Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Tarafsızlık mı adalet mi?

Tarafsızlık mı adalet mi?

Tarafsızlık nedir, insanların tarafsız olması mümkün mü gibi soruların cevabının netlik kazanması, özellikle tarafsız olmak ile adil olmanın aynı anlama gelmediğinin yaygın bir anlayış haline getirilmesi gerekiyor. Niçin, tarafsız olmak ile adil olmanın aynı anlama gelmediğini vurguluyorum? Kanaatim o ki, tarafsız olmanın ne anlama geldiği toplumda netlik kazanmış değil. Her ağzını açan yargının, medyanın hatta farklı siyasi partilerinin mensuplarının tarafsız olması gerektiğini söylüyor. Hâlbuki hayatın hangi noktasında bulunursa bulunsun insanların bir mensubiyeti vardır. Bu mensubiyet inanç noktasından olabileceği gibi ideolojik ve siyasi bakımdan olabilir. Buna ırki mensubiyet gibi başka mensubiyetler de ilave etmek mümkündür. Bunun yadırganacak da bir yanı yoktur. Yani, insanların ne yönde olursa olsun bir mensubiyetinin olması bir eksiklik ya da aleyhine kullanılabilecek bir durum değildir. Hiç kimse mensubiyeti sebebiyle suçlanamaz. Bu onun tabii halidir. Aksi yaklaşım insanların fabrikasyon üretim tipi gibi algılanması anlamına gelir ki, böyle bir durum insanın bu mensubiyetleri sebebiyle imtihana tabi olduğunun unutulması anlamına gelir. Bu ise inancımıza aykırı bir yaklaşım ve değerlendirme olur.
 
Tarafsızlık meselesine mesleğim açısından baktığımda şunu söylemek mümkündür. Kendilerini istedikleri kadar tarafsız ve tarafsız yayın yaptıkları şeklinde takdim etsinler gerçek anlamda tarafsız bir gazeteci yoktur. Olmasını beklemek de yanlıştır. Ancak, bizler için önemli olan gerçeklerin mensubiyet sebebiyle çarpıtılmaması, eğrileri doğru, doğruları eğri göstermek gibi bir yaklaşım sergilenmemesidir. Sadece medya mensupları için değil her insan için önemli olan, hiçbir fikre, ideolojiye, inanca bağlı olmaması değil, davranışlarında adil olabilmesidir. Buna rağmen insanların mensubiyetlerinin onların farklı yorumlar ortaya koymasına mani değildir. Meseleye; gazetecilik açısından baktığımızda haberlerin çarpıtılmadan; olduğu gibi verilmesi, mensubiyet duygularının okuyucuya ulaştırılması yorumlara, yani köşe yazılarına bırakılmasıdır. Günümüzde artık haberlerin de tarafsız olarak verilmediğini, mensubiyetlerin haberleri algılama ve verilmesinde belirleyici olduğunu söylemek durumundayız. Öyle ise artık toplumda adalet duygusunun ve adil olmanın öneminin hâkim kılınması gerekiyor. Bunun için olsa gerek, ‘Adalet mülkün temelidir’ denmiş, ‘Tarafsızlık mülkün temelidir’ denmemiştir.
 
Meseleye yargı açısından baktığımızda yargı mensuplarının karşılarına gelen kişilerin siyasi, ideolojik ve inanç mensubiyetine bakarak değil, adalet ölçüleri çerçevesinde yargılaması gerekir. Bu sağlanabilirse toplumda adalet hâkim olacak, insanlar hangi inanca, siyasi görüşe ve ideolojiye bağlı olurlarsa olsunlar adalet karşısında eşit bir muameleye tabi olacaklar.
 
Son anayasa değişikliğinde yargının bağımsız olduğu hükmüne, bir de tarafsız olacağı hükmü eklenmiş bulunuyor. Hemen belirteyim ki, yargının anayasada tarafsız ve bağımsız olarak nitelendirilmesi her zaman adalet terazisinin doğru tartmasına yetmiyor. Bunu yakın geçmişimizde yaşadığımız bir takım olayları hatırladığımızda görürüz. Çünkü insanları ne kadar zorlarsak zorlayalım mensubiyet duygularından sıyırmak mümkün değildir. Böyle olunca mutlak anlamda bir tarafsızlık ve buna göre hareket etmek mümkün değildir.
 
Ülkemiz 15 Temmuz’dan bu yana bir darbe girişiminin sonuçlarını tartışıyor, bir örgütün mensuplarının neler yapabildiklerini dehşetle izliyor. Yakalanıp yargıya sevk edilenlerin büyük bir kısmı da yaptıkları işi ya inkar ediyorlar ya da ülkeyi kurtarmak adına yaptıklarını söylemeseler de öyle düşünüyorlar. Hâlbuki yapılan işin ülkenin kurtuluşu değil, örgüt mensuplarının yönetimi ele geçirme hareketi olduğu ortada. Yani, kendi taraftarlarını iktidara taşıma hareketi. Peki, bu insanlar darbe girişimi öncesinde siz tarafsız değilsiniz denseydi bunu kabul etmeleri düşünülebilir miydi? Bu bakımdan tarafsızlık kavramını kutsamaktan vazgeçerek adalet duygusunu öne çıkarmamız, insanımız çocukluğundan itibaren bu duygu etrafında yoğunlaştırmak durumundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi