Ahmet Varol

Ahmet Varol

ABD çökerse

ABD çökerse

Bundan önceki yazımızda aktardığımız kıssada geçen bir ifade vardı: “Bu kez birbirlerine dönüp birbirlerini kınamaya başladılar.” Bugün Amerikan emperyalizminin işgalci ve saldırgan tutumundan dolayı global bir sarsıntıya yol açacağından korkulan krizin ortaya çıkmasından sonra da emperyalist güçler birbirlerini kötülemeye başladılar. Tabii hedefte en çok sorunun ana müsebbibi ABD var. Ama söz konusu kıssada kendinden söz edilen topluluk aynı zamanda bir şeyi itiraf etmişti: “Yazık bize! Doğrusu biz azgınlarmışız” Günümüzün azgınlarının da bunu itiraf etmeleri gerekir. Ama şimdilik sadece borsa tahlilleriyle oyalanıyorlar.
ABD Başkanı Bush kurtarma operasyonunda ısrarlı. Yedi yüz milyar dolarlık kurtarma planı, üzerinde bazı değişiklikler yapılarak Senato’da kabul ettirildi. Uygulamaya geçmesi için Kongre’de de kabul edilmesi gerekiyordu. Ben bu yazıyı yazarken henüz plan üzerindeki tartışmalar devam ediyordu ve oylama yapılmamıştı. Siz okurken belki oylanmış ve muhtemelen kabul edilmiş olacak. Ama ABD yönetimi bu planı gündemine almakla iki ucu keskin bir kılıç kullanmaktadır. Kurtarma planı uygulamaya geçirilse de bu ABD’yi bataklıktan çıkarmayacak. Belki, “biz batarsak hepiniz batarsınız” iddiasından yola çıkarak dış destek temin etmek için zaman kazanmış olacaktır. Zaten tahmin ediyoruz ki Bush’un ve adamlarının ısrarının sebebi de budur.
Peki, “biz batarsak hepiniz batarsınız” iddiası bir gerçeği mi yansıtıyor, yoksa ABD’nin aciz kaldığı bir konuda çağdaş emperyalist güçleri bir araya getirmeyi amaçlayan etkileme çabası mıdır?
Öncelikle şunu ifade edelim ki burada çökecek olan ABD emperyalizmi ve onun dünya halklarını kendisine hizmet ettirmeyi hedefleyen sultasıdır. Hitler’in oluşturduğu işgalci ve saldırgan hegemonyanın çökmesiyle Almanya ve Alman halkı ortadan kalkmadı. Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle başta Rusya olmak üzere bu birliğin çatısı altında bir araya gelen ülkeler ve o ülkelerde barınan halklar yok olmadı. Bugün ABD’nin karşı karşıya olduğu sarsıntının beklenen neticeleri doğurması durumunda çökecek olan da sömürgeci Amerikan hegemonyasıdır. Bundan Amerikan halkının etkilenmesi doğaldır, çünkü bu halk dünya ekonomisinden hak ettiğinden çok daha fazla pay alıyor. Yeni dönemde payına düşene razı olmak zorunda kalacak.
ABD hegemonyasının çökmesi global bir sarsıntıya ve ekonomik yönden etkilenmeye sebep olacaktır. Ama bunu çok fazla abartmamak ve endişe konusu yapmamak gerekir. Çünkü Amerikan sömürgeciliğinin ve hegemonyasının devam etmesi zaten kesintisiz bir zarara sebep oluyor. Bu kalıcı zarardan ve tahakkümden kurtulmaya vesile olacak sarsıntı ve bu sarsıntıdan doğacak zarar bir nimet sayılmalıdır. Bundan önce benzer hegemonyaların çökmesiyle dünya çökmediği gibi, ABD hegemonyasının çökmesiyle de çökecek değildir.
Biz inanıyoruz ki ABD hegemonyasının çökmesinden sonra önemli bir gerçek biraz daha cesaretli bir şekilde gündeme getirilecek ve Bush’un Hitler’den hiçbir farkının olmadığı konuşulacaktır. Çünkü Bush’un Irak’ta sergilediği vahşetin Hitler’in işgal ettiği topraklarda sergilediği vahşetten zerre kadar farklı olmadığı itiraf edilecektir. Bugün sadece borsa tahlilleriyle uğraşanlar o zaman tarihin ikinci Hitler’inin eli kanlı figürlerini çizecek, aynen Hitler’e lanet okudukları gibi ona da lanet okuyacaklardır. Dolayısıyla günümüz siyasetçilerinden kârlı çıkanlar, Bush’tan, onun stratejilerinden ve politikalarından uzak durmayı başarabilenler olacaktır.
Şimdi dünyada ABD hegemonyası sonrasıyla ilgili hesaplar yapılıyor. Bu konudaki düşüncelerimizi arz etmeyi bir başka yazıya bırakarak önemli bir konuyla ilgili tahlilimizi sunmak istiyoruz.
Filistin Meselesi Referandumla Çözülür mü?
İran Dışişleri Bakanı Menuçehr Muttaki’nin BM Genel Sekreteri ile yaptığı görüşmede Filistin meselesinin âdil ve özgür bir referandum ile çözülebileceğini söylediğine dair haber yayınlandı. Muttaki’nin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın da benzer görüşler serdettiğini söylediği de haberde dile getirildi. Bu belki siyasi ve stratejik amaçla söylenmiş olabilir. Filistin halkına böyle bir imkân tanınsa, nasıl olsa o halk işgali büyük bir ekseriyetle reddedecek ve uluslararası güçlere bu yolla cevap vermiş olacaktır, düşüncesiyle de böyle bir önerinin gündeme getirilmiş olması mümkündür.
Ama Filistin davasının siyasi ve stratejik hesapların üstünde tutulması gereken ilkesel bir dava olduğunu başta vurgulamayı yararlı görüyoruz.
Bunu belirttikten sonra şunu ifade edelim ki Filistin toprakları üzerindeki Siyonist işgal tamamen gayri meşrudur. Şer’i hükümlere göre reddedilmesi ve sona erdirilmesi için mücadele edilmesi gereken haksız bir işgaldir. Böyle bir işgal belli bir toplumun çoğunluğu tarafından onaylansa bile asla meşruiyet kazanamaz.
İkinci olarak Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa davası sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetin ortak davasıdır. Ümmet adına duruşun Filistin halkının haklı mücadelesine destek tarzında kendini göstermesi gerektiği gibi bu halkın yanılgıya düşerek işgali onaylama hatasına düşmesi halinde ona itiraz tarzında da kendini göstermesi gerekir.
Üçüncü olarak böyle bir öneri, Filistin topraklarındaki Siyonist işgal gerçeğini dikkate alan realist bir öneri de değildir. Siyonist işgalin ve onun arkasında duran emperyalist güçlerin Filistin halkına bu hakkı tanımayacakları ortada. Böyle bir imkân tanınsa bile Siyonist işgalci, çıkacak sonuca saygı duyarak valizini toplayıp gidecek değildir. Filistin halkının kendi yönetimini belirlemek amacıyla özgür iradesini kullanmasına ve İslâmî hareketi iş başına getirmesine saygı duymayan, böyle bir tercih yapmasından dolayı bir buçuk milyon insanı Gazze’de açık hava hapishanesine kapatan, bebeklerin ilaç almalarını engelleyerek ölmelerine yol açan zihniyetten böyle bir hakkaniyet beklenemez.
Filistin meselesini işgale karşı ilkeli ve kararlı mücadele çözecektir. ABD tabusunun çatırdamasını bize gösteren Yüce Allah’ın, geçmişte haçlı işgalinin sona erdirilmesini nasip ettiği gibi Siyonist işgalin bitirilmesini ve Filistin topraklarının yeniden gerçek İslâmî kimliğine kavuşturulmasını da nasip edeceğine inanıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi