Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Terör konusunda ABD’de eski tas, eski hamam!..

Terör konusunda ABD’de eski tas, eski hamam!..

ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, Ankara ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile yarım güne sığan bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Görüşmelerin içeriğini, dünkü yazımızda tahminen belirttiğimiz hususların oluşturduğunu Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu ile Tillerson’ın ortak basın toplantısında öğrendik. Türkiye’nin talepleri konusunda ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın sorulara cevaplar vermediğini de söylemek mümkün. Çünkü gazetecilerin yönelttiği sorulara Tillerson’ın karşılığı cevap olmaktan çok geçiştirmeye yönelikti. Diyebiliriz ki, Türkiye’nin DEAŞ ile mücadele, PYD/YPG ve PKK konusundaki yaklaşımına karşılık ABD politikalarında Obama dönemine göre bir farklılık olmadığı ortaya çıktı. Yani, gitti Obama geldi Trump... Bu bakımdan başlığı “Eski tas, eski hamam” olarak belirledim.
 
Basın toplantısında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, görüşmelerde Türkiye’nin neler istediği daha doğrusu ABD yönetiminden neler beklendiğini sıraladıktan sonra özellikle de DEAŞ ile mücadelede ABD ve koalisyon ortakları ile Türkiye’nin ortak hareket edebileceğini, ABD’nin başka terör örgütlerini kullanmasına ihtiyaç olmadığını belirterek, “Biz, 68 ülke ve NATO da var. Bazı kurumlar olarak 10-20 bin kişilik bir terör örgütünü yenemiyorsak o zaman kendimizi yeniden gözden geçirmemiz lazım. Biz bunu başarabiliriz.” diyerek bir gerçeği dile getiriyordu.
 
Çavuşoğlu’nun bu değerlendirmesi ister istemez insanın aklına, “Acaba, ABD başta DEAŞ olmak üzere bölgemizdeki terör örgütlerini temizlemek istiyor mu?” sorusu geliyor. Şahsen ABD kendi oluşturduğu, besleyip büyüttüğü, silahlandırdığı bu örgütlerin bölgemizde kökünün kazınmasını istemediğini düşünüyorum. Suriye’de gelişmeler sebebiyle YPG gündemde olsa da, 40 yıldan beri Türkiye’nin başına sarılan PKK’nın da ABD başta olmak üzere Haçlı ittifakına dahil ülkeler tarafından korunup kollandığını düşündüğümüzde ABD ve koalisyon ortakları bölgemize yeni bir şekil vermenin, haritayı yeniden çizmenin peşindedirler. Bunun için de bölge ülkelerini terör örgütleri ile boğuşmak zorunda bırakıyorlar. Türkiye başta olmak üzere Irak ve Suriye terör örgütleri ile uğraşırken Haçlı ittifakının hedefe ulaşmasını engelleyecek gücü bulmasını istemiyorlar. Ülkemizi yönetenler de büyük resim olarak nitelendirebileceğimiz bölgemiz haritasının yeniden çizilmesi yönündeki Haçlı ittifakının planlarını biliyorlar. Ne var ki, uzun yıllardan beri ülkemizin de içinde bulunduğu ülkeleri parçalamak peşinde koşanlar dost ve müttefik(!) olarak nitelendirilmiş ve kabul edilmiş. Yani düşmana dost diye sarılınmış. Böyle olunca da Türkiye dostlarının ihanetini gördüğü halde fazlaca bir karşı tavır geliştiremiyor.
 
ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Tillerson’ın söyledikleri bir kez daha ABD’de yönetim değişse de PYD/YPG , PKK ve DEAŞ’a yönelik tavırlarında bir değişiklik olmadığını göstermiştir. Hatta diyebiliriz ki, Tillerson bunu göstermek için Türkiye’ye gelmiştir. Artık Türkiye bu gerçeğin ışığında yeni politikalar geliştirmek, bunun için de öncelikli olarak kendi aramızda birlik oluşturmak durumundayız. Çünkü düşmanlar artık niyetlerini gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Böyle olmasaydı, Münbiç ve Rakka’ya yönelik operasyonu Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen Türkiye’yi dışarıda bırakarak YPG terör  örgütü ile sürdürürler miydi?
 
Tillerson’ın ziyareti ve söylediklerinin medyada genellikle, “Derin ayrılık”, “3 soruya hiç cevap”, “Soru çok yanıt yok”, “YPG konusu zor”, “ABD’ye 2 net uyarı”, “Cevap yok” ve “FETÖ’nün iadesi için adım bekliyoruz” başlıkları altında yer almış olması da yeni yönetimin eski yönetimin çizgisinde yürüyeceğinin ifadesi olarak karşımıza çıkıyordu. Bu bakımdan artık düşmanları dost bellemek ve ilan etmekten vazgeçerek İslam Birliği’nin hayata geçirilmesi için çaba sarf etmek gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi