su akmaya başlıyor. O ülkede işleri bitip bir başka Afrika ülkesine gitmek için ayrılırlarken bu defa büyük bir muhabbet ve coşku ile yolcu ediliyorlar.

Normal olarak binlerce kilometre uzaktan su kuyusu açmak için gitmiş insanlara böylesine şüphe ile yaklaşılması ve sorgulanmasına insanın üzülmemesi mümkün değil. Su kuyusu açmak için giden ekip üzülüyor ama niçin böylesine şüphe ile karşılandıklarını anlamak için bulundukları süre içinde bir araştırma yapıyorlar. Araştırma sonucunda aynı ülkeye ABD ve Avrupa’dan su kuyusu açmak için gelen bazı ekiplerin bir kuyunun açılması için aylar süren çalışma yaptıklarını, bunun sebebinin ise su bulmak ve insanların hizmetine sunmak yerine elmas ve diğer kıymetli maden araması yaptıklarını yetkililer fark ettikleri için gelenlere şüphe ile baktıklarını anlıyorlar. Yani, Batılı bir ülkeye yardım götürüyor ise bunu sadece gizli niyetlerini maskelemek için yapıyor. Kısacası Batılılar için sömürü esas, Müslümanlar için ise Allah’ın rızası. Bunun için diyorum ki yeryüzünde Müslümanların, İslam medeniyetinin belirleyici olması gerekiyor. Bunun başka yolu yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi