Serdar Arseven

Serdar Arseven

Saadet’in “Atılım-Açılım” Kongresi...Ve Kurtulmuş!..

Saadet’in “Atılım-Açılım” Kongresi...Ve Kurtulmuş!..

Saadet Partisi’nin önceki akşam gerçekleştirilen Divan toplantısında, “Genel Başkan” üzerinde büyük ölçüde mutabakat sağlandı: Çok büyük bir sürpriz olmazsa, Prof. Dr. Numan Kurtulmuş.
¥
Divan üyelerinin büyük bir bölümü, bu işe “tamam” demiş durumda.
Sayın Kurtulmuş’un, bir zamanlar Genel Başkan Yardımcılığı görevinden “izinsiz olarak” ayrılmış olmasını hâlâ kafaya takanlar varsa da...
Bu yaklaşıma karşı çıkanlar ağırlıkta...
Diyorlar ki; “Numan Kurtulmuş 1999’da Fazilet Partisi’nin İstanbul İl Başkanıydı.
O günlerde, hakkındaki mahkûmiyet kararından dolayı Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan indirilen R. Tayyip Erdoğan’ın yerine hangi ismin geçeceği tartışılıyordu. Genel Merkez’imiz bu görevi Numan Kurtulmuş varken, Ali Müfit Gürtuna’ya vermişti. Bu kararı büyük bir saygı ve tevekkülle karşılayan Sayın Kurtulmuş, genel seçimde aday yapılmamasına da tepki göstermemişti!..”
***
Evet... Toplantıdan yansıyanlar, “Genel Başkanlık” tartışmasının “aşağı yukarı” tamamlandığını ve bütün dikkatin bu ayın 26’sında yapılacak olan Kongre’ye yoğunlaştırıldığını gösteriyor.
Hedef; özlenen “atılım” ve “açılım”ı müjdeleyecek bir Kongre gerçekleştirebilmek.
Bir “Rüzgâr Kongresi.”
¥
Saadet Partililer haliyle, önümüzdeki yerel seçimlere iddialı hazırlanıyorlar.
Arkasından bir “erken seçim” gelecek olursa... Meclis’te yer bulmakta zorluk çekmeyeceklerini büyük bir özgüvenle ifade ediyorlar.
Onlara göre, AK Parti’nin rüzgârı kesildi. Geçen seçimde, “Cumhurbaşkanlığı çekişmesi”nden faydalanarak oylarını tırmandıran AK Parti’nin, mahalli, olmadı ilk genel seçimde “tökezleyeceğini” ve “oyların” büyük bir bölümünün “tabii adres” olan Saadet’e yöneleceğini tahmin ediyorlar.
¥
Saadet Partililere göre, “ufukta görünen seçim zaferine” ancak, “iç çekişmeler” mâni olabilir.
Parti, Kongre’ye “tek adayla” gitmeli.
Birlik ve beraberlik mesajı, tam olarak verilmeli.
Bu sağlandığı takdirde, geçen seçimden olabilecek en kötü neticeyle çıkmış bulunan Saadet Partisi için “yükseliş” kaçınılmaz.
Peki... Böyle bir yükseliş, Muhterem Recai Kutan’ın önderliğinde yakalanabilir miydi?
Muhterem Kutan dahil, hemen bütün Saadet yöneticileri, “Genel Başkan değişikliğinin” son derece faydalı olacağını belirtmek suretiyle bu sorunun cevabını vermiş oluyorlar.
Malûm; özellikle Türkiye siyasetinde “liderlik” vurgusu çok güçlü...
Muhterem Recai Kutan; bir Başbakan için gerekli olan tecrübe, birikim, dürüstlük ve devlet adamlığı nosyonuna fazlasıyla sahip...
Lâkin... Bu nitelikler “seçim zaferi”ne yetmiyor.
Erbakan Hoca’nın “bin türlü entrikayla”, siyasetten “resmen” uzaklaştırılmasının ardından görevi üstlenmek durumunda kalan Kutan’ı başarısız bulmak da mümkün değil.
O, son derece güç bir dönemden geçen partisini, “iç çekişmelerden etkilenmeksizin” bugünlere taşıdı. Bundan sonrası için; “atılım”a ve “açılım”a ihtiyaç var.
Mevcut hava onu gösteriyor ki, bu “hedefler” Kurtulmuş’un Genel Başkanlığı’nda yakalanmaya çalışılacak.
Tabii; Saadet Partisi gibi, “gelenekleri güçlü” bir yapıda, “duayenlerin” ağırlığı her zaman hissedilecektir.
Erbakan Hoca’nın formüle ettiği Yüksek İstişare Kurulu; camianın önde gelen duayenlerinin “yeni yönetime” tecrübelerini aktaracağı ve gerekli “uyarılarda” bulunacağı bir platform olacak.
¥
Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi; Milli Görüş hareketi, asla son seçimlerden çıkarttığı yüzde 2’lik, iki buçukluk neticelerle izah edilemez.
Bu partinin “yüzde 80’lik” bir “potansiyel seçmeni” var.
Bunların önemli bir bölümünü “reel seçmene” dönüştürmek mümkün.
Saadet Partisi, bu yüzde 80’lik “tabii oyunun” ne kadarını alabilir?..
Bunu, yeni dönemdeki vitrini ve söylemi belirleyecek...
Zaman, Milli Görüş’ün lehine işliyor.
Erbakan Hoca’nın, “Siyonizmin emellerine dair tespitleri”ni “dudak bükerek” dinleyenlerin çoğu... Şimdilerde... “Hoca’nın hakkı varmış” diyor.
“Postmodern darbe”nin; İslam Alemini “Topyekun” hedef alan bir “Siyonist harekât” olduğunu defalarca dile getiren Erbakan Hoca, işin burada bitmeyeceğini... Türkiye’yi bölme projesinin aşamalarını “çok yakın gelecekte” daha net bir şekilde izleyeceğimizi söylüyordu.
Gelişmeler, O’nu tam mânâsıyla doğruladı.
Kırk yıl boyunca... AB’ye, BM’ye, IMF’ye karşı çıktı..
Siyonizm’in, İslam dünyası kaynaklarını daha fazla sömürmesine engel olmak için “Uluslararası Birlik” oluşturan tek Başbakan O’ydu.
Bugünlerde, Dağlıca-Aktütün “facialarını” tartışıyoruz, değil mi?..
Ve birileri; “Çarenin Olağan Üstü Hal uygulamalarında” olduğu zırvasını empoze ediyor, izlediğiniz gibi.
Erbakan Hoca, Güneydoğu meselesinin “tek çözüm” yolunu, yıllar evvel ortaya koyan Lider’di.
Ekonominin Milli Görüş’ün tahminlerine paralel olarak, çıkmaza girmesi...
Milli varlıklarımızın, hızla yabancıların eline geçmesi...
Terörle Mücadele’nin “uygulanagelen politikalarının” iflas ettiğinin belgelenmesi...
Kapitalizm “mabetlerinin” birer birer çökmesi...
Ve aklınıza gelen diğer bütün olumsuzluklar, Milli Görüş’ün “artı” hanesine yazılıyor!..
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un ifade ettiği gibi; “Liberal kapitalizmin sebep olduğu krizlerin, modern Batılı paradigmalar içinde çözümü yoktur. Paradigma iflas etmiştir. Sistem çözülmüştür, etrafındaki çerçeve dağılmıştır.”
¥
Bu dağılma, şüphesiz “Liberal kapitalizme eklemlenen” unsurları yok edecektir.
Milli Görüş gibi, “değişmez ilkeleri” ve “sabitleri” olan bir “hareketin” yeni dönemde “güç kazanmaya” aday olduğu ortadadır...
Tabii; “konjonktürün” uygun olması, gelişmelerin beslemesi yeterli de olmayacaktır.
Prof. Dr. Kurtulmuş ve ekibi, önümüzdeki dönemde “risk”leri göze alıp “gerçekleri” dile getirmeye devam edebilirse...
“Siyonist tahakkümün” ve “Bürokratik oligarşinin” ancak “Milli Görüş” iktidarında son bulabileceğine, hazır durumdaki vatandaşı inandırabilirse...
İktidar partisi ile Meclis’teki muhalefet partilerinin zaaflarını ve kendi projelerini ortaya koyabilirse...
Niçin olmasın?..
Ben; başta “iktidar partisi” olmak üzere... Bütün Türkiye’nin “Milli Görüş açılımına ve atılımına” ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi