Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Öğretimi eğlenceli hale getirmek

Öğretimi eğlenceli hale getirmek


Öğrencilerde giderek okuma temayülünün azaldığı görülüyor. Zaman zaman bir araya geldiğimiz öğrenci velileri ile yaptığımız konuşmalarda hepsi benzer bir şikâyeti dile getiriyor. Bu arada velilerin de çocuklarının yerine kendilerinin öğrencilik yaptıkları vurgulanıyor. Çünkü sürekli olarak verilen ödevler karşısında dersten soğuyan öğrencilerin derse yönlendirilmesi ister istemez velilerin devreye girmesine, çocukların ödevlerini yapmalarına yardımcı olmalarını zorunlu kılıyor. Hatta bu iş çoğu zaman ödevin sorumluluğunu velinin üzerine yıkıyor. Böyle olunca da sanki okullar kendilerine teslim edilen çocukları değil velilerini eğitiyorlar (okutuyorlar) görüntüsüne yol açıyor. Şartlar bu durumu zorunlu hale mi getiriyor bilemiyorum ama insanların yaşantılarında ortaya çıkan değişim ister istemez farklı alışkanlıkları ve ilgileri ortaya çıkarıyor. Özellikle bilgisayar ve akıllı telefonların çocukların dünyasını doldurmaya başlamış olması uyuşturucu bağımlılığı gibi telefon ve internet bağımlığını gündeme getirdi. Artık çocukların arkadaşları ile bir araya gelip avluda ya da sokaklarda oyun oynaması görülmez oldu. Varsa yoksa akıllı telefonlar. Fırsat buldukça tek başlarına bir köşeye çekilerek sanal âlemde vakit geçiriyorlar. Bu ise çocukların okulla ilişiğini zayıflatıyor, derse ilgisini koparıyor. Çünkü sanal âlemde dolaşmak daha kolay ve cazip geliyor çocuklara. Buna ilaveten çocukların ev ödevlerine boğulması da dersten kaçışı ve sanal âleme sığınmayı gündeme getiriyor.
 
Çocuk hayatında oyun önemli bir öğrenme vasıtasıdır. En azından bizim zamanımızda öyleydi. Şimdi çocukların oynayacak ne arkadaşları ne de oyun alanları kaldı. Apartmanlarda birlikte yaşayan yüzlerce aileye rağmen komşuluk da, mahalle arkadaşlığı da kalmamış durumda. Çocuklar milyonların içinde tek başlarına yaşıyor, hayatlarına devam ediyorlar. Böyle olunca eğitim ve öğretim sisteminde değişen şartlara göre yeni bir sisteme ihtiyaç olduğu kesin. Bugün de şartlara göre çocukların oynayarak öğrenmelerini sağlamak gerekiyor diye düşünüyorum. Klasik öğretim sisteminde ısrar edilmesi, öğretmenin derse girerek ders boyunca konuları anlatması, ondan sonra da genellikle test ağırlıklı çocukların ödeve boğulması istenen sonucu vermiyor. Yayınlanan bir istatistikte Türkiye’nin 60 ülke içinde 50. sırada yer alıyor görünmesi bu sıkıntıya dikkat çekiyor.
 
Bu noktada bir endişemi dile getirmek istiyorum. Sanal âlem bağımlılığı giderek çocukların konuşma özelliklerini bile kaybetmelerine yol açabilir. Çünkü saatlerce tek cümle konuşmadan internetin başında zaman geçiren çocuktan güzel konuşma beklemek hayal olur. Denebilir ki, bu durumun bütün veliler farkında. Böyle olunca da veliler çocukları ile ilgilensin, sanal âlemden onları kurtarsın. Bu söylendiği kadar kolay değil. Çocuğun içinde derse karşı bir ilgi ve sevgi oluşmamış/oluşturulamamış ise istediğiniz kadar çocuğunuzla ilgilenin, onu sanal âlemden kopartıp kitaplarına döndürmeye çalışın ciddi bir sonuç almak mümkün görünmüyor. Bu bakımdan okulların ve öğretim sisteminin yenilenmesi gerekiyor. Okullarda çocuklar özelikle ilk ve ortaokullarda oyunla birlikte derslerini öğrenmelerinin yolu bulunmalı.
 
Çocukların oyunla birlikte öğrenmelerinin yolu açılmaz, bu yolla dersler sevdirilemez ise sadece verilen testleri doğru-yanlış çözmekle işin içinden çıkmaya çalışılırsa eğitim ve öğretimde ülkemiz bugünkü sıralamanın da gerilerine düşebilir. İşin bir diğer boyutu ise giderek öğrenciler testleri çözmekten de uzaklaşıyor. Verilen ödevleri ailelerine haber vermemeyi, daha doğrusu verilmiş ödevleri unutmayı tercih ediyorlar. Kısacası eğitim siteminde sık sık yapılan değişiklikler işi iyiye götürmüyor, sorunlar büyüyerek devam ediyor. Bir milletin geleceğinin gençlerimiz olduğu üzerine atılan nutuklara rağmen okulların bilgi yüklemeye, daha doğrusu ezberletmeye dayanan yapısı, okumayı çocuğun severek yapacağı bir iş olmaktan çıkardığı bir yolda yürünüyor.
 
Eğitim ve öğretim sistemi öğrencileri sadece test çözmeye odaklayan giderek değer yargılarından uzaklaşan, sanal âlemin değer yargıları ile bütünleşen, bir sınavı kazanmayı öngören bir hedefe odaklandırıyor. Ne yazık ki, bir süre sonra çocuklara test çözdürmekte mümkün olmayacak, çünkü okuduğunu anlamayan bir gençlikle karşı karşıya kalabiliriz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi