Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Almanlardan al haberi

Almanlardan al haberi

Bu hafta Fransız seçimlerinin 2. tur oylaması var. Le Pen oyunu artırsa da Macron seçilecek gibi. Macron’u, Macron’a verilen oylar değil, Le Pen’den korkan-kaçan oylar Cumhurbaşkanı yapacak.

Hatırlayalım Fransa’dan seçim sonuçları nasıldı?. Yürüyüş Hareketi’nin lideri, eski sosyalist, yeni dönemde merkezde yer alan Emmanuel Macron %23 ve Ulusal Cephe Partisi’nin lideri Marine Le Pen ise %21 oy alarak 2. tura kaldı. İlk turda elenen Sosyalist  Parti’nin adayı Benoit Hamon %19, Cumhuriyetçiler Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı  François Fillon da %19 oy aldı.

Bizdeki referandum sonrası batıdan yükselen sesleri biliyorsunuz. AKPM’deki oylamadan 2 gün sonra bir anda her şey değişti. Bir gün önce “Türkiye ile olmaz” derken, bu kez “Türkiyesiz olmaz” demeye başladılar.

Hatırlayalım neler diyorlardı daha önce: Almanya, referandum sonrasında Türkiye’ye gidecek vatandaşlarına yönelik seyahat uyarılarını güncelledi. Açıklamada, “Gösteriler ve büyük toplantılar olabilir” denildi. 2. bir Gezi olayı bekliyorlar ya. Bunlar burnunun ucundaki olayları göremiyor ama bizde olacakları biliyorlar.. Bu bilgilerinin kaynağı ne olabilir?!

Bu arada, şu CHP’lilere gerçekten acıyorum.. Şu Beşiktaş maçı hayali de suya düştü. Şu Sözen’i hatırlıyorum. Hani Erdoğan belediye başkanı seçilmişti. Her taraf pislik içinde, su yok, Haliçten kokudan geçemiyorsunuz. Yağmur yağmıyor. Yağmur duasına çıkmıştık da Sözen de dalga geçmişti. Sonra bir yağmur. Prof. Dr. Nureddin Sözen ne demişti: “Bunun yukarıdaki ile arası iyi.” Biz haşa Allah (cc)’a mekan tayin etmeyiz. O, zaman ve mekandan münezzehtir. O, görür, duyar, bilir ve hükmeder. O, Kadir-i mutlak / mutlak iktidar sahibidir.

Birileri Tanrıyı kıyamete, birileri de iktidara zorluyor sanki. Bu zavallılar içimizde de var, dışımızda da. Bunlar İlahlık ve Rablik taslayanlardır.

Hani Beşiktaş maçı sonrası yeni bir Gezi kalkışması hayal ediyorlardı. Almanlar da uyarmıştı gitmeyin diye. Fransızlar da kendi takımlarının maçına gelmemişti.. Baykal ve Gül oradaydı. Dışarıda fırtına, yağmur. Evdeki hesaplar çarşıya uymadı. O günün sabahından sonraki gece Kandil. Bu arada 23 Nisan var. 1 Mayıs’a kadar bir planları vardı. Bir anda boşluğa düştüler. Deşifre oldular.. O kadar gözlemci, STK, gazeteci, Güneyden, Doğudan taşınan insanlar. Pensilvanya kehaneti, CIA gölgesi yeterli olmadı. Olmayınca olmuyor işte. Ezelden takdir edilen bir kader var. Birileri bunu kabul etmek istemiyor, görmek istemiyor sanki.

Hani şu Neocon’lar gibi bizim CHP’liler de Tanrıyı kıyamete zorlamak istiyorlar.. Bizden birileri de Tanrıyı iktidara zorlama gayretinde sanki. Tek bunlar yok, aynı akılda başkaları da var.. Eee, büyük laflar eden “küçük” hesapların adamlarının planları, “yanlış hesabın Bağdat’tan döndüğü gibi”, “Mavi Marmara”dan döner ve bir bumerang gibi sahibini vurur. 

Bakın bir ağaç gövdesinden 1 milyon kibrit yapabilirsiniz ve bir kibrit bir ormanı yakabilir.. Tedbir almazsanız, kendi bedeninizde yuvalanan bir kurtçuk bütün bir ormanı yok edebilir, bir salgın hastalık gibi.. Siyasette de durum böyle. Bazı insanların bazı hastalıklara karşı genetik yatkınlığı olduğu bilinir. Aynı durum bazı örgütler, karakter grubları için de aynı.. Kimse büyüklüğüne güvenmesin ve kimse “bir kibrit çöpünden ne çıkar” demesin.. Nefsimizdeki Şeytana dikkat. Unutmayalım ki, Yusuf aleyhisselamı kuyuya atanlar kardeşleri idi. İshak aleyhisselamın oğlu Esav, kardeşi Hz. Yakub’u öldürmek için peşine düşmüştü.. Hz. Osman’ı öldürmeye gelenlerin başında Hz. Ebubekir’in oğlu da vardı. Hiç kimse, hiç birimiz kendi nefsinden çok da emin olmasın.

Bizim Havf ile Reca arasında, yani korku ile umut arasında bir yerde durmamız gerek. Siyaset “güven müessesesi” değil, “denetim müessesesi”dir. İcabında kendi nefsine bile güvenmeyeceksin! Allah bizi nefsimizin ve müfsitlerin şerrinden korusun!

Bakın, dün kardeş kardeş geçinen şu “Hizmet ehli” bugün nereye savruldu. “Diyalog” ve “Hoşgörü” bitti, öteki yüzleri çıktı ortaya. Ele geçer ya da konuşursa kendileri için tehlike oluşturacağını düşündükleri isimleri bir şekilde ortadan kaldırmaya başlamışlar. Kimini bir şekilde intihara zorluyorlar, kimini, HD siler gibi, ipnozla zihnini silmeye çalışıyorlar. Kimini ortadan kaldırma planları yapıyorlar. Bir kaynaktan gelen bilgiye göre, birilerini kurtarmak için birilerini ortadan kaldırıp, fabrikasyon bilgi belgelerle suçu ölene yıkıp, ötekileri kurtarıp dosyaları kapatmaya hazırlanıyorlar.. Tabii ortadan kaldırılanların suçu da MİT’e, hükümete filan yıkacaklar. İçeride intihar olayları aslında örtülü bir cinayet olabilir ve bunun bazı örnekleri görülmeye başlandı. Bu çevreler şimdi ByLock’u tartışmalı hale getirecek bir proje üzerinde çalışıyorlar.. Eskiden kendileri ile olup sonra ayrılan ya da hiç alakası olmayan kişileri suçlamak için yeni tezgahlar peşindeler.. Böylece yargı sürecini kilitlemek, sapla samanı karıştırıp birilerini kurtarmak istiyorlar..

Yani birileri hâlâ iktidarla örtülü bir savaş başlatma gayretinde, birileri de içerideki ya da gizlenen elemanlarını kurtarma gayretinde..

Arkalarında MOSSAD, CIA, MI6 gibi örgütler olunca, mesela bir başka ildeki mahkeme dosyasında bir bilgiyi alıp, bir başka mahkemede bir başka sanığın etkin pişmanlık ya da gizli tanık bahanesi ile itiraf belgesi olarak sunup, zaten yargının elindeki bir bilgiyi kullanarak içeriden adam kurtarma hesapları yapıyorlar. Bu işi ile ilgili olarak bilirkişilerin, hukuk bürosu avukatlarının, rüşvetçi savcılar ve hakimler, kripto yargı elemanlarının da, polislerin de kullanılacağı bilgisi geliyor.. Bunların siyaset, bürokrasi, STK ve Media içindeki, kanaat önderleri arasındaki etki ajanlarının rolü de unutulmamalı. Bunların kadrosunda şeyh de var, fahişe de!

AK Parti’yi hem içeriden ele geçirmeye çalışacaklar, hem dışarıdan saldıracaklar. Topyekûn saldırıya geçecekler.. Hatta geçmeye başladılar bile.. Bana kalırsa bize kendi evimizden düşmanlar çıkabileceği gibi Firavunun sarayında bize dostlar da bulabiliriz.. Tıpkı, Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Yuşa ve Hz. Asiye gibi.. Biz yalnız değiliz. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allahımız var!. O zaman ne gam!

“The Cemaat”çiler de artık anlamaya başlamışlardır umarım bu kirli oyunu. PKK, PYD’liler anlamaya başladılar. “Cemaat” de anlayacak ama sanırım biraz zaman alacak.. PKK sadece ideoloji ve milliyetçilik. FETÖ’de bir de “din” var.. Dinlerini kaybediyorlar.. Onlar şu ayet mealini unutmuşlardı: “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın”.. Cehennemin yollarının iyiniyet taşları ile de döşeli olabileceğini yeni yeni anlamaya başlıyorlar.. “Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin” , “Ey iman edenler, iman ediniz” emrine muhatap olmak bazılarımız için ağır geliyor.

Kılıçdaroğlu’nun “kaderi” onu yalnız bırakmayacak.. O kumdan evcikler yapacak, bir deniz dalgası gibi gelen kader o kumdan kaleleri, şatoları bir anda silip süpürecek. Oysa evde ne hesaplar yapmışlardı. Ne planlar hazırlamışlar, Erdoğan için, AK Parti için ne tuzaklar kurmuşlardı. Mekerallahu! Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi