Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

ABD’nin bastığı yerde ot bitmez

ABD’nin bastığı yerde ot bitmez


DERDİM ABD düşmanlığı yapmak değil. Ancak, dost da olunamayacağına vurgu yapmaya çalışıyorum. Dünya üzerinde, özellikle de İslam dünyasında ABD nerede devreye girmiş ise orası karışmış, kan ve gözyaşına boğulmuştur. Bunun için diyorum ki, ABD’nin bastığı yerde ot bitmez, daha önceden bitmiş, etrafı yeşillendirmiş olanları da bir süre sonra kökünden söküp götürür, geriye imkânlarını kaybetmiş, kaybetmese bile özellikle yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin büyük bir bölümüne el konulmuş, kısacası yağmalanmış bir ülke kalır. Bu bakımdan ABD ile dost ve müttefik olunamaz. Uzak durulması ve uzak tutulması gereken bir vahşi sömürgecidir ABD. Eğer ABD özellikle bir İslam ülkesi üzerinde hesaplar yapıyor, o ülkeye insan hakları ve özgürlükleri getirmek gibi söylemler geliştiriyorsa bilinmelidir ki var olan haklar da yok olacaktır. Çünkü ABD hangi ülkeye özgürlük ve demokrasi getirmek iddiası ile müdahale etmişse o ülkede yaşam hakkı kalmamıştır. Yaşam hakkının kalmadığı bir ülke için insan hak ve özgürlükleri de bir anlam ifade etmez. Onun için devletler öncelikli olarak vatandaşlarının yaşama hakkını teminat altına almak durumundadırlar. Hâlbuki ABD’nin ortaya çıkış serüvenine bile bakıldığında o devletin temelinde milyonlarca yerlinin kanı ve canı bulunmaktadır. Dünyanın çeşitli ülkelerinden kopup Amerika’ya zengin olmak için giden bir takım haydut ve maceraperest kıyılardan kıtayı işgale başlamışlar, bu işgale karşı çıkan yerliler ve daha önceden buraya gelmiş olanlar katledilmiştir. Bugün milyonlarca yerliden geriye kalan küçük bir grup ise bir kenara sıkıştırılmış, toplumdan dışlanmış durumdadır. Tüm bunlar ABD ile ilişkilerde, “Gölge etme başka ihsan istemem” demeyi gerekli kılmaktadır.
Bu arada dünyanın çeşitli köşelerindeki ABD faaliyetleri de Amerika’ya yerleşme sırasında sergiledikleri tavırdan farklı değildir. Komünizmin yayılmacılığına karşı korumak iddiası ile Vietnam’da yaptıkları henüz hafızalardan silinmemiştir. Bu çatışmalarda ön cephelerde hiçbir zaman ABD askeri yer almamış, sadece zaman zaman havadan destek verilmiştir. Bugün aynısı Afganistan, Irak, Suriye ve Libya’da yaşanmaktadır. Bu desteğine karşılık hangi ülkeye yardıma(!) gitmişse o ülkeden alabileceğini almış, dahası soymuştur. Saddam’ı Kuveyt’e saldırtan ve işgal ettiren ABD iken Kuveyt ve Suudi Arabistan’ı Saddam tehlikesinden korumak(!) adına devreye giren de ABD’dir. Bunu da babasının hayrına yapmamıştır. Kuveyt ve Suudi Arabistan uzun yıllar petrol gelirlerinin önemli bir kısmını ABD’ye koruma bedeli olarak ödemek gibi ağır bir fatura ile karşılaşmışlardır. Yani, Kuveyt ve Suudi Arabistan’ın petrol zenginliğinin önemli bir kısmına el konulmuştur. ABD’nin aç gözünü Kuveyt ve Suudi Arabistan da doyuramamış olacak ki, bir süre sonra bu defa Irak’ı işgal etmiş, aradan geçen bunca zamana rağmen Irak rahat yüzü görmemiştir. Çünkü işgalin ana hedefi bu ülkeyi iç karışıklığa sürüklemek ve kendi kurtarıcılığına(!) mecbur bırakmaktı. Böylece Irak petrolleri de ele geçirilmiş olacaktı. Bugün Musul’un kurtarılması için harekete geçilmiş olmasını da bu açıdan değerlendirmek gerekir. Musul kurtarıldıktan sonra ne olacak, nasıl bir düzene kavuşacak sorusu bu bakımdan çok önemlidir. Suriye üzerinde hiç durmuyorum. Çünkü görmek isteyenler için her şey ortadadır. Görmek istemeyenler ABD’nin gönüllü maşalarıdır.
Tüm bu gelişmelere rağmen yeryüzünde hâlâ ABD özgürlüklerin teminatı olarak görülüyor, buna inanılıyorsa, buna inananların en hafif ifadesiyle akıl tutulması yaşadıklarını söylemek yanlış olmaz. Netice itibariyle yapılması gereken ABD’den dost olmayacağını görmek ve bu doymak bilmeyen sömürgeci ve kan içiciden hesap soracak oluşumları harekete geçirmek gerekiyor. Yoksa özgürlük ve insan hakları getirecek diye beklerken bir gün yaşama hakkınızın da olmadığını görmek gibi bir tablo ile karşılaşılabilir. Çünkü bunun pek çok örneği var.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi